Diyarbakırlı medrese alimi Hasan Burak: PKK\'nın Hocası Türk Soludur
Diyarbakır\'ın medrese alimlerinden Molla Hasan Burak, bölgedeki durumu Haber10 Genel Yayın Yönetmeni Cüneyt Polat\'a değerlendirdi.
Grup sayfamıza katılmak için >>> TIKLAYINIZ
DiniHaberler.com.tr: Cüneyt POLAT Haberi
"HEDEFE ULAŞMAK İÇİN HER TÜRLÜ ARACI MEŞRU GÖRÜYORLAR"
Bölgemiz hassas bir bölge ve bu bölgede yaşanan olaylar kendi başına, bağımsız olarak cereyan eden olaylar değil. Bugün Ortadoğu’ya baktığımızda Türkiye’nin savaşlarla kuşatılmış olduğunu görüyoruz. Türkiye’nin bu durumdan etkilenmemesi mümkün değil.
Özellikle Suriye ve Irak etkisi büyüktür. Ortadoğu’da yaşananları hâkimiyeti altına alan alternatifsiz güç Amerika’nın iki hedefi var. Birincisi İsrail’in bekası, ikincisi ise bölgenin petrolünü, yeraltı ve yer üstü zenginliklerini garanti altına almaktır.
Hedefe ulaşmak için her türlü aracı meşru görüyorlar. Makyavelist felsefeye dayanıyorlar. Bu felsefede; hedeflerine ulaşabilmek için insanlık dışı her türlü yola başvurulabilir, çıkar için her şeyi yapılabilir. İslam’ın dışındaki beşeri sistemlerin tek hedefi maddedir. Madde ve dünya hegemonyasıdır. İnsan fıtratı eğer ilahi bir din ile terbiye edilmezse hiçbir zaman doymak bilmez.
Bunlar da dünyanın bir ucundan gelip, İslam ülkelerinin en ücra köşelerindeki gariban ülkeleri de işgal ediyorlar. Afganistan mesela. Peki neden? 100 yıl sonrasını düşünüyorlar. Rusya ve Çin’e karşı Afganistan’ın stratejik konumundan faydalanmak istiyorlar.
"BÖLGEDE GÜÇLÜ TÜRKİYE İSTENMİYOR"
Emperyalizmin başlıca hedefi tek güç olmak arzusu olduğu için, hiçbir zaman bu bölgede güçlü bir Türkiye de istemiyor. Türkiye’nin Araplardaki kabile devletlerine benzemeyen, bin yıla dayanan bir devletçilik tecrübesi var. Kendisini ayakta tutabiliyor. Bir diğer avantajı da jeopolitik konumu. Üç kıtayı birbirine bağlayan bir ülkedir.
Mevcut iktidar, eski Türkiye’nin dış politikasını izlemiyor, “bu bölgede ben de varım” diyor. İktidarın bu duruşuna karşılık, emperyalizmin temsilcileri de, yüz yıllardır yaptıkları gibi, içeriden ve dışarıdan devleti zayıflatmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Tek fark, artık direkt yapamıyorlar endirekt yapmaya çalışıyorlar.
Kürt meselesine gelince, İngilizler, Ortadoğu’da sınırları çizerken, bölgede bulunan Kürt Halkı’na kasıtlı olarak bir alan bırakmamışlardır. Batılı güçler, Osmanlı İmparatorluğu yıkıldıktan sonra, her bir Arap ülkesinin başına bir kabile reisini getirip devletler kurdurdular. Bazı Arap ülkelerinin nüfusu Diyarbakır kadar yoktur.
Araplar tek bir devlet olsa, bu güçler için sıkıntı olabilirdi. Önce onların ümmetçilik mefhumunu zedeleyip, milliyetçilik mefhumunu ön plana çıkarttılar, milliyetçiliği din haline getirerek Arapları böldüler.
Kürtlere bir devlet alanı bırakmayarak, kendilerince Kürtleri cezalandırdılar. İranlı, Kürt bir İslam âlimi olan Ahmet Müftüzâde diyor ki; “Selahaddin Eyyûbi haçlı seferlerini batılılara karşı yaptı. Onlar da Selahaddin Eyyubi’nin soyundan, Selahaddin Eyyûbi’nin öcünü alıyorlar.” Kudüs’ü onların elinden alan Selahaddin Eyyûbi’nin torunlarıyla halen uğraşmaktalar.
"PKK SİLAHI GÖRÜNCE UMUDA KAPILDI"
Barış sürecinin bozulmasındaki en önemli sebep Suriye’de yaşananlardır. Suriye’de rejimin otoritesi kalmayınca, o güçlerin kendisi PYD’ye bir alan verdi. PYD’yi ayakta tutan da PKK’dır. Bu PKK’ya da bir ümit oldu. “Orada alan verildiyse burada neden olmasın” dediler. Ellerine çok sayıda silah da verilince bakışları değişti.
"AMAÇLARI TÜRKİYE’Yİ OYALAYIP YENİ SINIRLAR ÇİZMEK"
Onlar da, bir örgütün elindeki silahları aracılığıyla, 1 milyona yakın ordusu olan, kendi tankını, tüfeğini yapan bir devleti, kabile tipi Arap ülkelerinde olduğu gibi dizayn edemeyeceklerini biliyorlar. Amaçları Türkiye’yi örgüt aracılığıyla içeriden meşgul etmek. Bu sayede Suriye’de istedikleri gibi hareket edip, sınırları çizecekler. Amaç; Türkiye’nin orada söz sahibi olmasını engellemek. Türkiye’yi meşgul ederken “bak seni istediğim zaman meşgul edebilirim, benim Ortadoğu’daki projelerime karışma” mesajı veriyorlar. Barış sürecini bunun için bozdurdular.
"PKK’NIN GÖRDÜĞÜ DESTEK 90’LARIN ESERİ"
Batı’daki Müslüman kardeşlerimizin ne yazık ki bölgemizle ilgili haber kaynakları zayıf veya ilgilendiren kaynaklar yanlış bilgilendiriyor. Bölgeye geldiklerinde algıların değiştiğini görüyoruz. Tabi burada da, herkesin kendi penceresinden aktardığı bir görüş, bir yorum var. Bizler bölgede İslami hassasiyeti olanlar, ortaya sürülen yayınlarda ne yazık ki bölgenin iyi okunamadığını görüyoruz. Toplumun bir kesiminin Kürt halkını potansiyel suçlu olarak görmesi çok yanlış.
Şu an PKK’nın bazı şehirlerde yüzde 70-80 oy alması, devletin 90’larda bölgede uyguladığı acımasız güvenlik politikasından ötürüdür.
"DEVLET ARTIK TERÖRİST İLE HALKI AYIRT EDİYOR"
Devletin şu anda da o dönemlerde uyguladığı tarzda bir güvenlikçi politikası olsaydı, Sur’da 3 ay sürdürdüğü operasyonu 1 haftada bitirirdi. Helikopterler ile anons ederdi; “Çıkan çıktı, çıkmayana ben terörist muamelesi yaparım” derdi ve işi bitirirdi. Önceden öyle yapıyordu. Ama şimdi bunu yapmadı. Askerini, polisini kaybetti fakat çok titiz davrandı. Teröristlerle sivilleri ayırt etti. Halk bunun farkına vardı. Bu güzel bir gelişme sağladı. Devletin bu sahiplenme politikası devam ederse, terör örgütünün elinde malzeme, yanında insan kalmayacaktır.
"PKK VE HDP KÜRT HALKININ KARA BAHTIDIR"
PKK ve HDP Kürt halkının kara bahtıdır. Bunlara oy veren vatandaşlarımız da aldatılmıştır. Mantık olarak, bir halkın mukaddesatına, değerlerine düşmanlık eden bir hareket, o halkı temsil edemez. Halkımıza bunu anlatmaya çalışıyoruz.
Ben bir birey olarak devletin politikalarını, rejimini eleştirebilirim. Devlettir, kuralı vardır, yasası vardır. “Fakat örgüt barbardır, ne kuralı vardır ne de yasası!”Ne kadar çetesi varsa, mafyası varsa, alıp onu militan yapmıştır. Canavar bir harekettir.
Biz bu halkımıza diyoruz ki; “Bu hareket sizi mukaddesatınıza ve değerlerinizin tümüne düşmandır. Siz bu hareketle nereye varacaksınız. Namaz kılıyorsun ama senin bu harekete gönül vermen, hiçbir şekilde cevaz görmez. Bize bir zamanlar zulüm edilmesi, aynı zulmü yapmak için bize meşruiyet kazandırmaz. Bizim için ölçü, kitap ve sünnet ise, kitap ve sünnete aykırı olan babanda olsa, kavmin, aşiretin de olsa, sen ona bağlılığını veremezsin.”
"KEMALİZM VE APOİZM CANAVARLIKTIR"
Kemalizm Türkler için nasıl bir canavarlık ise, Apoizm de Kürtler için bir canavarlıktır. Bu her iki akıl da bu halkları asıl dinlerinden soyutlaştırıp, milliyetçiliği onların dini yerine koyup, mukaddesleştirdiler.
“Ne mutlu Türk’üm diyene! Bir Türk dünyaya bedeldir” ne demektir? Allah-u Teâlâ buyuruyor; “Allah katında sizin en üstün olanınız, takvaca en ileride olanınızdır. Şüphesiz Allah, bilendir, haber alandır.”
Dünyaya faşizmi öğreten Siyonizm’dir. Kemalizm de ondan öğrenmiştir. İnsanlar milliyetiyle kendisine bir üstünlük payı çıkarıyorsa bu elbette tevhid diniyle bağdaşmaz. Bu şirktir. Bu Türkler için de, Kürtler için de, Araplar için de böyledir.
Üstad Said-i Nursi’nin güzel bir tespiti var bu konuda, der ki; “Din adına gelen fitne hangi ilimden gelirse izalesi kolaydır, fakat milliyetçilik adına gelen fitnenin izalesi pek müşküldür.” Kemalizm bunu yaptırdı, Apoizm bunu yaptırıyor. Arap milliyetçiliğini Osmanlı’ya karşı da Hristiyan bir Arap olan Mişel Eflak eliyle ayaklandırdılar.
Kemalettin Kamu adlı bir şairin bir şiiri vardı;
“Ne örümcek ne yosun
Ne mucize ne füsun
Kâbe Arap’ın olsun
Çankaya bize yeter”
Aynı fitne şu anda Kürtlerin üzerine oynanıyor.
"EN FAZLA NEFRET ETTİKLERİ UNSUR; DİN"
Mevcut iktidar barış süreciyle istedi ki bu iş bitsin. Fakat bu coğrafyada örgütler hiçbir zaman kendi başına hareket etmez. Dış güçler tarafından yönlendiriliyorlar. Eğer ki AK Parti yerine bir sol iktidar olsaydı, sol örgütlerle rahatlıkla anlaşırlardı.
İdeoloji, itikat, inanç çok önemli. Onların en fazla nefret ettiği şey dindir. Sol’un tarihine bir bakın. Lenin devrim yaparken tüm din adamlarını saf dışı etmiştir. En acımasızca yöntemlere başvurarak onları sindirmiş ve bitirmiştir. Günümüzde Dünyada sosyalizm biterken bunlar hâlâ sosyalizmin peşindeler.
"PKK’NIN HOCASI TÜRK SOLUDUR"
Türklerden 3 akım vardır; birisi Kemalizm, birisi Ortadoğu klasik milliyetçiliğini benimseyen MHP, bir kesimi de muhafazakâr dindar.
PKK’ya sürekli hocalık eden de Türk soludur. Türk solunun hedefi Kürdistan değildir ama hayali sosyalizmdir. Dikkat ederseniz “Türkiye’yi böldürtmeyeceğiz” diyorlar. Kim bölüyor ki zaten? Kime böldürtmeyeceksiniz?
Barış sürecinin bozulmasının yegane sebeplerinden biri PKK’nın karşı cephede gördüğü iktidarın muhafazakâr olması. İkincisi de dış güçlerin sürekli PKK’ya ümit vermesi. PKK’ya verdikleri ümit Kürtlerin kara kaşına kara gözüne hevesli olduklarından değil.
Beşeri ideolojilere sahip olan insanlarda zaten basiret yoktur. Solda hiç yoktur. Devlet bunlara ne kadar adım attıysa, hiçbir zaman aklı selim ile hareket etmediler, atılan adımların hepsini baltaladılar.
"BU HÜKÜMET KÜRTLERİN TARİHİNDE YAPILMAYANI YAPTI"
Bu hükümet Kürtlerin tarihinde hiç kimsenin yapmadığı bir şeyi yaparak, Kemalizmin Kürt halkına karşı uyguladığı inkâr ve asimilasyon politikasını kaldırmıştır. “Kürt halkı ayrı bir halktır ve vardır” demiştir.
"GENÇLERİMİZ İSLAMİ AHLAKTAN UZAKLAŞTIRILIYOR"
Genel itibariyle baktığımızda gençlerimiz İslami ahlaktan uzaklaşılıyor. Bunun birinci sebebi, nefsani arzuların önünün açılması, ikinci sebebi de fikren ve akideten PKK ve sol akımların gençlerimize nüfuz etmesi.
Müslümanlar da kendi çapında hizmet ediyorlar ama bölgedeki Müslümanlar eziliyorlar. Bölgede çoğunluğu oluşturan Müslüman Kürtler “lale devri”ni 8-10 yıldır yaşıyor. Lale devrinden kastım da Müslümanların dinini rahatlıkla yayması; kendi inandığı gibi yaşaması ve inandığı gibi İslami faaliyetleri yürütmesi.
Eski Türkiye’de, bölgenin Müslüman Kürtleri’ne ikinci sınıf muamelesi yapılıyordu. Bu iktidar geldi dedi ki, “Onlar da bu ülkenin vatandaşı, vergisini veren, askerliğini yapan insanlar, sen neden ona ikinci sınıf insan muamelesi yapıyorsun? Neden bir sosyalist, kendi faaliyetlerini istediği gibi yapabiliyor da neden bir Müslüman İslami idealleri doğrultusunda mücadele veremiyor? ”
"BUNLAR SANCILARDIR İSTİKBAL YAKIN"
Asıl endişemiz gençlerimizin itikadi olarak bozulmasıdır. Ahlaki bozulma elbette bir yerde geri döner. Çok şükür ki bölgemizde aile yapısı hâlen çok önemli bir yere sahip. Dinin tüm beşeri sistemlerden ayırt edilecek yegâne özelliği ailedir. Kişi itikadi olarak bozguna uğramışsa da o itikadi görüşünü kendi ailesine yansıtamıyor. Çekiniyor.
Bu sebeple Müslümanlar hikmetli bir şekilde çalışırlarsa, Allah’ın izniyle sıkıntılar geçici olur. Müslümanların şu an yaptığı ve yapacakları hizmetler, 5-10 sene sonra meyvesini verir. Biz ümitvârız, Müslümanları ayakta tutan da ümit olmalıdır.
Allah Müslümanlara böyle emrediyor; “Kendi imkânlarınıza göre sizden istenileni yapın, ve Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin” buyuruyor.
Üstad Said Nursi’de diyor ki; “Şu istikbal inkılabâtı içerisinde en yüksek gür seda İslam’ın sedası olacaktır.” Biz de ümitvarız. Bunlar sancılardır, istikbal İslam’ın olacaktır. Yeter ki Müslümanlar hikmetlice çalışıp ifrat ve tefritten kendilerini korusunlar.
Kaynak: http://www.haber10.com/guncel/diyarbakirli_medrese_alimi_hasan_burak_pkk_nin_hocasi_turk_soludur-633159
- 0SEVDİM
- 0ALKIŞ
- 0KOMİK
- 0İNANILMAZ
- 0ÜZGÜN
- 0KIZGIN
Yorum Yazın