Kalp Tasdik Etmeyince Yaşantı Değişmez
DİYANET HABER-Bu yazıyı okuyanlardan isteğim inşallah… İç alemimize doğru bir yolculuk yapmak ve bu yolculuk esnasında kendi noksanlarımızı ve eksikliklerimizi tamamlama yoluna gitmek, Rabbimin yardımıyla, İnşallah…
Grup sayfamıza katılmak için >>> TIKLAYINIZ
Bu yazıyı okuyanlardan isteğim inşallah… İç alemimize doğru bir yolculuk yapmak ve bu yolculuk esnasında kendi noksanlarımızı ve eksikliklerimizi tamamlama yoluna gitmek, Rabbimin yardımıyla, İnşallah…
Hamd Alemlerin Rabbi, Rahman Rahim, din gününün sahibi bizlere kalplerimizin manevi ilacını vahyeden Allah azze ve celle’ye, selat ve selam örneğinimiz, önderimiz, kendisine ittiba edilmediği sürece kurtuluşun mümkün olmayacağı Hz.Muhammed (s.a.v)’e, aline, ev halkına, ashabına ve gayesi Allah azze ve celle’nin rızası, derdi Allah azze ve celle’nin davası olan tüm dünya mü’min ve mü’minelerinin üzerine olsun inşallah…
Bu yazıyı okuyanlardan isteğim inşallah… İç alemimize doğru bir yolculuk yapmak ve bu yolculuk esnasında kendi noksanlarımızı ve eksikliklerimizi tamamlama yoluna gitmek, Rabbimin yardımıyla, İnşallah…
Bizler içimizde iç alemimizde bir mücadeleye başlamazsak, çevremizde mücadele veremeyiz, iç alemimizde kendimizi sorgulamazsak, çevremizdeki olayları sorgulayamayız. İç alemimizde imanı, islamı yerleştiremezsek, dışarıya yansıtamayız, iç alemimizde Tevhid’i yerleştiremezsek dış dünyada Tevhid’in yaşanması ve yaşatılması için mücadeleyide hakkıyla veremeyiz. Bir şeyi Hakkıyla yerine getirebilmek ancak ne için mücadeleye kalktığını kalben kabul ve tasdik etmekle mümkündür. O’nun için bizler ilk evvela kalplerimizin durumunu gözden geçirelim inşallah…
Kalp; Bütün beden organlarını çalıştıran, onlara görev ve işler veren hükümdardır. Onlar tarafından çepeçevre kuşatılmış, kendisine hizmet edilen, ortada merkezde yerleşiktir. O beden organlarının en şereflisidir. Hayat onunla mümkündür. İnsana canlılık veren, istekli hareketleri yaptıran ruhun ve doğuştan gelen istek ve heveslerin, bedeni faaliyetlerin kaynağı odur.
O akıl, ilim, yumuşak huylu olma, cesaret, cömertlik, sabır, tahammül, sevgi, seçme ve isteme yeteneği, hoşnutluk, öfke ve diğer ahlaki güzelliklerin madenidir.
Gözle görülen ve görünmeyen bütün beden organları ve güçleri onun birer askeridir. Göz onun öncü ve keşif kuvvetidir. Görme alanı içine giren şeyleri bulur ve meydana çıkarır. Bir şey gördüğünde onu derhal kalbe iletir. O şey kalbe yerleşir yerleşmez aralarındaki güçlü bağ ve iletişimden ötürü derhal gözde belirir. Göz kalpte olanı görme duyusuna yansıtan aynadır. Dil de onun tercumanıdır; kalpte olanı işitme duyusuna iletir. Bundan dolayı Allah azze ve celle bir çok ayetinde bu üçünü (kalp,kulak ve gözü bir arada anmıştır.) Şu ayet onlardan biridir.’’Çünkü kulak,göz ve gönül bunların hepsi ondan sorumludur.’’(İsra 36) Yine Enam suresi 110.ayette’’…… onların gönülleri ve gözlerini ters çeviririz.’’ayetinde olduğu gibi bunlardan sadece kalp ve gözü bir arada zikretmiştir. Aynı şekilde kulaklar ona ulaştıran elçidir. Dilde onun tercumanıdır. Özetle; bütün organlar onun hizmetçileri ve askerleridir. Bundan dolayı Peygamber (s.a.v): ‘’Dikkat edin! Beden de bir et parçası vardır; o iyi olduğunda bütün beden iyi olur o kötü olduğunda bütün beden kötü olur. Dikkat edin! Bu et parçası kalptir.’’(Buhari,Müslim) buyurmuştur.
Ebu hureyre (r.a) de kalp hakkında şu açıklamayı yapmıştır : ‘’Kalp hükümdar, organlar onun askeridir. Hükümdar iyi olursa ordusuda iyi olur;kötü olursa ordusuda kötü olur.’’
Hayatı ve ölümü itibari ile kalp bulunduğu duruma göre üç kısımdan birinde yer alır.
1-) Sağlıklı Kalp; Sağlıklı kalp, kıyamet günü sahibinin kurtuluşuna sebep olan selim kalptir. Allah azze ve celle şöyle bizlere bildirmektedir;’’ O gün ne mal fayda verir, ne de evlat ancak Allah’a selim kalp ile gelenler (o günde fayda bulur).’’ (Şuara 88-89)
Selim; Hasta ve sakat olmayan,sağlam ayıpsız ve kusursuz demektir.Yani selim kalp, selamet (hasta ve sakat olmama,sağlam, ayıpsız ve kusursuz olma hali) kendisinin temelli niteliği olmuş kalptir. Selim kalp; içinde hiçbir şekilde şirk barındırmayan,aksine isteme, sevme, güvenip dayanma, yönelme, korkma ve ümit etme bakımlarından kulluğunu Allah’a halis kılmış olan kalp’tir. Bu kalp işlerinde yalnızca Allah (c.c) rızasını gözetir.Sevdiğinde Allah için sever, kızdığında Allah için kızar. Verdiğinde Allah için verir, vermeyip tuttuğunda da Allah için vermez.
Kalp; Hz.Peygamber’den başkasına itaat etmekten ve onu anlaşmazlıklarında hakem tayin etmekten uzak durup,söz ve davranışlarında O’nu (s.a.v) tek önder ve uyulacak model olarak almadıkça SELİM olmaz. Kalbin sözleri; kalpteki inançlardır. Dilin sözleri ise; kalpte olanın haber verilmesidir. Kalbin davranışları; istemek, sevmek, nefret etmek ve bütün bunlara bağlı fiillerdir.
Bütün bunlarda selim kalbe, Hz.Peygamberin getirdikleri hakimdir. Kalp onların önüne geçerek, hiçbir inanç, söz ve davranış ortaya koymaz. Allah (c.c) bir ayetinde bunu şöyle haber vermiştir ; ‘’Ey iman edenler Allah’ın ve Rasulünün önüne geçmeyin’’ (Hucurat 1) Yani O, konuşmadıkça konuşmayın, O emretmedikçe yapmayın. İlk örnek Müslüman nesilden bazı alimler söyle demişlerdir:’’ Basit bir iş için bile olsa her fiil için iki sicil açılır: Bu sicilde ‘’Niçin?’’ ve ‘’Nasıl?’’ın kayıtları tutulur. Yani niçin yaptın? Ve nasıl yaptın?’’
‘’Niçin yaptın?’’: Davranışın ortaya çıkış sebebini ve arkasındaki itici gücü sormaktadır. O, insanlar tarafından övülme veya onlardan gelebilecek tehlikelerden korunma amacından mı kaynaklanmaktadır? Yada hoşa giden bir şeyi elde etme veya hoşa gitmeyen bir şeyi kendisinden savma isteğinden mi ileri gelmektedir? Yahut davranışın sebebi Rabbe kullukta bulunmak, O’na yakın olmak ve O’nun rızasına çare ve yol aramakmıdır?
Soruyu şu şekilde sormak gerek; Sen bu davranışı, Rabbin için mi yoksa arzularının tatmini için mi ortaya koydun? ‘’Nasıl yaptın?’’: Bu soru kullukta Peygambere tabi olmayı sorgular. Yani Allah (c.c) bununla şunu sorar: Bu davranış, benim Peygamberim aracılığıyla size koyduğum bir amel midir? Yoksa tarafımdan belirlenmemiş ve hoşnutta olmadığım bir işmidir? Birinci soru ihlası sorguluyor. İkinci soru ise, Hz.Peygambere tabi olmayı, amelin Sünnete uygunluğunu. Allah azze ve celle,bu ikisini birlikte barındırmayan hiçbir amel ve davranışı kabul etmemektedir. Birinci sorudan kurtuluş,ihlası elde etmekle mümkündür. İkinci sorudan kurtuluşta; Hz.Peygambere bağlılık ve itaatle uyuşmayan nefsani arzulardan temizlemekle mümkündür. Kurtuluş ve mutluluğu garantilemiş olan kalbin hakikati işte budur.
2-) Ölü Kalp; İkinci kalp bunun zıttıdır. Bu kendisinde hayat belirtileri olmayan ölmüş kalptir. Bu kalp Rabbi’ni tanımaz, O’na ibadet etmez. O’nun razı olduğu işlerde bulunmaz. Rabbine muhalefet olduğunu bile bile, nefsinin ve hevasının peşinden gider. Hoşlandığı ve arzuladığı bir şeyi yaptığında bu davranışının, Rabbi’nin hoşnutluğunamı yoksa gazabına mı neden olduğuna aldırmaz. Bu kalp sevdimi kendi nefsi için sever, nefret ettimi kendi nefsi için nefret eder. Onun yanında nefsi ve hevasının istek ve arzuları Rabbinin rızasının önünden gelir. Onun için nefsani istek ve arzular bu kalbin kılavuzu, ihtiras ve tutkular onun sürücüsü, cehalet seyisi ve gaflette binitidir. Böyle kalp sahibi Batılın sesinden başka ses duymaz. Çünkü hayatiyet belirtisini yitirip ölmüştür.
3-) Hasta Kalp; Yaşayan, fakat hastalık taşıyan kalptir. Onun iki unsuru vardır. Bazen biri, bazen diğeri onu yönlendirir. Hangisi baskın çıkarsa onun olur. İlk kalp, diri, huzurlu, yumuşak, dikkatli ve uyanıktır. İkinci kalp, katı ve ölüdür. Üçüncü kalp, hastadır. Ya iyileşir, tekrar sağlığına kavuşur yada hastalığı ilerler ve ölür. Sadece sağlıklı kalbe şeytan zarar veremez. Şeytanın kulaklara fısıldadığı ve kalplere bıraktığı şüphe ve vesveseler, hasta ve ölü kalpler için deneme vesilesi; diri selim bir kalp içinse güç ve kuvvet kaynağı olur. Çünkü bu kalp şüphe ve vesveseleri kabul etmez, kulak asmaz, ondan tiksinir ve nefret eder. Bilir ki gerçek onun zıttıdır. Böylece Hakla huzur bulur ve ona boyun eğer. Şeytanın vesveselerinin boş, yalan, asılsız vaatler olduğunu kavrar. Vesveselere takılmaz. Eğer bizlerde gerçekten samimi bir şekilde kurtuluşa erenlerden mi? Yoksa kaybedenlerden mi? olmak istiyoruz bunun cevabını kendi benliğimizde verelim ve ona göre kalbi durumumuzu keşfedip Onun imarı için mücadele edelim ki sağlam kalbe sahip olalım inşallah.. Sağlıklı kalpten de sağlıklı bir yaşam, selim kalple bir imanın var olması mümkün hale gelecektir. Rabbim inşallah bizim kalplerimizi Tevhid’in nuruyla aydınlığa ve sıhhate kavuşturur.
Karanlıklardan, aydınlığa çıkmak ve ilk evvela kalplerimizde yanan bu nuru dışımıza hareketlerimize, fiillerimize, kavlimize, hayatımızın her alanına ulaştırıp tamamen Tevhid’in aydınlığına talip olanlardan oluruz inşallah.. Allah’a emanet olun.
Rabbim Hakkı Hak bilip Hakka sarılan Batılı Batıl bilip Batıldan uzaklaşan kullarından eylesin inşallah..
Selam ve Dua İle
- 0SEVDİM
- 0ALKIŞ
- 0KOMİK
- 0İNANILMAZ
- 0ÜZGÜN
- 0KIZGIN
Yorum Yazın