Kutlu Doğum heyecanı bu defa Diyarbakır’da…

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
354
Kutlu Doğum Haftası münasebetiyle Diyarbakır’da ‘Kutlu Doğum Özel Programı’ düzenlendi. Yaklaşık on bin kişinin salonu doldurduğu programa, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez katıldı.

DiniHaberler.com.tr:    Kutlu Doğum Haftası münasebetiyle Diyarbakır’da ‘Kutlu Doğum Özel Programı’ düzenlendi. Yaklaşık on bin kişinin salonu doldurduğu programa, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez katıldı. 

Seyrantepe Spor Salonunda Kuran’ı Kerim tilaveti ve salavatlarla başlayan programda konuşan Diyanet İşleri Başkanı Görmez, Diyarbakır’a sadece Kutlu Doğum programı için gelmediğini, Diyarbakır’a ‘Geçmiş olsun’ demek için geldiğini belirterek, “Ben bugün sadece Kutlu Doğumda Diyarbakırlılara hitap etmeye gelmedim. Ben bugün aynı zamanda, bir kardeşiniz, bir evladınız olarak sizlere ‘geçmiş olsun’ demeye geldim. İçinde nice evliyalar, mabedler barındıran, içinde nice alimler yetiştiren Diyarbakır’a, Sur’a barut kokusu yakışmaz. Sur’a gül kokusu yakışır sadece. Biz ‘Gül’ denilince hep Muhammed Mustafa’yı hatırlamışız. Böyle bir medeniyetin çocuklarıyız biz” dedi. 

İslam dünyasının nice merkezlerinden ateşlerin yükseldiğini, birilerinin bu ateşin Diyarbakır’dan da yükselmesini istediğini belirten Başkan Görmez, Diyarbakır’ın buna asla izin vermeyeceğini belirtti. 

DAİŞ, Boko Haram, PKK gibi cinayet şebekelerinin, yeryüzüne rahmet ve merhamet getiren Hz. Peygamber ile İslam dini ile hiçbir ilişkisinin olamayacağını vurgulayan Başkan Görmez, salonu dolduran binlerce Diyarbakırlıya hitaben yaptığı konuşmada şu hususlara değindi;

“Bu dünyayı birlikte güzelleştirmek, barışı, hakkı, adaleti, sevgiyi, merhameti Diyarbakır'dan dünyaya yaymak varken, kalplerin arasında kin, nefret, öfke, şiddet yakışır mı…?”

Nasıl ki, kara delikler olur. Kalbin de kara delikleri vardır. Kalbin kara delikleri kin, öfke ve düşmanlıktır. Bütün bunların sebebi olan ayrımcılık, ırkçılık, başkaca bakmaktır. Zor zamanlardan geçtik. Nice kardeşimiz zor günler geçirdi. Nice evlatlarımız şehit oldu. Eli kalem tutacak bu toprağın nice çocukları kendilerini helak ettiler. Binlerce kardeşimiz evsiz kaldı. Binlercesi evini terk etmek zorunda kaldı. Bütün bunlara değer miydi? Allah bir daha hanelerimize, evlerimize, şehirlerimize bu tür kötülüklerin girmesine izin vermesin. Allah bizleri, hanelerimizi, şehirlerimizi muhafaza eylesin. Şimdi yaraları sarma zamanıdır. Şimdi düşünüp tefekkür etme zamanıdır. Şimdi kalplerimizi, yüreklerimizi kaynaştırma zamanıdır. Onun için Sevgili Peygamberimizin Kutlu Doğumunda ‘Vahdet ve Tevhid’ başlığını seçtik. O yüzden ‘Gelin birlik olalım’ çağrısında bulunduk. Ne güzel bir çağrı bu. Dünyayı birlikte imar etmek varken, birbirimiz için güzelleştirmek varken, bu dünyayı birlikte güzelleştirmek,barışı, hakkı, adaleti, sevgiyi, merhameti birlikte Diyarbakır'dan dünyaya yaymak varken kalplerin arasında kin,nefret, öfke, şiddet yakışır mı?

“Birileri istiyor ki, Diyarbakır'dan ateşler yükselsin. Diyarbakır asla buna izin vermez…”

İnsanlık bugün zor bir girdaptan geçiyor. Değersizlik girdabından geçiyor. Çevremizi ateşler kuşatmış. Asırlarca İslam medeniyetine merkez olmuş Şam, Halep, Hama,Humus’tan ateşler yükseliyor. Milyonlarcası evlatlarını,hanelerini terk ettiler. Asırlarca selam yurdu olan Bağdat,Musul, nice medeniyet merkezleri tarumar oldu. Sadece Irak'ta 1,5 milyon insan katledildi. Yüzbinlerce çocuk yetim kaldı.Suriye'de bir milyon insan katledildi. Milyonlarcası şehirlerini terk ettiler. Hikmetin merkezi Yemen'de ateşler yükseliyor.Asırlarca bir parçamız olan Trablus'tan ateşler yükseliyor. Şimdi birileri istiyor ki, bu ateş Diyarbakır'dan da yükselsin.Diyarbakır asla buna izin vermez.

“DAİŞ, Boko Haram, PKK gibi cinayet şebekelerinin Allah’ın diniyle ve Sevgili Peygamberimizin yeryüzüne getirdiği merhametle hiçbir ilişkisi olamaz…”

İnsanlığın içinden geçtiği girdaptan üç tane başlık çıkardık. ‘İnsanlığı yaşatmak için, insanlığı diriltmek için, insanlığı yüceltmek için gelin birlik olalım’ Bu din insanı öldürmeye değil, insanı yaşatmaya geldi. Yer yüzünde bir müminin kalbi Kabe'den yücedir. Biz yaşatmaya geldik. Doğumunu kutladığımız Sevgili Peygamber yaşatmaya geldi, öldürmeye gelmedi. Din adına, Hz. Peygamber adına, Kitap adına insan öldürmeye kalkışan cinayet şebekelerine söylüyorum. Allah'a andolsun ki, bu cinayet şebekelerinin yaptıklarının Allah'ın diniyle, yeryüzüne merhamet getiren Hz. Muhammed Mustafa ile hiç bir ilişkisi olamaz. İster adına IŞİD, ister DAİŞ, ister Boko Haram, ister PKK ne derseniz deyin. Bu cinayet şebekelerinin yaptıklarının Sevgili Peygamberimizin yeryüzüne getirdiği merhametle hiçbir ilişkisi olamaz.

“Tevhid, kul ve köle olanlara asla kul ve köle olmamaktır…”

Dinimizin en temel ilkesi Tevhid’dir. Tevhid, sadece Allah'a iman etmek demek değildir. Tevhid, insanla Allah arasında bir misaktır, anlaşmadır, sözleşmedir. Tevhidin üç boyutu vardır.Birincisi bizi kardeş kılan o muhteşem kelimedir. Yeryüzünde bütün müminleri kardeş kılan bir kelime var. Allah onu bir ağaca benzetir. Kökleri sabit, dalları semada, meyvesi daima yenen bir ağaca benzetir. ‘Lailaheillallah’… ‘Lailaheillallah’ demek ‘kul ve köle olanlara kul ve köle olmayacağız’demektir. Lailaheillallah, ‘ben nefsime kul köle olmam,Allah’tan başka güce kudrete boyun eğmem’ demektir.Lailaheillallah’ı bir mazlum dediği zaman manası başkadır, bir alim dediği zaman başka, bir idareci dediği zaman başkadır.Mazlum dediği zaman ‘ben Allah’tan başka kimseye sığınmam’ demektir. Bir alim dediği zaman ‘mutlak bilginin kaynağı Allah'tır’ demektir. Bir varlık dediğinde ‘Allah’tan başka yaratıcı yok’ demektir. Bir idareci, yönetici, kral dediği zaman ‘Allah’tan başka galip yok. Ben de onun bir kuluyum’demektir.

“Muhammedurrasullullah’sız Lailaheillallah olmaz…”

Lailaheillallah’ın ikinci merhalesi ‘Muhammedurrasullullah’tır. ‘Allah bizi yarattı ve bizi başı boş bırakmadı’ demektir. ‘Nasıl hayat yaşayacağımızı göstermek için örnekler, rehberler gönderdi’ demektir. Muhammedurrasullullah demek, ‘Allah bize Peygamber gönderdi, Kuran'la birlikte onun sünnetine de tabi olacağız’ demektir. Muhammedurrasullullah’sız Lailaheillallah olmaz.

“Vahdet medeniyetinin çocukları ırkçılık yapmaz…”

Tevhidin üçüncü merhalesi ‘vahdet’tir. Tevhid, aynı zamanda sadece insanın Allah ile ilişkisini

belirlemez. Bizim birbirimizle, insanlarla, ailemizle, canlılarla,kainatla, varlıkla olan ilişkilerimizi de tanzim eder. İşte o vahdettir. Sadece insanların değil, kainatın, varlığın, zamanın ve mekanın, ruhun ve bedenin, akılla kalbin vahdetidir. Vahdet medeniyetinin çocukları ırkçılık yapmaz. Veda hutbesinde geçen, ‘Ey insanlar hepiniz Adem’densiniz. Adem de topraktandır’ sözünü unutmaz. Vahdet medeniyetinin çocukları, mezhepçilik yapmaz. Mezhepler beşeri mekteplerdir. Din İlahi nizamdır. Beşeri mektep ilahi nizamın yerine konulamaz, önüne geçirilemez. Bu beşeri mektepler ilahi nizamları anlamak için bize imkanlar sunan ilim ocaklarıdır. Vahdet medeniyetinin çocukları, insanları makamına göre ayırmaz. İnsanları diline, rengine görev tasnif etmez. Birbirlerinin varlığını, dilini, ırkını, rengini tanırlar.Ama üstünlüğü orada görmezler. Birbirilerine karşı merhametlidirler. Bütün kainata, varlığa karşı merhametlidir.

“Şimdi kardeşlik hukuku ve ahlakını ayağa kaldırma zamanıdır…”

Bugüne kadar çektiğimiz sıkıntılardan dolayı bir birimize asla sorular sormamız lazım. Şimdi kardeşlik hukuku ve ahlakını ayağa kaldırma zamanıdır. Bugün Diyarbakır'ın dünyaya seslenme vakti, ‘Ben Anadolu'da İslam’ın ilk ocağı oldum.İslam’ın çocuğuyum. Ebediyete kadar da öyle olacak. Ben Mekke'nin, Medine'nin, Bağdat'ın, İstanbul'un kardeşiyim.Bizim aramıza ayrılığı gayrılığı, nifakı kimse sokamaz. Sizin bugün buradaki varlığınız bu anlama geliyor.

“Ne zaman ki gençlerimiz, Peygamberimizin kainata getirdiği hakkı, adaleti, merhameti doğru anlarlar, o zaman bu topraklarda hiçbir çocuğumuzu feda etmeyiz…”

Anne babalar, çocuklarımıza, gençlerimize sahip çıkalım.Sevgili Peygamberimizin hayatını onlara okutalım. Onlar Sevgili Peygamberimizin kainata getirdiği o hakkı, adaleti,merhameti ne zaman ki doğru anlarlar biz o zaman bu topraklarda hiçbir çocuğumuzu feda etmeyiz.

Binlerce Diyarbakırlının katıldığı program, gül takdimiyle sona erdi.

 

 

 

 

Anahtar Kelimeler:

  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN
 Yurtdışı Din Hizmetleri Sınavı son başvuru tarihi uzatıldıÖnceki Haber

Yurtdışı Din Hizmetleri Sınavı son başv...

Prof. Dr. Yavuz Ünal\'ı TanıyalımSonraki Haber

Prof. Dr. Yavuz Ünal\'ı Tanıyalım

Yorum Yazın

Başka haber bulunmuyor!