Din Görevlileri ve Camiler Haftası
Allah’ın mescitlerinde onun adının anılmasını yasak eden ve onların yıkılması için çalışandan kim daha zalimdir.1.)
Grup sayfamıza katılmak için >>> TIKLAYINIZ
SAYGI DEĞER KARDEŞLERİM; Bu haftaki yazımı din görevlileri ve gönüllüleri meslektaşlarıma ayırmak istedim. 1- 7 Ekim arası Camiler ve Din Görevlileri Haftası münasebetiyle bazı konulara değinmek istiyorum. Şahsi fikrim ve kanaatim gözleri zayıf bir insan için gözlük nasıl görme işlevi kazandırıyorsa, bir din görevlisi de insanlara gözlük gibi hayatı, dünyayı, Kur’an’ı, ahireti, hatta hakikat yolunu, birçok açıdan görme işlevi kazandırmalıdır. Şunu da unutmamak lazım ki bizler görevlerimizi iyi bilmeli hal ve hareketlerimizde, fiili davranışlarımızda tebliğ vazifelerimizde Allah rızasını gözeterek hayatımıza yön vermeye çalışmalıyız. Toplumun önderleri olarak önce ailelerimizden başlayıp Emri Bil Ma’ruf Nehyi Anill Münker i çok iyi yerine getirmeli bu doğrultuda üzerimize düşen vazife ve sorumlulukların bilincinde toplumu muzunda bilinçlenmesi ve bu mükellefiyetlerin empoze edilebilmesi adına ciddi bir çaba sarf etmeliyiz.
KARDEŞLERİM; Başımdan geçen bir olayı örnek olarak sizlerle paylaşmak istiyorum, Göreve başladığım yıl bir köye imam olarak atandım. Kısa bir süre sonra sabahın köründe kapı tıkırtısıyla göreve yeni başlamanın da verdiği tedirginlikle uyandım. Kapıyı açar açmaz karşımda hoca efendi vah başımıza gelen sonunda buda oldu: Ahaliden biri babasını dövmüş, donuk bakışlar arasında nasıl oluyor da bir insan babasına bunu reva görmüş diye mırıldanmaya başladım. Oraya gidince gördüğüm manzara karşısında içim cız etti. Nasıl oluyor da bir Müslüman bu tür davranışlara yelteniyor Müslümanlık bilincinden aile şuurundan bu kadar uzaklaşabiliyordu. Bizler acaba sadece Müslümanlığın Kelime-i Şehadet getirmekten ibaret olduğu fikri ile yola çıktığımız için mi günden güne felaketlere yaklaşıyorduk. Müslüman bir toplumun fertleri bu halemi düşmeliydi. Ve bu defa sesli bir şekilde ahaliye seslenip nedir bu hal bir Müslümana yakışıyor mu bunlar diye söylenmeye başladım. Ortalıkta sessizlik hâkim olunca hastalığın teşhisi hiçte zor olmadı: Allah, Peygamber, Din ve İman konusunda fertlerimiz arasındaki acı tablo bilinçsizlik. Peki, bu şekilde eli kolu bağlı sağır ve dilsiz insan misali bu haykırışa kulak vermeden bekleyecek miydik? Tabi ki asla. Ve şunu yapmaya karar verdim: Haftanın belirli günlerinde cami dersleri adı altında cemaati bilinçlendirmek adına sohbetler düzenlemeye başladım. O koşullar içerisinde sert tepki vermek belki de daha kötü sonuçlara yol açabilir düşüncesiyle bu işi sohbetlerle çözüme kavuşturmaya çalıştım. Dersler ilerledikçe empati eksikliğinin ortadan kalktığını ve şuur denilen kavramın ortaya çıktığını çok net bir şekilde tahlil ettim. O olumsuzluğu babasına yaşatan kardeşimiz yaptığı fiilin ne kadar günah olduğunu anladı ve o günden sonra ailevi ilişkilerin yanı sıra Müslümanlar arası iletişimde hat safhaya çıkmaya başladı. Yani din görevlisi biraz uyanıklık yaparsa işini iyi bilirse başaramayacağı iş yoktur.
Nebiler nebisi iki cihan güneşi peygamber efendimiz (s a v) şöyle buyurmuştur. ‘’Kendinden başkaları için sıhhat ve selamet iste ki sen dahi ondan nasibdar kılınasın.2)
Şu da bir gerçek ki din görevlisi 24 saat hizmet yapıyor, özellikle köydeki meslektaşlarım, adam çağırır nikâh var diye hoca saat kaç olursa olsun koşar, taziye var başka köyde hoca koşar, kendi köyünde taziye çıkar hoca koşar, mevlit var hoca koşar, gecenin yarısı ölüm döşeğinde hasta var, hoca koşar, yani hep hocayı koşuşturuyorlar, buna rağmen yaptığımız hizmetler görmemezlikten geliniyor, araştırma yaparken birileri, ne yapıyor bu hocalar diye yorum yapmış, işte babası da öldüğü zaman bilmiyor mu hoca ya yalvarıp gecenin yarısında hocayı çağıracağını, bunları her hangi art niyet olsun diye anlatmıyorum hakikati görmek için anlatıyorum, bir din görevlisi olarak bir birimize sahip çıkalım .
Camilerimiz Kâbe’nin birer şubesidir. Eğitim öğretim merkezleridir, onun için camilerimize daha çok özen göstermeliyiz camiler haftası bizim için önemli en azından bizim bir haftamız var diye tefekkür ediyoruz, başta mezhep imamlarımız olmak üzere tüm âlimlerimizin çoğu camilerde ve mescitlerde yetişmişlerdir, camii kültürünü neslimize de yansıtmak lazım, yarının büyükleri olan çocuklarımızı da cami ve cemaatle tanıştırmak lazım, yoksa çocuk camiden uzak mabetten uzak İslamiyet’ten uzak bir ortamda büyürse inanın sonu perişanlık olur, genç yaşına girdiği zaman artık o çocuğa bir şeyler öğretemeyiz anlatamayız ağaç yaş iken eğilir . Camilerin süsü olan cemaati bir arada toplayalım en az 5 vakit camilerde cemaati görelim içi boş olan bir cami her hangi bir fonksiyonu kalmaz ama içi cemaatle dolu bir camide eğitim öğretim vaazı nasihat orada çok iyi yayılır tebliğ hizmetimizi de o zaman dört dörtlük yerine getiririz.
Allah (cc) bir ayeti kerimede şöyle buyurmaktadır
“Şüphesiz mescitler, Allah’ındır. O hâlde, Allah ile birlikte hiç kimseye kulluk etmeyin.”3)
Bu duygu ve düşüncelerle tüm meslektaşlarımın DİN GÖREVLİLERİ VE CAMİLER HAFTASINI en içten dileklerimle kutluyorum, birlik ve beraberliğimiz vaazı nasihatlerimiz daim olsun, hizmetlerimiz ve faaliyetlerimiz tebliğ görevimiz daim olsun. ALLAH YAR VE YARDIMCIMIZ OLSUN
1.Bakara süresi ayet.114
2.239.hadiss,47,hadis.no.49
3.Cin süresi ayet, 18
Cesim AŞANTUĞRUL
DİN GÖREVLİSİ
- 0SEVDİM
- 0ALKIŞ
- 0KOMİK
- 0İNANILMAZ
- 0ÜZGÜN
- 0KIZGIN
Yorum Yazın