Gençlerle İletişim Nasıl Kurulmalı?
Yaşadığımız çağda gençlere söz geçirmek, onlarla ilgili kararlar almak, onlara rehberlik etmek oldukça güç bir hal almıştır. Bırakın gençleri küçüklerimizin eğitiminde bile zorlanıyor, onlara söz geçiremiyor, ebeveyn-çocuk çatışmalarının önüne geçemiyoruz bir türlü.
Yaşadığımız çağda gençlere söz geçirmek, onlarla ilgili kararlar almak, onlara rehberlik etmek oldukça güç bir hal almıştır. Bırakın gençleri küçüklerimizin eğitiminde bile zorlanıyor, onlara söz geçiremiyor, ebeveyn-çocuk çatışmalarının önüne geçemiyoruz bir türlü.
“Eskiden böyle miydi?”, “Zamane çocuklar işte ne yapalım!” gibi sitemlerde hangi anne-baba bulunmadı ki bu zamanda. Peki, ne oldu çocuklarımıza, ne oldu gençlerimize? Nedir bu büyük değişimin sebebi?
Bunun elbette farklı farklı sebepleri var; teknolojinin hızla değişiminden tutun, sanal âleminin gücü ve kişi üzerinde bıraktığı inanılmaz etkisine kadar. Fakat ana sebep, insanoğlunun nankörlüğü ve Rabbine vermiş olduğu ahde riayet etmeyişidir. Yoktan var edilmiş, kan pıhtısından yaratılmış insan, geldiği yeri, bulunduğu konumunu ve nereye döneceğini çok çabuk unutuveriyor ve onu var edene karşı nankörlük yelpazesini açabildiğince açmaktan geri durmuyor. Allah’ın düzenine karışıyor. DNA’larla oynuyor. Kısacası yaratanına meydan okuyor.
Şu bir gerçek ki, Allah’ın düzenine karışıldıkça, yeryüzünde fitne dalga dalga yayılıyor. İnsanlar yeni şeyler icat ettikçe ruhlar bunalıyor, bir türlü mutlu olmanın yolları bulunamıyor. Ve acı bir gerçek ki; evlatlarımız, gençlerimiz bu felaketten nasibini fazlasıyla alıyor, hırçınlaşıyor, zapt edilemiyor, kendini üstün görüyor, her şeyi yapabilirim-edebilirim edasına giriyor ve egosunun etrafında tavaf etmekten kendini alamıyor.
Peki, yavrularımıza, genç fidanlarımıza doğru yolu nasıl aşılayacağız? Sürekli patlamaya hazır bomba gibi her söylediğimize çıkışan, oflayıp-puflayan, tersleyen, söz dinlemeyen gençlerimizle sağlıklı bir iletişim nasıl kuracağız?
Genel itibariyle İslam doğru anlaşılır ve doğru uygulanırsa her türlü sıkıntılar ve problemler farklı bir boyut kazanır ve kişi onlarla nasıl baş edilmesi gerektiğinin bilincinde olur. Sıkıntıların geçici ve birer imtihan vesilesi olduğunu bilen kul, sıkıntısı ne kadar büyük olursa olsun, teslimiyet ve sabır zırhına bürünerek bu imtihanın üstesinden gelmenin yollarını arar. Bugün gençlerle ilgili yaşanan sorunlar da özellikle anne-babaların en büyük imtihanlarından biri. İşe önce kendi nefsimizi sorgulamakla başlamalı, evlatlarımıza karşı nasıl bir tutum içerisinde olduğumuzu, örnek davranışlar sergileyip sergilemediğimizi, adaletli ve duyarlı olup olmadığımızı, onlara sevgimizi belli edip etmediğimizi, onlarla yeteri kadar ilgilenip ilgilenmediğimizi, onları yeterince tanıyıp tanımadığımızı vs. derinlemesine irdelemeliyiz.
Önünü arkasını düşünmediğimiz, gelişigüzel davranışlarımızın bile çocuklarımızı olumlu-olumsuz etkileyebileceğini göz ardı etmeyelim. Onları karşımıza alıp, konuşurkenki duruşumuz ve pozisyonumuz dahi biz farkında olmasak da onlarda farklı algılara yol açabiliyor.
Örneğin; çocuklarla oturmanın üç şeklini ele alalım:
1- Ebeveyn aşağıda, çocuk üstte: Bu pozisyonda siz oturur vaziyettesiniz, çocuklarınız ise ayaktadır. Konuşmanızı veya söylemek istediklerinizi çocuğunuza bu konumdayken aktarırsınız. Bu pozisyonun çocuğa verdiği mesaj şudur: “Seni anlıyorum, fakat konum itibariyle senden daha üstteyim ve ben senden daha iyi bilirim.” Dikkat edin esasında genç birey, sizin ondan daha bilgili ve deneyimli olduğunuzu ve sözünüzü dinlemesi gerektiğini bilir. Fakat bu tarz bir yaklaşım amacın gerçekleşmesinden çok çatışmalara sebebiyet verebilir.
2- Ebeveyn üstte, çocuk aşağıda: Sorgu pozisyonu olarak da bilinen bu pozisyonda siz ayakta, çocuğunuz oturur haldedir. Verilen mesaj şudur: “Ben senden güçlüyüm. İstediğim zaman seni dövebilirim de. Sen ise zayıfsın ve hiç bir şeye gücün yetmez. Söz hakkı tamamen bende, ben ne dersem o olur, sana bir şey söylemek haddine düşmez.” Bu pozisyon da amaca hizmet etmez ve çocuğunuzda davranış bozukluklarına, çocuğunuzun özgüvensiz ve zayıf bir kişiliğe sahip olmasına yol açar.
3- Eşit konumda: Bu pozisyonda siz ve çocuğunuz yüz yüze veya yan yana eşit seviyede yani eşit konumdasınız. Buna ‘Arkadaş Pozisyonu’ da denir. Bu pozisyonda gence ulaşan mesaj şudur: “Sana değer veriyorum. Seni önemsiyor ve seviyorum. Fikirlerin, düşüncelerin benim için önemli.” Bu mesajı alan genç, kendini rahat ve huzurlu hisseder. Karşısında arkadaşı varmış gibi sıkıntılarını bir bir anlatmak ister. Çünkü önemsendiğini bilir. Bu sayılan üç pozisyon arasında amaca hizmet eden tek pozisyon Arkadaş Pozisyonudur.
Genç bireylerle iletişim kurarken dikkat edilmesi gereken hususlar şunlardır:
- Muhatap iyice tanınmalı, nelere karşı hassas olup olmadığı bilinmeli
- Konuşulacak yer ve zamanın ebeveyn tarafından uygun seçilmesi. Örneğin; herkesin içinde olmayışı; yemek gibi gündelik işlerin vaktine denk getirilmemesi gibi
- Sert davranmak, kızmak, bağırmak yerine yumuşak davranmak, sakin bir ses tonuyla konuşmak
- Konuşma esnasında verilmek istenen mesajı vurgulamak gerektiğinde tekrarlamak
- Gencin anlayabileceği kelimeler kullanmak
- Güven ve itimat ortamı oluşturmak. Örneğin; genci anladığınızı, derdine çare bulmak istediğinizi, kendisine değer verdiğinizi ve iyiliğini istediğinizi bunun için kendisini tehlikeye sokacak ileride pişmanlıklara yol açacak yollara başvurmasını engelleme niyetinde olduğunuzu söyleyerek güvenini kazanmaya çalışın!
- İyi bir dinleyici olun ve muhatabınızı iyice dinleyerek anlamaya çalışın. “Yani şunu şunu demek istiyorsun. Seni doğru anladım mı?” gibi cümlelerle kendisine kendisini anladığınızı hissettirin. Söylediklerinin anlamını ortaya çıkarmak, yanlış anlaşılmaların önüne geçmek için “Ne kastettiğini bir örnekle izah edebilir misin?”, “Bu sözünle ne demek istiyorsun?” gibi sorular yöneltin. Bu sayede genç muhatap da sizin en azından onu dinlediğinizi, önemsediğinizi düşünüp, sizinle iletişimini sürdürmekte istekli olacaktır.
- Kendi fikirlerinizin baskın gelmesi için mücadele etmeyin! Adaletli olun ve karşınızdakine de söz ve seçme hakkı tanıyın!
- Çocuklarımızda herhangi bir davranış bozukluğu veya bir sapma gördüğümüzde sabır ve sükûnet ile hareket etmeli, onları hemen cezalandırmak yerine bu tür davranışlarının asıl sebebini araştırmamız gerekiyor.
Genç yavrularımızla imtihan olunduğumuz şu dünyada Allah bizi Kur’an’la yaşamayı, her şeye Kur’an nazarıyla bakabilmeyi, tüm sorunları ve fikir ayrışmazlıklarını Kur’an-i süzgeçten geçirip Kur’an ve sünnete göre hüküm vermeyi, Kur’an’la ilerlemeyi bize nasip etsin. Amin!
Pedagog Meliha Timur | Nisanur Dergisi | Ekim 2017 | 71. Sayı
- 0SEVDİM
- 0ALKIŞ
- 0KOMİK
- 0İNANILMAZ
- 0ÜZGÜN
- 0KIZGIN
Yorum Yazın