Başkan Görmez, Karabük’te din görevlileriyle bir araya geldi…

Karabük 100. Yıl Kültür Merkezi'nde gerçekleşen toplantıda Diyanet İşleri Başkanı Görmez, din görevlilerine hitaben yaptığı konuşmada, İslam dünyasının içinde bulunduğu süreçleri özetleyerek, Diyanet İşleri Başkanlığı olarak hizmetleri icra ederken bütün insanlığı düşünmek gerektiğini vurguladı.

Diyanet camiasının asli görevinin toplumun dini ve manevi hayatına rehberlik etmek olduğunun altını çizen Başkan Görmez, “Mihrabın ruhunu sokağa çıkarıp ev ev dağıtmamız gerekiyor” dedi.

Genç kuşaklara ulaşmak konusunda Diyanet’in yeni bir dile ihtiyacı olduğunu belirten Başkan Görmez, konuşmasında şu hususlara değindi;

“Mihrabın ruhunu sokağa çıkarmamız, ev ev dağıtmamız gerekiyor…”

Mihrabın ruhunu sokağa çıkarmamız, ev ev dağıtmamız gerekiyor. Ev ev, sokak sokak gezmemiz gerekiyor. Görevimizi sadece gelenlere namaz kıldırmak ile sınırlarsak, kendimize de cemaatimize de mahallemize de büyük bir haksızlık yapmış oluruz. Bütün insanlığı düşünerek hizmetlerimizi planlamalıyız. Her imamımızın, her mihrap görevlimizin camisinin çevresinde gençlerle dost olmasını istiyorum. Bizim gençlerimizle bir iletişim dilini bulmamız lazım. Her imamımızın, her mihrap görevlimizin camisinin çevresinde gençlerle dost olması lazım. Onların gönüllerine girmek için yeni bir dil bulmamız lazım.

“Zor dönemlerde Allah, insana sadece korku değil, umut da verir…”

Zor bir dönem içinden geçiyoruz. Millet olarak, coğrafya olarak, İslam alemi olarak, insanlık olarak tarihin en zor dönemeçlerinden geçiyoruz. Zor dönemlerde Allah, insana sadece korku vermemiştir, umut da vermiştir. İnsanın fıtratında ayrıca umut vardır. En zor zamanlarda da insanlık bütün bu badirelerde kurtulacağına, bütün bu zorlukları aşacağına inanır. Allah'ın vaadi vardır ‘Her zorlukla beraber muhakkak bir kolaylık olacaktır’ diyor. Umut Cenabı Hakk'ın müminlere ayrıca emridir, ümitsizlik haramdır. Yes'e kapılmak niçin haram kılınmıştır? Yeis büyük günahtır aynı zamanda. Onun için Cenab-ı Hak bize umut vermiştir. Biz de umutla yaşarız. 

“Türkiye dünya mazlumlarının umut bağladığı yer oldu…”

Mazlumların umut bağladığı milletler vardır. Mazlumlar Türkiye'ye umut bağlıyor. Böyle zor bir zamanda, tarihin zor dönemecinde, mazlumların çok sayıda olduğu bir zaman diliminde, insanların umut bağladığı milletler, insanlar, ülkeler vardır. İnsanlığın, bilhassa İslam milletinin, bu zor döneminde mazlumların, mağdurların, mahrumların umut bağladığı yer burası, Türkiye. İstanbul şu anda İslam dünyasının sığınağı oldu. Binlerce alim şimdi İstanbul'da yaşıyor. Dünya çapında büyük alimler şimdi İstanbul'a sarılmış vaziyette. Çünkü İslam coğrafyasında yaşanacak yer kalmadı. Ümmetin çocukları ateşler içerisinde yanıyor.

“Tarih boyunca birlikte yaşayan kardeşleri birbirinden koparmak isteyen terör örgütlerinin canice eylemlerine şahit oluyoruz…”

Biz de ülke olarak büyük sorunlar yaşıyoruz. Ümmetin umut bağladığı bir ülkede ayrımların, grupların, fırkaların asla olmaması gerekir. Terörün, şiddetin olmaması gerekir. Ama biz tarih boyunca birlikte yaşadığımız kardeşlerimizi, bu medeniyeti birbirinden koparmak isteyen terör örgütlerinin canice eylemlerine şahit oluyoruz. Biz de zor durumdayız millet olarak. Hem yaşadığımız coğrafyayı hem İslam dünyasını hem de Türkiye'de yaşananları dikkate alacak olursak, bizim Diyanet İşleri Başkanlığı olarak sık sık bir araya gelerek bir nefis muhasebesi yapmamız lazım. Kendimizi hesaba çekmemiz lazım. İslam'ı yaşayarak nasıl öğretebiliriz bunun üzerinde durmamız gerekir. Önce Rabbimizle olan ilişkimizi dikkate alarak bu noktada kendimizi sorgulamalıyız. Bizim işimizin büyük bir kısmı örneklik istiyor.