CAMİLER, ESKİ KONUMLARINA GELMELİDİR

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
CAMİLER, ESKİ KONUMLARINA GELMELİDİR
İl Müftüsü Doç. Dr. Şahin Güven, “Camiler ve Din Gönüllüleri Haftası” münasebetiyle, 11 Ekim 2017 Çarşamba günü Felahiye’de “Cami, Şehir ve Medeniyet” konulu konferans verdi.

CAMİLERİ,  ANCAK ALLAH’A HAKKIYLA KULLUK EDEN MÜ’MİNLER İNŞA EDEBİLİR!

İl Müftümüz Doç. Dr. Şahin Güven, “Camiler ve Din Gönüllüleri Haftası” münasebetiyle, 11 Ekim 2017 Çarşamba günü Felahiye’de “Cami, Şehir ve Medeniyet” konulu konferans verdi.

Konferans programına, İl Müftümüz Sayın Güven ile birlikte Felahiye Kaymakamı Sayın Nazlı Demir, Felahiye Belediye Başkanı Sayın Vural Coşkun, Felahiye İlçe Müftüsü Sayın Yusuf Anık, Özvatan İlçe Müftüsü Sayın Selami Kurt ve Felahiyeli vatandaşlar katıldı.

Program, Hacı Kılıç Camii İmam Hatibi Hafız Yasin Yüksel’in Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başladı. Kur’an-ı Kerim tilavetinin ardından açılış konuşmasını yapmak üzere Felahiye İlçe Müftüsü Sayın Anık kürsüdeki yerini aldı. Sayın Anık, camilerin toplumumuz için ifade ettiği değer üzerinde durarak şunları söyledi:

“İslam dini, insanlığa toplumsal olgunluk, yardımlaşma, dayanışma, hoşgörü, birlik ve beraberlik hasletlerini kazandırmayı hedefler. Cami, bu güzel hasletleri toplu halde yapmayı bizlere öğretir. Zira Müslümanlar olarak bizler, günde 5 kere camiye davet edilir ve camide toplanarak aynı ibadeti yerine getiririz; aynı duayı okur ve aynı safta diziliriz. Bu tablo, bizler arasındaki sınıf, zenginlik-fakirlik, makam-mevki, şöhret gibi birtakım farklılıkları da ortadan kaldırır. Müslümanların birlik, beraberlik ve dayanışmaları, ancak bir araya gelip birbirleriyle kaynaşma ve dertleşmeleri ile mümkündür. Cami ise bu hususu gerçekleştirecek en önemli kurumdur.”

“CAMİLER, ESKİ KONUMLARINA GELMELİDİR!”

Sayın Anık’ın açılış konuşmasının ardından sözü alan İlçe Kaymakamı Sayın Demir, konuşmasında şu sözlerine yer verdi:

“Denildi mi bir yerin adına Türk beldesi, gözüm albayrak arar, kulağım ezan sesi. Üstad Necip Fazıl Kısakürek’in dediği gibi biz, tarih boyunca camilerimizi şehirlerimizin merkezine yerleştirmiş, şehirlerimizi de camilerin etrafında organize etmiş, planlamışızdır. Ancak günümüzde belli sebeplerden ve oynanan oyunlardan ötürü camilerimizin bir kenara itilmesine, yalnızlaşmalarına sebep olmuştur. Camilerimiz, günlük hayatın merkezinde olmaktan çıkarılmış, sadece 5 vakit namazın kılındığı, haftada 1 gün Cuma namazının eda edildiği yerler konumuna getirilmişlerdir. Hâlbuki Osmanlı’ya baktığımız zaman camilerin aynı zamanda eğitim ve öğretim merkezleri olduğunu görürüz. Günün her saatinde 7’den 70’e herkesin ihtiyacına karşılık veren ve toplumu bir araya getiren merkezlerdi camiler Osmanlı’da. Biz, medeniyetimizin merkezi olan camilerimizin tekrar eski konumuna gelip şehirlerimizin ve hayatlarımızın tam merkezine oturmasını istiyoruz.”

“İLK İNŞA EDİLEN MABET KÂBE’DİR!”

Açılış konuşmalarının ardından konferansını yapmak için kürsüye gelen İl Müftümüz Sayın Güven, mescit ve camileri yaptıracak kimselerin vasıflarıyla ilgili Allah Teâlâ’nın Tevbe Sûresi 18. ayetini okudu ve sonra sözlerine ilgili ayet çerçevesinde devam etti:

“Yüce Allah şöyle buyuruyor: ‘Allah’ın mescitlerini, ancak Allah’a ve ahiret gününe inanan, namaz kılan, zekâtını veren ve yalnız Allah’tan korkup çekinen kimseler imar edebilirler. İşte bunların doğru yolu bulanlardan olmaları umulur.’ İşte bundan dolayı mescit ve camilerimizin imarında görevler almalıyız. Yeryüzünde ilk insan olan Âdem (aleyhisselam) ile ibadet mekânları olan camiler inşa edilmiştir. İlk inşa edilen mabet de, Rabbimizin Kur’an-ı Kerim’de Al-i İmran Sûresi’nin 96. ayetinde buyurduğu üzere Mekke-i Mükerreme’deki Kâbe’dir.

Medeniyetlerin inşasında, ihyasında, temsilinde ve sonraki nesillere aktarılmasında şehirler önemli bir yer tutar. Medeniyetin izlerini, şehirlerden başka bir yerde bulamayız. Medeniyetlerin tasvirinde ve ortaya çıkışında şehirlerin önemi elbette yadsınamaz. Ama o şehirlerin en önemli medeniyet numunesi olan binalar ise ibadethanelerdir. Yani mescitler, camiler ve medreselerdir. Şunu iyi bilelim ki, atalarımız, bir yeri yerleşim merkezi haline getirmek istediklerinde işe, önce mescit ve camilerden başlıyorlardı. Şimdiler de ise tam tersinden başlanıyor; mahallelerde önce binalar inşa ediliyor ve sonra da burasının mescide, camiye ihtiyacı var denilerek hayırsever vatandaşların öncülüğüyle mescit ya da cami inşasına başlanıyor.

İslam medeniyetinin hâkim olduğu yerlerde, önce mescit ve cami inşa edilirdi. Sonra onların yanına medrese, aşevi ve hamam dâhil edilirdi. Medeniyetimizde cami, medrese, aşevi ve hamam hep yan yanadır, hep bir aradadır.”

“EFENDİMİZİN İLK İŞİ MESCİT İNŞA ETMEK”

Peygamber Efendimiz Muhammed Mustafa’nın (sallallahu aleyhi ve sellem) mescit ve camilere verdiği önemin üzerinde duran Sayın Güven, konuşmasına şu sözleriyle devam etti:

“Mescit ve camiler, Allah Teâlâ’ya ibadet mekânları olmalarının yanında, Allah’ı zikir ve tesbih etme, aynı zamanda sosyal ve kültürel faaliyetlerin, dinî hizmetlerin yapıldığı mekânlardır. İstersek mescit ve camilerin dışında da namazlarımızı kılabiliyoruz. Efendimiz, bu konuda yine şöyle buyuruyor: ‘Yeryüzü, kâinatın tamamı, bizler için hem mescit hem de temiz mekânlar kılınmıştır.’ Şu halde her kim, namaz vaktinde nerede olursa orada ibadetini yerine getirir. Ancak Müslümanlar neden mescit ve cami inşa ederler? Neden Allah Rasulü, buraların inşa edilmesini teşvik eder? Bu sorular, önemli bir noktayı işaret ediyor aslında. Allah Rasulü, Mekke-i Mükerreme’den çıkarıldığı, bir başka ifadeyle Mekke’den Medine’ye hicret ettiği zaman, hicret yolculuğunu henüz daha tamamlamadan Medine’nin dış mahallelerinden birisi olan Küba’da konakladığında, orada Müslümanların daha önce namazgâh olarak kullandıkları yeri mescit olarak inşa etmek için tam on beş gün kaldı. Böylece İslam tarihinde yapılan ilk mescit, Allah Rasulü’nün eliyle Küba mescidi oldu. Sonraki zamanlarda, Rasulullah, haftada bir defa bu mescide gelir ve namaz kılardı.” dedi.

Programın sonunda öncelikle İlçe Kaymakamı Sayın Demir, İl Müftümüz Sayın Güven’e günün anlam ve önemini ifade eden plaket takdim etti. Daha sonra hayırsever vatandaşlara da camilere yaptığı katkılarından dolayı plaket ve çeşitli hediyeler verildi. Programa katılan vatandaşların hepsine aşure ikramında bulunuldu.

İl Müftümüz Sayın Güven, konferans öncesinde Felahiye İlçe Müftüsü Sayın Anık’ı makamında ziyaret etti. Konferans sonrasında ise İlçe Kaymakamı Sayın Demir’i ziyaret ederek Felahiye’de yapılan çalışmalar hakkında bilgi aldı.


  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN
İmam Hatip öğrencisi 8 ayda hafız olduÖnceki Haber

İmam Hatip öğrencisi 8 ayda hafız oldu

Diyanet 13.10.2017 Tarihli Cuma HutbesiSonraki Haber

Diyanet 13.10.2017 Tarihli Cuma Hutbesi

Yorum Yazın

Başka haber bulunmuyor!