Hüsrev Bey\'den İzzetbegoviç\'e Saraybosna

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
0
1992-1995 yılları arasındaki adaletsiz savaşın tam ortasında yer alan Bosna Hersek, üzerinden yıllar geçmesine rağmen yaşanan çatışmaların izlerini taşımaya devam ediyor.

Balkanların güzel ülkesi Bosna Hersek'in başkenti Saraybosna'da havalimanından şehir merkezine ilerlerken, Bosna savaşının acı izlerini taşıyan binalar ile karşılaşıyoruz.  Neredeyse hemen her yapının üzerinde mermi izi görmek mümkün. Havalimanı, Boşnak asıllı ünlü yazar Meşa Selimoviç (Meša Selimović)'in adının verildiği bulvar üzerinden şehir merkezine bağlanıyor. İstanbul trafiğine nazaran oldukça sakin olan yollar, trafik ışıkları dışında pek duraksamıyor. Bulvarın ortasında Ilıca (Ilidža) kentinden Başçarsı (Baščaršija) bölgesine uzanan bir tramvay hattı mevcut, rengârenk eski tramvaylar yol boyunca bizimle birlikte hareket ediyor. 

Billboardları, Türk Hava Yolları, BEKO, Ziraat Bankası ve Torku gibi Türk markalarının reklamları süslüyor. Saraybosna'nın en yeni yapılarından City Center Yaşam Merkezi ve Bosna Hersek Parlamentosu yan yana. Yugoslavya dönemine ait önemli binalar ve Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nun izlerini taşıyan tarihi bölge de bu yapılar ile başlıyor. Saraybosna eski şehir bölgesi üç bölümden oluşuyor, hatta bunlardan ikisini birbirinden ayıran bir sınır bile mevcut. 

Parlamento binasından sonra başlayan ve Yugoslavya'nın Hırvat asıllı komünist lideri Josip Broz Tito'nun adını taşıyan Mareşal Tito (Maršala Tita) Caddesi, "Sönmeyen Ateş" (Vječna Vatra) anıtı ile sona eriyor. Sönmeyen Ateş anıtının hemen yanında başlayan ve İstanbul'un İstiklal Caddesi'ni andıran Ferhadiye (Ferhadija) Caddesi, ünlü markalar ve kafeleriyle şehrin kalbi konumunda. Ferhadiye'nin bittiği noktada yer alan temsili sınır ise Osmanlı ve Avusturya-Macaristan dönemini birbirinden ayırıyor. Osmanlı döneminde şehrin merkezi olan Başçarşı'da Avusturya-Macaristan işgali altında şiddetli bir yıkım gözlenmemiş ve yeni dönem Osmanlı mimarisinin sona erdiği noktada uyum içinde yükselmiş. 

Şehri boydan boya kat eden Milyatska (Miljacka) nehrinin yanı başındaki Obala Kulina Bana Caddesi ise farklı dönemlere ait önemli eserleri barındırıyor. Bu caddenin bir diğer önemi de Bosna tarihindeki en önemli karakterlerden biri olan Ban Kulin'in adını taşıyor olması. Kulin, Bizans İmparatorluğu'na bağlı Bosna devletinin Banı (Kralı)'ydı. Ban Kulin'in Ragosa (Dubrovnik) Prensliği ile yaptığı ticaret anlaşması, Balkanlardaki en eski yazılı doküman olmasının yanı sıra "Boşnak" adının bir "ulus ismi" olarak kullanıldığı ilk belge olma özelliğini taşıyor.

BOSNA'NIN FETHİ VE SARAYBOSNA

1492 yılında Fatih Sultan Mehmed döneminde Osmanlı hâkimiyeti altına giren Saraybosna, kısa sürede bölgenin önemli idari merkezlerinden biri haline geldi. Bölgede Hristiyanlığın bir kolu varsayılan Bogomilizm inanışı yaygındı. Osmanlı öncesi, Katolik Macarların zulmü altında olan Bogomil Boşnaklar yeni dönemde devlet hizmetlerinde görev almaya başladı. Osmanlı'daki hoşgörü ve adalet, Bogomillerin İslamiyet'i kabul etmesini sağlayan en önemli etkenlerden oldu.

Osmanlı döneminde Başçarşı bölgesinin imarı ile şehrin çekirdeği oluşturuldu. Fetihten kısa bir süre sonra Milyatska nehrinin kıyısında yükselen ve bölgede inşa edilen ilk Osmanlı camisi olan Hünkar Camii (Careva Džamija), Saraybosna'nın en önemli simgeleri arasında yer aldı. Cami, şehre ismini veren sarayı yaptıran ve "Saraybosna'nın kurucusu" olarak kabul edilen İsa Bey'in adını taşıyan caddede (Obala Isa-Bega Ishakovića) yer alıyor. Hünkâr Camii bahçesinde, taşında yazı bulunmayan mezarlardan birinin İsa Bey'in kabri olduğu sanılıyor. 

3 DÖNEM 3 İSİM

Osmanlı, Avusturya-Macaristan ve Yugoslavya'yı bünyesinde barındıran Saraybosna'da, her döneme ayrı bir isim damga vurdu. Başçarşı'daki önemli eserleriyle Gazi Hüsrev Bey, I. Dünya Savaşı'nı başlatan suikastte hayatını kaybeden Arşidük Franz Ferdinand ve Bosna Milli Mücadelesinin sembolü Aliya İzzetbegoviç (Alija Izetbegović), bu isimlerden bazıları.

Sultan II. Bayezid'ın torunu olan Hüsrev Bey, Kanuni Sultan Süleyman döneminde Bosna Sancak Beyliği görevinde bulundu. Hüsrev Bey, Belgrad seferi başta olmak üzere önemli birçok Osmanlı akınına ön saflarda katıldı. Zemun Kalesi'nin fethi, Mohaç savaşı ve Venediklilere karşı kazanılan zaferlerde Barbaros Hayreddin Paşa ile birlikte aktif rol oynadı. İsa Bey'den sonra "Saraybosna'nın ikinci kurucusu" olarak anılan Hüsrev Bey, yaptırdığı eserler ile bölgede İslamiyet'in yayılmasına katkı sağladı. Başçarşı içerisinde yer alan medrese (Gazi Husrev-Begova Medresa) ve cami (Gazi Husrev-Begova Džamija) bu eserlerden bazıları. Gazi Hüsrev Bey'in kabri, kendi adını taşıyan caminin bahçesindeki türbede bulunuyor.

Osmanlılar sonrası Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nun hâkimiyeti altına giren Saraybosna'da, işgal altında Osmanlı eserlerine yönelik şiddetli bir yıkım gözlenmedi. İki devlet arasındaki anlaşmalar ve bölgenin çok kültürlü yapısı, Osmanlı'dan kalan sistemin devam etmesine sebep olan etkenlerdendi. Avusturya'nın elindeki şehirde toplumun her kesimine dokunabilen en önemli Avusturyalı ise şüphesiz Arşidük Franz Ferdinand oldu. Soylu olmayan Sophie Chotek ile veraset hakkından vazgeçerek evlenen Ferdinand, her şeye rağmen "veliaht" unvanını korumayı başardı. Ferdinand ve eşi Sophie 1918’de Obala Kulina Bana Caddesi’nde, Milyatska nehri üzerine kurulu tarihi Latin Köprüsü (Latinska Ćuprija)’nün yanı başında, Sırp suikastçı Gavrilo Princip’in silahından çıkan kurşunla hayatını kaybetti. Bu suikast Saraybosna halkını derinden etkilerken, I. Dünya Savaşı’nın başlamasına sebep oldu.

Bosna Milli Mücadelesinin sembolü Aliya İzzetbegoviç, II. Dünya Savaşı sonrası Avrupa'da yaşanan ve büyük trajedilere sahne olan Bosna Savaşı'nda her şeye rağmen ülkesinin sınırlarını korumayı başardı. İzzetbegoviç, Bosnalılar için Ban Kulin ve Hüseyin Gradaşçeviç (Husein-Kapetan Gradaščević)'ten sonra en önemli "milli" karakterlerden biridir. Gençlik yıllarında "Genç Müslümanlar" (Mladi Muslimani) hareketini kuran İzzetbegoviç, İslami düşünceleri nedeniyle Yugoslavya döneminde hapis cezasına çarptırıldı. Tito'nun ölümü sonrası Yugoslavya içerisinde baş gösteren bağımsızlık hareketinde, Sırpların "tek milliyet" oluşturma hayalinin karşısında durdu. "Savaş tarihinin en uzun kuşatması" olarak kabul edilen Saraybosna kuşatmasında, Sırp güçlerinin vahşi bir yıkıma tabi tuttuğu şehri tüm olumsuzluklara rağmen terk etmedi. Bağımsız Bosna Hersek'in ilk Cumhurbaşkanı İzzetbegoviç, 19 Ekim 2003'te vefat etti. İzzetbegoviç'in mezarı, tarihi Başçarşı merkezine yürüme mesafesindeki Kovaçi Şehitliği (Šehidsko Mezarje Kovači)'nde bulunuyor.

FERHADİYE CADDESİ

1895 yılında Avrupa'daki ilk tramvay seferinin gerçekleştiği Saraybosna'da farklı renkte ve tarzda onlarca tramvay görmek mümkün. Şehirdeki toplu taşıma araçlarının büyük bölümü ise çeşitli devletlerin yerel yönetimlere hediyesi. Görülmesi gereken önemli mekânların birçoğu şehir merkezine yürüme mesafesinde yer alıyor. Yanı sıra Saraybosna'nın, üzerinde "Crveni" yazan "kırmızı" taksileriyle istediğiniz yere cüzi rakamlar ödeyerek ulaşabilirsiniz. 

Saraybosna, günün her saati rahatlıkla yürüyebileceğiniz güvenli caddelere sahip bir şehir. Bu caddelerin başında ünlü kafe ve mağazalarıyla Ferhadiye geliyor. Sönmeyen Ateş anıtından Başçarşı'ya uzanan Ferhadiye, Katolik Srca Isusova Katedrali, Aliya İzzetbegoviç'in de adını taşıyan Özgürlük Parkı (Trg oslobođenja - Alija Izetbegović) ve Ferhadiye Camii (Ferhadija Džamija)'ni bünyesinde barındırıyor. Özgürlük Parkı'nın hemen yanı başında ise Sırp Ortodoks kilisesine bağlı Rocenja Presvete Bogorodice Katedrali bulunuyor.

“Sönmeyen Ateş” anıtı II. Dünya Savaşı’nda hayatını kaybedenlerin anısına inşa edildi. Anıtta yanan ateş, Bosna Savaşı ve yaşanan bazı trafik kazaları dışında hiç sönmemiş. Anıt üzerinde Yugoslavya bayrağı renklerinde kısaca şu ifadelere yer veriliyor: “Cesareti ve birlikte dökülen kanlarıyla, Bosnalı, Hersekli, Hırvat, Karadağlı ve Sırp tugaylardan oluşan Yugoslavya Ulusal Ordusu: Müslüman Sırp ve Hırvat kurbanları ile 6 Nisan 1945'te Bosna Hersek Cumhuriyeti'ni kurtardı. Bu zafer için canını feda edenlere, sonsuz şükran ve minnetle...”

1884-1887 yılları arasında Avusturya-Macaristan döneminde inşa edilen Srca Isusova Katedrali, Saraybosna kuşatması sırasında her dinden Bosnalılara sığınak oldu. Şehri kuşatan Sırp güçlerinin hedeflerinden biri olan tarihi yapı, kuşatma sonrası restore edilmesine karşın savaşın izlerini taşımaya devam ediyor. Katedralin hemen önünde kırmızı boya ile doldurulan ve "Saraybosna Çiçekleri" olarak adlandırılan patlama izlerini şehrin birçok noktasında görmek mümkün. Ferhadiye'de bu katedralin önünde, tam da bu noktada 27 Mayıs 1992'deki Sırp saldırısında, ekmek kuyruğundaki 26 Saraybosnalı hayatını kaybetmişti.

Cadde üzerinde görülmesi gereken mütevazi Osmanlı eserlerinden Ferhadiye Camii, ağaçlarla sarılı küçük bir bahçe içerisinde yer alıyor. Bugün bu bahçenin bir kısmı kafe olarak hizmet veriyor. Özgürlük Parkı ise caddenin en renkli köşelerinden biri, seyahatim sırasında Bosna Hersek’in her bölgesinden gelen arıcıların ballarını tanıttığı bir panayır vardı. İtiraf etmeliyim ki, “bal”, bu topraklarda tatmanız gereken önemli lezzetlerden. Parkta önemli kişilere ait çeşitli heykellerin yanı sıra büyük bir “satranç” mevcut, en güzeli de bu alan hiç boş kalmıyor. Kapısı parka açılan “Dialog” kafede “pankek” molasını şiddetle öneriyorum! Parkın en uç noktasında bulunan Rocenja Presvete Bogorodice Katedrali, mimarisi ile görenleri kendine hayran bırakıyor. Katedral savaş sonrası Yunanistan’ın yardımlarıyla restore edilmiş.

BAŞÇARŞI VE VİYEÇNİTSA

Bosna Savaşı sırasında Yugoslavya ordusuna ait gücün büyük bölümünü elinde bulunduran Sırplar, “kendinden olmayanı yok et” mantığıyla bağımsızlık isteyen farklı unsurlara karşı büyük bir soykırım başlattı. Ülkedeki Müslüman nüfusunun yarısı yaşanan soykırımda katledildi. Müslüman Boşnakların yanı sıra Katolik Hırvatlar da bu zulümden nasibini aldı. Ülke genelinde yüz binlerce insan katledilirken, aynı zamanda farklı dönemlere ait yapılarda kültürel soykırıma tabi tutuldu. Başçarşı bölgesindeki Gazi Hüsrev Bey Camii ve Viyeçnitsa (Vijećnica) bu yapıların başında geliyor.

Osmanlı döneminin kalbi olan Başçarşı’da Hüsrev Bey tarafından Mimar Sinan’a inşa ettirilen Gazi Hüsrev Bey Camii, Saraybosna Kuşatması’nda büyük hasar gördü. Savaş sonrası Suudi Arabistan’ın desteğiyle restore edilen cami, Ferhadiye’nin sona erdiği noktadan Başçarşı Meydanı’na uzanan Saraçi (Sarači) Caddesi üzerinde yer alıyor. Caddedeki diğer önemli mekânlardan bazıları ise şöyle; Moriça (Morića) Han, Svrzo’nun evi (Svrzo kuća), Osmanlı Saat Kulesi (Sahat Kula) ve Kurşunlu Medrese (Kuršumlija Medresa). 

Ferhadiye-Saraçi sınırında bulunan “Rahatlook” geleneksel tatlılarıyla, Moriça Han Bosna kahvesiyle (Türk kahvesi burada “Bosanska kafa”) Başçarşı’nın vazgeçilmezleri arasında. 1753 yılında Vali Hacı Mehmet Paşa tarafından yaptırılan Sebil (Sebilj), Başçarşı Meydanı’nın sembolü. Meydandaki tarihi Başçarşı Camii (Baščaršijska Džamija)’nin yanı başındaki cadde (Bravadžiluk), Başçarşı’nın lezzet durağı. Bu cadde üzerinde yer alan ve meşhur Bosna böreğini tadabileceğiniz yerlerin başında “Bosna Börekçisi” (Buregdžinica Bosna) ve “Oklagiya” (Oklagija) geliyor. Bir diğer geleneksel lezzet “Çevapi” (Ćevapi ya da Ćevapčići)’yı ise “Petica”da deneyebilirsiniz. 

Başçarşı’nın en uç noktasında Obala Kulina Bana Caddesi üzerinde yükselen Viyeçnitsa,  “Saraybosna’nın hafızası” olarak adlandırılıyor. Avusturya-Macaristan döneminde inşa edilen ve Endülüs mimarisiyle Çek mimar Karel Parik tarafından tasarlanan bina daha önce belediye ve milli kütüphane olarak kullanıldı. Bosna Savaşı’nda Sırp bombardımanı nedeniyle ağır hasar gören tarihi yapıda 2 milyondan fazla tarihi belge ve kitap kül oldu. Viyeçnitsa, 2014’te restore edildi. 

ŞEHİTLER DİYARI KOVAÇİ

Başçarşı Meydanı’na yürüme mesafesindeki Kovaçi Şehitliği, imkansızlıkların ortasında göğsünü vatanı için siper etmiş güzel insanların diyarı. Silah arkadaşlarının yanına gömülmeyi vasiyet eden Aliya İzzetbegoviç’in kabri de bu şehitlikte bulunuyor. İzzetbegoviç’in herhangi bir unvan (cumhurbaşkanı, komutan gibi) yazmayan mezar taşının en altında ise şu sözlere yer veriliyor; “Allah’a yemin olsun ki, köle olmayacağız (Velikim bogom se kunemo da robovi biti nečemo)”. Bu arada Bosna’da girdiğim hiçbir restoran ya da mağaza da Alija İzzetbegoviç’in fotoğrafını görmedim. Sokaklarda, okul bahçelerinde de bir büstü yok. 

Şehitlik içerisindeki taş yolu takip ederek Saraybosna’nın eşsiz manzarasını seyredebileceğiniz “Sarı Tabya” (Žuta tabija)’ya ulaşabilirsiniz. Osmanlı döneminde inşa edilen tabya, şehri dinleyebileceğiniz önemli noktalardan biri. Ramazan aylarında iftar saati geleneksel top atışı da bu tepeden yapılıyor. Tabyaya bağlanan tarihi duvarlar bugün müze (Muzej Alija Izetbegović) olarak hizmet veriyor. Müzede Aliya İzzetbegoviç’e ait kişisel eşyalar ve Bosna ordusuna dair bilgiler bulunuyor. Tepenin diğer tarafında görebileceğiniz terk edilmiş eski bina ise savaş döneminde askeri üs olarak kullanılmış.

Kovaçi’de yer alan bir başka önemli mekan Saraybosna Mevlevihanesi (Mevlevi Tekke Bentbaša). 1462 yılında inşa edilen Mevlevi tekkesi, ilk kez 1697’de Habsburgluların saldırısında yıkıldı. 1781 yılında Osmanlı döneminde yeniden inşa edilen bina, komünist rejim tarafından 1957’de tamamen yok edildi. TİKA ve Konya Selçuklu Belediyesi’nin desteğiyle bir yenisi inşa edilen tekke 2013 yılında ziyarete açıldı. 

TARİHİ BİNALAR FAKÜLTEYE DÖNÜŞTÜRÜLMÜŞ

Saraybosna eğitim konusunda köklü ve zengin bir tarihe sahip. Nüfusun büyük bölümünün Yükseköğretim mezunu olması da bu durumu özetliyor. Yanı sıra farklı dönemlere ait tarihi binaların üniversiteler bünyesinde fakültelere dönüştürülmesi şehrin en güzel yanlarından biri. Milyatska kıyısında bulunan ve Avusturya-Macaristan dönemine ait bu yapı, bugün Güzel Sanatlar Akademisi (Akademija Likovnih Umjetnosti Sarajevo) olarak hizmet veriyor. Nehir üzerine inşa edilen ve akademiye ulaşımı sağlayan köprü, öğrenciler tarafından tasarlanmış.

Milyatska nehri kıyısında Obala Kulina Bana Caddesi üzerinde yer alan Yugoslavya dönemine ait bir başka yapı ise Bosna Hersek Posta (JP BH Pošta) kurumunun merkezi durumunda. Şehirde gözden uzak bir konumda bulunan ve eşsiz yapılarla süslü Petrakijina Sokağı görülmesi gereken noktalar arasında yer alıyor. Bu sokağa, Anadolu Ajansı’nın Saraybosna ofisinin de bulunduğu Molla Mustafa caddesine (Mula Mustafe Bašeskije) bağlanan, Pehlivanuşa (Pehlivanuša) Sokağı’ndan ulaşabilirsiniz. Yine aynı sokak üzerinde Müzik Akademisi ve Vatikan’a bağlı Katolik Okulu’nu da görmeniz mümkün.

MARKET MARKALE VE UMUT TÜNELİ

Sırp kuşatması altında yaşanan en trajik olaylardan birkaçına sahne olan Market Markale, Saraybosna’nın açık hava pazarı. Pazar, Molla Mustafa Caddesi üzerinde Anadolu Ajansı’na yürüme mesafesinde bulunuyor. 5 Şubat 1994 tarihinde Sırp güçlerinin havan topu saldırısına hedef olan mekânda, 68 Bosnalı hayatını kaybederken 144 kişi de yaralanmıştı. Nitekim bu saldırı son olmadı, aynı bölge 28 Ağustos 1995 tarihinde bir kez daha Sırp güçlerinin hedefi oldu. Bu saldırıda ise 37 Bosnalı hayatını kaybederken, 90 kişi yaralandı. 

Kuşatma sırasında Birleşmiş Milletler kontrolünde olan Saraybosna Havalimanı’na ulaşımı sağlayan Umut Tüneli (Tunel Spasa, Kuća Kolara), savaş döneminde şehrin “can damarı” oldu. Binlerce insana bu tünel sayesinde ilaç ve gıda ulaştırıldı, yaralılar buradan tahliye edildi. Savaşın acı yüzüne tanıklık eden Kolar ailesine ait ev, bugün müze olarak o dönem yaşananları ziyaretçileriyle paylaşıyor.

BOSNALI YAHUDİLER

Osmanlı İmparatorluğu, Sultan II. Bayezid döneminde engizisyonlardan kaçan İspanyol Yahudilerine (Sefaradlar) kapılarını açtı. Endülüslü çeşitli yeteneklere sahip işinin ehli ustalar da Osmanlı'nın hoşgörüsüne sığınanlar arasındaydı. Bu kişilerin Osmanlı'ya farklı alanlarda büyük hizmetleri oldu. Sefaradlar'dan en kalabalık grup Bosna Sancağı'na yerleştirilmişti. İmparatorluk içerisinde kısa sürede kendi cemaatlerini, mahallelerini oluşturarak sosyal yaşama katılan Sefarad Yahudileri, vatandaşlık haklarına da eksiksiz sahip oldu. Saraybosna şehri, zengin kültürü ve renkleriyle, bu dönemden itibaren "Balkanlar'ın Kudüs'ü" olarak anılmaya başladı.

Şehir, II. Dünya Savaşı sırasında Nazi Almanyası ve destekçilerinin işgali altına girdi. Avrupa'nın her köşesinde Yahudilere karşı uygulanan Nazi politikası Saraybosna'da da devam etti. Bosna Yahudilerinin büyük bölümü II. Dünya Savaşı sırasında öldürüldü. Savaş sonrası şehirdeki Yahudi nüfusu birkaç binle ifade ediliyordu. Orta Doğu'da Filistin toprakları üzerinde "İsrail" devletinin kurulması ile bu rakam yüzlerle sayılır hale geldi. Bugün Saraybosna'da birkaç sinagog bulunurken bunlardan biri müze olarak hizmet veriyor. Debelo Brdo (Kovačići) bölgesinde bulunan tarihi mezarlık ise Prag Eski Yahudi Mezarlığı'ndan sonra Avrupa'nın en büyük Yahudi mezarlığı olarak kabul ediliyor. Bosna Savaşı sırasında Sırp güçlerinin saldırılarına maruz kalan mezarlığa şehir merkezinden taksi ile ulaşabilirsiniz.

Haber: İsmail Okan Ukav - Saraybosna

Kaynak: Türkiye

Anahtar Kelimeler:
  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN
Güneydoğu\'da İmamlar Tehdit AltındaÖnceki Haber

Güneydoğu\'da İmamlar Tehdit Altında

Emekliye 600 TL promosyonSonraki Haber

Emekliye 600 TL promosyon

Yorum Yazın

Başka haber bulunmuyor!