Dikkat! Terörün Türkiye\'ye yönelik üç amacı var
DİYANET HABER- Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Aile ve Dini Rehberlik Merkezlerinde Hizmet Verimliliğini Artırma Çalıştayı’na katıldı.
Grup sayfamıza katılmak için >>> TIKLAYINIZ
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Aile ve Dini Rehberlik Merkezlerinde Hizmet Verimliliğini Artırma Çalıştayı’na katıldı.
Büyük Anadolu Otel’de düzenlenen çalıştayın açılışında konuşan Diyanet İşleri Başkanı Görmez, İstanbul ve Kayseri'deki terör saldırısında şehit olanlara Allah’tan rahmet dileyerek “Geçen hafta İstanbul'da, iki gün önce Kayseri'de menfur saldırılarda ölümsüzlüğe kavuşan, şehadete eren bütün evlatlarımıza, yavrularımıza ve ciğerparelerimize Cenab-ı Hak'tan engin rahmetler diliyorum. Kederli ailelerine sabır, metanet ve sekinet lütfetmesini Yüce Rabbimden niyaz ediyorum. Yaralı olan bütün kardeşlerimize, Cenab-ı Hak’tan şifalar diliyorum.” dedi.
“Terörün üç gayesi vardır…”
Küresel kötülüklerin maşası ve piyonu haline gelmiş terör şebekelerinin, masum çocukları, insanları, askerleri, polisleri katlederken üç gayesi olduğuna dikkati çeken Başkan Görmez, "Birincisi, yüzyıllardır bu topraklarda birlikte yaşadığımız aynı milletin fertlerini birbirine düşürmek, milleti karşı karşıya getirmektir. Bu meşum emellerine asla ulaşamayacaklardır. Biz aynı vatanın, aynı kültürün çocukları olduğumuz gibi, aynı inancın, aynı dinin, aynı kitabın, aynı peygamberin sevdalıları olarak ezelden kardeş olmuş bir milletiz." diye konuştu.
Başkan Görmez, terör hadiselerinde milletçe verilecek en büyük cevabın daha fazla kenetlenmek, kardeşlik misakını yenilemek, kalplerin arasına sokulmak istenen hiçbir fitne ve fesada yer vermemek olduğunu vurgulayarak şöyle konuştu:
“Terör şebekelerinin gayesi, aynı milletin fertlerini birbirine düşürmektir…”
Küresel kötülüklerin maşası ve piyonu haline gelmiş bu terör şebekelerinin, cinayet şebekelerinin, caniler güruhunun masum çocuklarımızı katlederken, yaşlı, kadın demeden, askerleri ve polisleri katlederken üç gayesi vardır. Birinci gaye; Yüzyıllardır bu topraklarda birlikte yaşadığımız, aynı milletin fertlerini birbirine düşürmek, milleti karşı karşıya getirmektir. Birlikte yaşamayı hayat edinmiş Malazgirt ile Kurtuluş Savaşı'nda birlikte olmuş, birlikte omuz omuza savaşmış bu aziz milleti bölmek, parçalamak, birbirine düşürmek, birbirine düşman kılmaktır. Bu meşum gayelerine asla ulaşamayacaklardır.
“Terör hadiselerinde milletçe vereceğimiz en büyük cevap, daha fazla kenetlenmektir…”
Biz, aynı suyun, aynı toprağın, aynı vatanın, aynı tarihin, aynı kültürün çocuklar olduğumuz gibi aynı inancın, aynı dinin, aynı kitabın, aynı Peygamberin sevdalıları olarak kardeş olmuş bir milletiz. Dolayısıyla terör hadiselerinde milletçe vereceğimiz en büyük cevap, daha fazla kenetlenmek, daha fazla birbirimize sahip çıkmak, kardeşlik misakımızı yenilemek, birbirimize ev olmak, yurt olmak, kalplerimiz arasına sokulmak istenen fitne ve fesada yer vermemektir.
“Hiç kimse bizim umudumuzu yok edemez, ümitsizlik bize haramdır…”
Bu terör ve cinayet şebekelerinin çocuklarımızı katlederken, insanlarımızı yok ederken hedeflerine koydukları ikinci gaye, bu milletin hayatla bağını koparmak, bu milletin inancını, bizi millet kılan değerlerini ve aidiyet duygusunu yok etmektir. Biz öyle bir inancın mensuplarıyız ki ümitsizlik bize haramdır. Biz her hâlükârda bütün dünyaya iyilikle, adaletle bakmakla yükümlüyüz. Biz bütün nefretlere adaletle bakmayı öğrenmiş bir ümmetiz. Dolayısıyla hiç kimse bizim umudumuzu yok edemez.
“Biz yeryüzündeki bütün mazlumların, mağdurların, masumların umudu olmaya devam edeceğiz…”
Terör şebekelerinin çocuklarımızı katlederken gerçekleştirmek istedikleri üçüncü gaye, bu milleti, bu vatanı, bu vatan sathında yaşayan insanları, yeryüzündeki mazlumların, mağdurların umudu olmaktan çıkarmaktır. Herkes çok iyi biliyor ki, katliamlar altında can veren Halepli çocukların yeryüzünde sığınabilecekleri tek ülke Türkiye'dir. Herkes biliyor ki, Halep'te can veren çocukların, yaşlıların, kadınların, mağdurların, mazlumların, mahrumların yeryüzünde umut bağlayabilecekleri bir yer varsa o da bu topraklarıdır. İşte bunun yok olmasını istiyorlar. Herkes biliyor ki, kaderine terkedilmiş Arakan'daki mazlumun, her türlü cinayete maruz kalmış çocukların, kendi hayal dünyalarında umutlarını yeşertecek bir ülke ve millet varsa o da bu ülke ve millettir. İşte bunu yok etmek istiyorlar. Bu cinayet şebekelerinin gerçekleştirmek istedikleri gaye budur. Biz yeryüzündeki bütün mazlumların, mağdurların, masumların umudu olmaya devam edeceğiz. Yeter ki biz birbirimize kenetlenelim. Bizi asırlarca kardeş kılan o yüce değerlere hep birlikte bağlı kalalım.
“Asıl büyük tehlike, bilinçaltında saklanan kin, öfke, nefret, düşmanlık, ırkçılık, mezhepçilik gibi hastalıkların ortaya çıkmasıdır…”
Coğrafyamızda büyük insanlık trajedileri yaşanıyor. İslam coğrafyasında yüzyıllık fitnelerin, fesatların tohumları ekiliyor. Ümmetin ocaklarına ateşler düştü. Asıl en büyük korkumuz, bu katliamlardan, savaşlardan çok, coğrafyamızda bilinçaltında sakladığımız hastalıkların ortaya çıkmış olmasıdır. Bilinçaltında saklanan kin, öfke, nefret, düşmanlık, ırkçılık, mezhepçilik gibi hastalıkların ortaya çıkmış olmasıdır. Asıl büyük tehlike budur. Çünkü, bu katliamlar geçer, bütün bu şehirler yeniden inşa edilir ama bilinçaltında ortaya çıkan bu hastalıkların meydana getirdiği fitne tohumlarını yüzyıllarca temizlemek mümkün olmayabilir. Kerbela'da yaşanan büyük acılar nasıl ki bin yıllık fitne tohumlarının ekilmesine sebep olduysa bugün de en büyük endişemiz bu katliamların bilinçaltında saklanan bütün hastalıkları ortaya çıkarmış olmasıdır.
“Halep'te mezhepçilik saikiyle işlenen cinayetlerin İslam, Kur’an ve ehlibeyt ile hiçbir ilişkisi olamaz …”
Bizi asıl kahreden husus, çocukları katleden insanlar, İslam beldelerini tahrip eden, ırz ve namusa suikast düzenleyen katiller güruhunun kendi yaptıklarını meşru göstermek için kaydedip tüm dünyaya servis ettikleri itiraflarıdır. Halep’te çocukları katleden insanlar, tarihin intikamını aldıklarını ifade ediyorlar. Akıllarının arkasına sakladıkları bütün hastalıkları itiraf ediyorlar. Oysa çocukları katletmeyi meşru gösteren bir İslam anlayışı olamaz. DEAŞ’ın ahlak ve hukuk tanımayan savaşı ne kadar İslam’dan, insanlıktan, Allah'ın kitabından uzak ise Halep'te mezhepçilik saikiyle işlenen cinayetlerin İslam’la, Kur’an’la ve ehlibeyt ile hiçbir ilişkisi olamaz. Millet ve İslam âlemi olarak, büyük acıları izlerken bize düşen vazife, onlarla aynı derekeye asla düşmemektir. Onların zihinlerinin altındaki o hastalıkları kendi toprağımıza, kendi çocuklarımıza bulaştırmamaktır.
“Mümin olmak, dünyayı başkası için yaşanabilir kılmaktır …”
Mümin olmak, öfke ve nefrete de adaletle bakmaktır. Mümin olmak, başkalarının karanlığıyla uğraşmak değil, o karanlığı aydınlatmak için çaba göstermektir, o karanlığı aydınlatmak için ışık olmaktır. Mümin olmak, dünyayı başkası için yaşanabilir kılmaktır. Düşmanın bile olsa dünyayı başkası için ne kadar yaşanabilir kılıyorsan o kadar müminsin demektir. Mümin olmak, Allah'a iman etmek, Resulü Ekrem'e ümmet olmak öyle ucuz bir şey değildir.
Yüce Rabbimiz hem milletimizi kuşatan kötülüklerden muhafaza eylesin hem de İslam beldelerini tekrar selam ve eman yurdu inşa etmeyi Müslüman kardeşlerimize nasip eylesin. İslam ümmetini yeniden aziz bir ümmet eylesin.
"Yanlış geleneklerin din haline gelmesinden kaynaklanıyor"
Başkan Görmez konuşmasının son bölümünde Kütahya Belediyesinin, evlenen çiftlere dağıttığı kitabı kendisinin de incelediğini söyledi. Kitabın içeriğinde tartışma konusu olan hususların tamamının, yanlış geleneklerin din haline gelmesinden kaynaklandığını anlatan Başkan Görmez, geleneklerdeki kadın tasavvurunun, İslam'ın yeryüzünde bütün insanlara kazandırmak istediği kadın tasavvurundan uzak olduğunu vurguladı.
Başkan Görmez, yerel yönetimler ve kamu hizmeti yapanlara çağrıda bulunarak, "Eğer topluma dini kitaplar dağıtacaksanız, o kitapları mutlaka bize gönderin. Biz inceleyelim. Yanlışlarla, doğruları birbirinden ayırt etsinler. Din İşleri Yüksek Kurulumuzun süzgecinden geçmiş kitapları dağıtın." dedi.
"Âlim olmadan konuşmayınız"
Çocuk yaşta evlilik konusunun toplumun gündeminden çıkarılması gerektiğine işaret eden Başkan Görmez, çalıştaya katılan din görevlilerine şu çağrıda bulundu:
"Hepinizden istirham ediyorum, gittiğiniz bütün illerde, toplantılarda bunu açıkça yüksek sesle ifade edin, 'Eş olma kararını verme yaşına gelmeden, anne olma yaşına gelmeden, iradesini yok sayarak, anne baba dahi olsanız, sağlıklı bir aile kuracak yaşa gelmeyen hiçbir kız çocuğunu evlendiremezsiniz."
- 0SEVDİM
- 0ALKIŞ
- 0KOMİK
- 0İNANILMAZ
- 0ÜZGÜN
- 0KIZGIN
Yorum Yazın