Arafat Vakfe Duası nı Başkan Görmez Yaptı...

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
0
2014 Arafat Vakfe Duası…

2014 Arafat Vakfe Duası…

Hac farizasının en önemli görevi için Arafat’ta vakfeye duran müminler, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez’in yaptığı vakfe duasına hep birlikte ‘Amin’ dedi.

İslam âlemi ve tüm insanlığın huzuru için dua eden Diyanet İşleri Başkanı Görmez, “Ey bu mübarek ayda, bu mübarek Cuma gününde, günahların en çok affedildiği bu mübarek Arefe gününde, bir haccı ekber mevsiminde, duaların geri çevrilmediği bu mübarek Arafat meydanında bizlere vakfeyi lütfeden Rabbimiz, arif olmayı, hakikati bilmeyi, insan olmanın anlamını kavramayı, kendimizi bulmayı, seni tanımayı, imanda ve güzel ahlakta kemale ulaşmayı, kardeşlerimizle kaynaşmayı, yek vücut, tek yürek olmayı, Arafat’ı iliklerimize kadar hissetmeyi nasip eyle Allah’ım.” niyazında bulundu.

Başkan Görmez’in Arafat vakfesinde yüzbinlerin ‘Amin’ dediği duası şöyle;

“Hz. Muhammed Mustafa’nın nefeslerinin değdiği, ayaklarının bastığı, sözlerinin yankılandığı şehirlerin anası Mekke’den dua ediyoruz Allah’ım…”

Hakkıyla ifade etmekten aciz kaldığımız hamdimizi, senâmızı, şükrümüzü, duamızı sana yöneltiyoruz. Sen kabul eyle Allah’ım. Bugün Hz. İbrahim’in sadakatini, Hz. İsmail’in teslimiyetini, Hz. Hacer validemizin safiyetini bize de ihsan eyle. En güzel kulun, en sevgili Elçin Muhammed Mustafa’nın dünyaya geldiği, nefeslerinin değdiği, ayaklarının bastığı, sözlerinin yankılandığı şehirlerin anası Mekke’deyiz. Bizleri İbrahim’in milletinden, Muhammed Mustafa’nın ümmetinden bir lahza olsun ayırma Allah’ım.

“Irkları, renkleri, coğrafyaları farklı, fakat gönülleri bir, imanları bir, gayeleri bir milyonlarca mümin kardeşimizle birlikte Arafat’ta sana dua ediyoruz Allah’ım…”

Habib-i Edibin “Hac Arafattır” buyuruyor. “Duanın en hayırlısı, Arefe günü yapılan duadır” buyuruyor. Şu mübarek Arefe gününde, şu mübarek Cuma gününde, şu mübarek zaman diliminde dilleri, ırkları, renkleri, coğrafyaları farklı, fakat gönülleri bir, imanları bir, gayeleri bir milyonlarca mümin kardeşimizle birlikte Arafat meydanındayız. İşte ümidimiz bu meydan. Babamız Âdem’in ve annemiz Havva’nın bağışlandığı yerde toplandık. Sana kulluğumuzu arz etmeye geldik. Mahşeri burada tecrübe etmeye geldik. Günahlarımızdan pişmanlık duyup tövbe etmeye geldik. Arafat’ı yaşamaya geldik. Senin huzuruna geldik. Divanına durduk. Ellerimizi açtık. Boynumuzu büktük. Sana dua ediyoruz. Dua ve niyazlarımızı kabul eyle. Vakfemizi mübarek eyle Allah’ım.

“İslam kardeşlerimizle kaynaşmayı, yekvücut, tek yürek olmayı, Arafat’ı iliklerimize kadar hissetmeyi nasip eyle Allah’ım…”

Yalın ayak, başı çıplak, sırtı günah yüküyle iki büklüm olmuş, bugüne kadar biriktirdiği ne varsa arkasında bırakıp senin çağrına koşmuş, göğsündeki imandan başka hiçbir sermayesi olmayan biz Müslüman kulların işte Arafat’tayız. Mahkeme-i kübrada bekleşir gibi huzurunda ayaktayız. Duruşumuzu duruşmamızı kabul eyle bizleri boş çevirme Allah’ım. Arif olmayı, hakikati bilmeyi, insan olmanın anlamını kavramayı, kendimizi bulmayı, seni tanımayı, imanda ve güzel ahlakta kemale ulaşmayı, kardeşlerimizle kaynaşmayı, yekvücut tek yürek olmayı, Arafat’ı iliklerimize kadar hissetmeyi nasib eyle Allah’ım.

Taşlayacağımız şeytanla birlikte, içimizdeki bencilliği, öfkeyi, kibri, gururu, nefreti, ihtirası, hasedi, fitne ve fesadı gönül dünyamızdan atmayı bizlere lütfeyle Allah’ım…”

Annemizle babamızın kavuştuğu ve yeryüzünde hayatın başladığı bu topraklardan bizi affetmeden gönderme. Her birimiz için yeni bir hayatın başlangıcı olacak, ihramlarımız gibi bembeyaz sayfalar açacak bir şuura, Mikat ile vakti kuşanmaya, tavaf ile sevgiye, sa’y ile ab-u hayata eriştir Allah’ım.  Arafat’ta marifete, Meş’aril-Haram’da şuura, Mina’da muhabbete ermeyi, kurbanlarımız ile Sana yakınlaşmayı, Cemeratta bütün nefsanî isteklerden kurtulmayı bizlere lütfeyle Allah’ım. Taşlayacağımız şeytanla birlikte; içimizdeki bencilliği, öfkeyi, kibri, gururu, nefreti, ihtirası, hasedi, fitne ve fesadı gönül dünyamızdan atmayı, buna mukabil tevazuyu, diğerkâmlığı, sevgiyi, hayırda yarışmayı ve cömertliği bizlere lütfeyle Allah’ım.

Bu kıyamet sahnesinden bizleri merhametin ve mağfiretinle kucaklamadan geri gönderme Allah’ım…”

Bu kıyamet sahnesinden bizleri merhametin ve mağfiretinle kucaklamadan geri gönderme. Arafat’ta gün batarken ve her birimiz bu mübarek mekâna veda ederken, sevmediğin, affetmediğin, acıyıp rahmet nazarıyla bakmadığın tek bir kulunu bile bırakma Allah’ım. “Makbul bir haccın bir tek mükâfatı vardır, o da cennettir!” buyuran Sevgili Peygamberimizin hatırına haccımızı mebrur ve mübarek eyle Allah’ım.

Peygamber Efendimiz sana ne dua ettiyse, senden neler istediyse, biz de onları senden istiyoruz. Nelerden sana sığındıysa biz de o cürüm ve kötülüklerden sana sığınıyoruz Allah’ım…”

Bugün, şu Arafat meydanında Senin Peygamberlerin, Senin evliya kulların, Senin has kulların, Senin salih kulların senden neler istedilerse, bizler de onları Senden istiyoruz. Bizlere ihsan eyle ya Rabbi. Şu Arafat meydanında Peygamber Efendimiz sana ne dua ettiyse, senden neler istediyse, senin sevdiğin ne gibi niyazlarda bulunduysa biz de onları senden istiyoruz. Bizlere kereminle, lütfunla ihsan eyle ya Rabbi. Nelerden sana sığındıysa biz de o cürüm ve kötülüklerden sana sığınıyoruz. Muhafaza eyle Allah’ım.

Hz. Âdem ve Hz. Havva’nın affına ve cenneti bulmalarına vesile olan duasıyla yalvarıyoruz sanaAllah’ım…”

Cennetini kaybetmiş Hz. Âdem ve Hz. Havva’nın affına ve cenneti bulmalarına vesile olan duasıyla yalvarıyoruz sana. Nefislerimize zulmettik. Eğer bizi bağışlamaz ve bize merhamet etmezsen biz, mutlaka hüsrana uğrayacağız. Bizi zalimlerden, kendine zulmedenlerden ve hüsrana uğrayanlardan eyleme Allah’ım.

“İnsanlığı tufanlardan kurtaran Hz. Nuh’un yakarışıyla yalvarıyoruz sana Allah’ım…”

İnsanlığı tufanlardan kurtaran Hz. Nuh’un yakarışıyla yalvarıyoruz sana Allah’ım. Bizi hayırlı menzillere kavuştur, bereketli yerlere konuk eyle Allah’ım! Sen konuk edenlerin en hayırlısısın. Ülkemizi, vatanımızı, dünyamızı tekrar hayırlı menzillere çevir Allah’ım.

“Peygamberlerin atası, başlı başına bir ümmet olan Hz. İbrahim gibi yalvarıyoruz sana Allah’ım…”

Peygamberlerin atası, başlı başına bir ümmet olan Hz. İbrahim gibi yalvarıyoruz sana. Ey Rabbimiz, bizleri ve soyumuzdan gelecek çocuklarımızı namazı dosdoğru kılanlardan eyle. Dualarımızı Kabul eyle Allah’ım.

“Sabır timsali Hz. Eyyüb gibi dua ediyoruz sana Allah’ım…”

Sabır timsali Hz. Eyyüb gibi dua ediyoruz sana. Kulun Eyyüb’ün sesine katıyoruz seslerimizi Allah’ım. Bizlere, her türlü kötülükten, her türlü zarardan, her türlü şerden, her türlü hastalıktan Eyyüp peygamber gibi güzel kurtuluş nasip eyle Allah’ım.

“Yusuf’unun hasretinden gözlerini kaybeden Hz. Yakup’un dualarıyla niyaz ediyoruz sana Allah’ım…”

Yusuf’unun hasretinden gözlerini kaybeden Hz. Yakup’un dualarıyla niyaz ediyoruz sana Allah’ım. Sıkıntılarımızı, keder ve hüzünlerimizi sadece Sana arz ediyoruz. Bizleri sıkıntılarımızdan, keder ve hüzünlerimizden Sen kurtar Allah’ım.

“Güzelliğin ve iffetin timsali Hz. Yusuf’un yakarışlarıyla yalvarıyoruz sana Allah’ım…”

Güzelliğin ve iffetin timsali Hz. Yusuf’un yakarışlarıyla yalvarıyoruz sana Allah’ım. Bizlere Müslüman olarak ruhumuzu teslim etmeyi lütfeyle Allahım. Bizleri salih kullarının zümresine ilhak eyle Allah’ım.

“Haksızlık karşısında zor durumda kalan Hz. Musa gibi yalvarıyoruz sana Allah’ım…”

Haksızlık karşısında zor durumda kalan Hz. Musa gibi yalvarıyoruz sana Allah’ım. Bizlere öyle nimetler ver ki, bu nimetler sayesinde hiçbir zaman mücrimlere arka çıkmayalım, onlarla aynı safta yer almayalım Allah’ım. İçimizdeki beyinsizlerin yaptıkları yüzünden bizi helak etme.

“Verdiğin güç ve kudreti karıncaları dahi ezmeden kullanan Hz. Süleyman’ın dualarıyla yalvarıyoruz sana Allah’ım…”

Verdiğin güç ve kudreti karıncaları dahi ezmeden kullanan Hz. Süleyman’ın dualarıyla yalvarıyoruz sana Allah’ım. Bizleri, verdiğin nimetlere şükreden şakir kullarından eyle. Bizlere Senin razı olacağın salih ameller işlemeyi ihsan eyle. Bizleri rahmetinle salih kulların arasına ilhak eyle Allah’ım.

“Hz. Yunus’un karanlıklardan aydınlığa çıkışına vesile olan duasıyla yalvarıyoruz sana Allah’ım…”

Hz. Yunus’un karanlıklardan aydınlığa çıkışına vesile olan duasıyla yalvarıyoruz sana Allah’ım. Senden başka ilah yoktur, sen yücesin ey Rabbimiz. Gerçekten bizler kendimize zulmettik. Bizleri affeyle Allah’ım.

“Kelimetullah Hz. İsa gibi yalvarıyoruz sana Allah’ım…”

Kelimetullah Hz. İsa gibi yalvarıyoruz sana Allah’ım. Bize yüce katından rızıklar ihsan eyle. Dünyamızı da ahiretimizi de bayrama dönüştür. Bizleri helal, bol rızıklarla rızıklandır Allah’ım.

“Habib-i Edibin, Resûl-i Ekrem Efendimiz Muhammed Mustafa’nın miraçtan hediye olarak getirdiği dualarla yalvarıyoruz sana Allah’ım…”

Habib-i Edibin, Resûl-i Ekrem Efendimiz Muhammed Mustafa’nın miraçtan hediye olarak getirdiği dualarla yalvarıyoruz sana Allah’ım. Rabbimiz! Eğer unutur, ya da yanılırsak bizi sorumlu tutma. Rabbimiz, bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yükler yükleme. Rabbimiz, bize taşıyamayacağımız şeyleri de yükleme. Bizi affet, bizi bağışla, bize acı! Sen bizim Mevlâ’mızsın. Kâfirler topluluğuna karşı bize yardım eyle Allah’ım.

“Üzerimizde nice kimselerin hakkı var, nice kimselerin kalbini kırdık, nice kimseleri incittik. Şimdi hepsini itiraf etmeye geldik. Bütün günah ve hatalarımızı affeyle Allah’ım…”

Bugün, içinde yer aldığımız bu topraklar bir zamanlar Allah’ın son Peygamberini, Resûl-i Ekrem’i ağırlamıştı. Onun ashabı bu toprakların üzerinde veda hutbesine kulak vermişti. Bizler de Efendimizin adımlarının izini sürerek buraya geldik. Sevgili Peygamberimizin yolundan bizleri ayırma. Ona layık bir ümmet olabilmeyi bizlere nasip eyle Allah’ım.  On dört asır önce veda hutbesinde ashabına hitap ederken “Kimin üzerinde bir emanet varsa onu sahibine versin” buyurmuştu Habib-i Edibin. Bizler bugün türlü emanetlerle yüklü geldik buraya. Üzerimizde nice kimselerin hakkı var, dilimizle nice kimselerin kalbini kırdık, ellerimizle nice kimseleri incittik. Şimdi hepsini itiraf etmeye geldik yâ Rab. Bütün yüklerimizden arındır bizi Allah’ım! Bütün günah ve hatalarımızı affeyle Allah’ım.

Zulme uğrayan kardeşlerimize el uzatamadık, onları yalnız bıraktık, gözyaşlarına ortak olamadık. İtiraf ediyoruz. Bugün el açtık, senden af diliyoruz bizleri affeyle Allah’ım…”

Burada, kızgın kumların üzerinde, bu kızgın güneşin altında “Zulmetmeyin, zulme boyun da eğmeyin!” buyurmuştu Habib-i Edibin. Onun mübarek sözleri bugün de sanki o aramızdaymış gibi kulaklarımızda çınlıyor. Ancak biz onun istediği bir ümmet olamadık. Başta nefislerimize zulmettik. Zulme uğrayan kardeşlerimize el uzatamadık, onları çoğu zaman yalnız bıraktık, gözyaşlarına ortak olamadık. İtiraf ediyoruz. Bugün el açtık, senden af diliyoruz ya Rab! Bizleri affeyle Allah’ım.

“Muhammed Mustafa’yı hakkıyla temsil edemedik, Peygamberimiz Muhammed Mustafa’nın mirasını ne yazık ki taşıyamadık, Rahmet Peygamberinin hatırını bilemedik, bizleri affeyle Allah’ım…”

Senin kulun ve resulün Muhammed Mustafa’yı hakkıyla temsil edemedik Allah’ım! İnsanlık için kendini helak eden, insanlar ateşe düşmesin diye göğsünü siper eden Sevgili Peygamberimiz Muhammed Mustafa’nın mirasını ne yazık ki taşıyamadık Allah’ım. Rahmet Peygamberinin hatırını bilmedik, bilemedik. İtiraf ediyoruz. Bizleri affeyle Allah’ım.

“İslâm’ı hakkıyla temsil edemedik. Senin rahmet dinini, “korku dini” zannedenler varsa, sorumlusu biziz, şefkat yüklü vahyini hayatımızda yeniden var kılamadık, bizleri affeyle Allah’ım…”

Sevgili Peygamberimizin insanlığa indirdiği merhamet ve şefkati, inceliği ve nezaketi biz hakkıyla taşıyamadık. Din-i Mübin-i İslâm’ı hakkıyla temsil edemedik. Senin rahmet dinini, “korku dini” zannedenler varsa, sorumlusu biziz Allah’ım. İnsan onurunun sözle bile incitilmesine razı olmayan şefkat yüklü vahyini hayatımızda yeniden var kılamadık Allah’ım. İtiraf ediyoruz. Bizleri affeyle Allah’ım.

“Ne yazık ki bizler, zihinleri bir, yürekleri bir, gayeleri bir, sevgileri bir, hüzünleri bir, kederleri bir, acıları bir kardeşler topluluğu olamadık, bizleri affeyle Allah’ım…”

Kur’an-ı Kerim’inde “Müminler, ancak kardeştir” buyuruyorsun. Habibin Muhammed Mustafa bizlerden “Kardeşlerim” diyerek özlemle söz ediyor. Ne yazık ki bizler, zihinleri bir, yürekleri bir, gayeleri bir, sevgileri bir, hüzünleri bir, kederleri bir, acıları bir kardeşler topluluğu olamadık. İtiraf ediyoruz. Bizleri affeyle Allah’ım.

Kardeşlerimizin dertleriyle dertlenemedik, acılarını acımız, sevinçlerini sevincimiz bilemedik, bizleri affeyle Allah’ım…”

Efendimiz’in emrettiği gibi bir vücudun uzuvları, bir binanın tuğlaları gibi olamadık. Kardeşlerimizin halleriyle hâllenemedik, dertleriyle dertlenemedik, acılarını acımız, sevinçlerini sevincimiz bilemedik. İtiraf ediyoruz. Bizleri affeyle Allah’ım.

“Kendimizi, düşüncemizi, mezhebimizi, meşrebimizi, hakikatin yerine koymaya kalkıştık, bizleri affeyle Allah’ım…”

Yüce kitabında “iyilikte ve takvada yardımlaşın günahta ve düşmanlıkta yardımlaşmayın” buyuruyorsun. Biz bu yolda olmakla emrolunmuşken kendimizi, düşüncemizi, mezhebimizi, meşrebimizi, hakikatin yerine koymaya kalkıştık. İtiraf ediyoruz. Bizleri affeyle Allah’ım.

“Şefkat ve merhametten uzaklaştık, fitne ve fesat girdabına sürüklendik, cehalet ve tefrika bataklığına saplandık, parçalandık, zayıfladık, bizleri affeyle Allah’ım…”

Birbirimize kin güttük, nefret duyduk, üstünlük tasladık, buğzettik, ihanet ettik, doğruluktan ayrıldık, şefkat ve merhametten uzaklaştık, fitne ve fesat girdabına sürüklendik, cehalet ve tefrika bataklığına saplandık, parçalandık, zayıfladık, eridik. İtiraf ediyoruz. Bizleri affeyle Allah’ım. Kendimiz için istediğimizi mümin kardeşimiz için isteyemedik. Haset ettik. Gıybet ve iftiraya bulaştık. Kul hakkına girdik. Kardeşimizden hoşgörüyü dahi esirgedik. İtiraf ediyoruz. Bizleri affeyle Allah’ım.

“İşlerimizi adalet, hakkaniyet, merhamet ve şefkatle icra edemedik…”

Her vesileyle besmele çektik, her işimize Rahman ve Rahîm isimlerini başlangıç eyledik, lâkin işlerimizi adalet, hakkaniyet, merhamet ve şefkatle icra edemedik. Birbirimizden merhameti esirgedik. Hoyratlaştık. İtiraf ediyoruz. Bizleri affeyle Allah’ım.

“Bencilliği, çıkarcılığı ve ırkçılığı, şiddeti ve kıyımı baş tacı yapanlara ses çıkarmadık, bizleri affeyle Allah’ım…”

Senden hep kerem gördük. Senden hep lûtuf gördük. Ama biz Senden gördüğümüzü göstermekte geciktik, geç kaldık. Cimrileştik. Bencilleştik. Vurdumduymazlığı ve bencilliği, çıkarcılığı ve ırkçılığı, şiddeti ve kıyımı baş tacı yapanlara ses çıkarmadık. İtiraf ediyoruz. Bizleri affeyle Allah’ım.

“Bugün burada İslâm’ın izzet ve onuruna uygun davranacağımıza, haksızlıklara ve zulme arka çıkmayacağımıza söz veriyoruz Allah’ım…”

Bizler bugün burada yeniden sana söz vermeye geldik. Tıpkı kadınıyla erkeğiyle gelip Resul-i Ekrem Efendimiz’e biat eden, bağlılık yemini edip geçmişlerini arındıran ashab-ı kiram gibi, biz de bir misak için geldik. Ashab-ı kiramı örnek alarak diyoruz ki, “Biz, Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmamak, hırsızlık yapmamak, zina etmemek, çocuklarımızı fakirlik korkusuyla öldürmemek, iftira etmemek, Allah’ın haram kıldığı bir canı haksız yere öldürmemek ve iyi işler yapmada Resulünün sünnetine uymak üzere sana söz veriyoruz.” Bundan böyle, İslâm’ın izzet ve onuruna uygun davranacağız, haksızlıklara ve zulme arka çıkmayacağız, insan haklarını koruyacağız, mazlumun elinden tutacağız, dul, yetim ve kimsesizin hakkını gözeteceğiz, yeryüzünü ıslah edeceğiz ve bozgunculuk çıkarmayacağız. İmanımıza sahip çıkacağız, ibadetlerimizi aksatmayacağız, kötü huylardan uzaklaşmak ve iyi huylar edinmek için gayret göstereceğiz. Sözümüzde durmayı ahdimize vefayı nasip eyle Allah’ım. Bizleri sözünde durmayan, emanete ihanet eden, onurunu yitiren, münafık kullarından eyleme.

“Hacerü’l-Esved’i istilâm için kalkan ellerimiz bir daha asla şiddete ve kötülüğe kalkmasın Allah’ım…”

Hacerü’l-Esved’i istilâm için kalkan ellerimiz bir daha asla şiddete ve kötülüğe kalkmasın. Kâbe’yi tavaf eden, Safa ve Merve arasında say eden ayaklarımız hayra, hep doğruya ve iyiye adım atsın. Lebbeyk diyen dillerimiz artık haktan başkasını söylemesin. Dualar, zikirler ve Kur’an tilaveti ile çınlayan kulaklarımız günah ve çirkin sözlere tamamen kapansın. Ravzayı gören gözlerimiz artık harama bakmasın. Müslüman olarak yarattığı gibi, Müslüman olarak kalmayı, Müslüman’ca yaşamayı ve Müslüman olarak ölmeyi bizlere ve nesillerimize nasip eyle Allah’ım.

“Fırtına çıktığında, dalgalarla boğuşurken sana sığınıp sana yalvaran, dalgalar durulup gemi sağ salim karaya oturduğunda verdiği sözleri unutanlardan eyleme Allah’ım…”

Bizleri, “Bana Rabbim yeter” deyip darlıkta da bollukta da sana layıkıyla şükreden kullarından eyle. Kitabında anlattığın gibi, gemiye bindiklerinde, fırtına çıktığında, dalgalarla boğuşurken sana sığınıp sana yalvaran, dalgalar durulup gemi sağ salim karaya oturduğunda verdiği sözleri unutanlardan eyleme. Bizleri razı olduğun ihlaslı kullarından eyle. Samimiyet sınavından yüzümüzün akıyla geçebilmeyi nasip eyle. Batıla değil Hakk’a, kesrete değil, vahdete çevir yüzümüzü. Kalplerimizi kirlerinden arındır, kalbimizdeki hastalıklarımıza deva buyur, bizi yalnız sana kul eyle.

Başımızı döndüren bu dünyadan, gönül aynalarımızı karartan şaşaasından, yüreklerimizi kemiren hırstan, kibirden, riyadan, hasetten, sana sığındık Allah’ım…”

Eşlerimiz, çocuklarımız, altınlar, gümüşler, mal, mülk ve nefsimizin arzuladığı şeyler bize güzel gösterildi. Başımızı döndüren bu dünyadan, gözümüzü alan ihtişamından, gönül aynalarımızı karartan şaşaasından, yüreklerimizi yavaş yavaş kemiren hırstan, kibirden, riyadan, hasetten, şeytanın ve nefsimizin vesvesesinden Sana sığındık. Yüreklerimizi Senden gayrısından arındır. Gönül aynamızı kirinden pasından temizle, aklımızdan dünyalıkların yükünü kaldır. Gönüllerimizi Sana ve Resulüne mekân olmaya layık kıl Ya Rabbi.

“Bugün Arafat meydanında hiç günah işlememiş, masum, sabi çocuklarımızın hatırına bizleri affeyle Allah’ım…”

Bugün Arafat meydanında hiç günah işlememiş, masum, sabi çocuklarımızla Sana geldik. Yürekleri bahar çiçekleri gibi tertemiz olan bu çocuklarımızın hatırına bizleri affeyle Allah’ım. Ellerine dünyanın çamuru bulaşmamış, yüreklerine dünyanın gamı değmemiş çocuklarımız hürmetine bizleri affeyle Allah’ım. Kin ve nefretle tanışmamış, garez ve taraftarlığa bulaşmamış çocukların hatırına merhamet eyle bize Allah’ım. Kirlerimizden arındır, günahlarımızdan temizle bizleri Allah’ım.

“Çocuklarımızın korkusuz ve kaygısız uyuduğu bir dünya lütfeyle ya Rabbi…”

İçimizdeki çocukların masum yakarışlarını arz ediyoruz rahmet dergâhına…Çocuklarımızın korkusuz ve kaygısız uyuduğu bir dünya lütfeyle ya Rabbi. Açgözlüler yüzünden, çocuklarımızın aç kalmadığı, açlıktan ölmediği bir dünya ihsan eyle ya Rabbi. Çocuklarımızın yetim ve öksüz kalmadığı bir yeryüzü lütfeyle Allah’ım.

“Bizlere neşeyi, huzuru Rabbine ibadette bulan bir gençlik lütfeyle Allah’ım…”

Bugün Arafat meydanında hayatının baharını yaşayan gençlerimizle Sana geldik. Bizlere Peygamber Efendimizin ifadesiyle neşeyi, huzuru Rabbine ibadette bulan bir gençlik lütfeyle Allah’ım! Bizlere Sevgili Peygamberimizin “Benim dünyadaki çiçeğim, reyhanım” dediği, “cennet gençlerinin efendisi” olarak tavsif ettiği Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’in yolundan giden gençler bahşeyle Allah’ım! Çocuklarımızı ve gençlerimizi günü birlik heveslere boğanlara fırsat verme Allah’ım! Kızlarımızı ve oğullarımızı insafsız ve iz’ansız, ölçüsüz ve dengesiz, meyvesiz ve faydasız sanal tutkuların ağına düşürme Allah’ım.

“Bugün Arafat meydanında ihtiyarlarımızla, hasta kullarının ah-u eninleriyle yalvarıyoruz, onların hatırına bizleri affeyle Allah’ım…”

Bugün Arafat meydanında beli bükülmüş, rükua varmış, pir-i fani olmuş ihtiyarlarımızla huzuruna geldik. Aralarında bulunan hasta kullarının ah-u eninleriyle yalvarıyoruz sana. Onların hatırına bizleri affeyle Allah’ım. Hırstan arınmış, haset ve kinden temizlenmiş, dünya kaygılarını unutmuş yaşlılarımızın kesik nefesleri, sancılı yakarışları, sessiz sabırları hatırına bağışla bizi ey Rabbimiz.

“Bastığı yeri cennetleştiren, baktığı yere sevinçler bulaştıran nur yüzlü annelerimizin hatırına bağışla bizi ey Rabbimiz…”

Bugün Arafat meydanında rahmetinin yeryüzüne yağmur yağmur inişini kalplerine emanet almış kadınlarımızla geldik Sana. Rahman isminin tecelligâhı, Rahim sırrının şahitleri kadınlarımızla Sana geldik. Bastığı yeri cennetleştiren, baktığı yere sevinçler bulaştıran “anne”lik unvanıyla şereflendirdiğin nur yüzlü annelerimizin hatırına bağışla bizi ey Rabbimiz.

“Hz. Meryem aşkına, Hz. Asiye aşkına, Hz. Hacer aşkına, Hz. Hatice aşkına, Hz. Fatımatü’z-Zehra aşkına, bağışla bizi ey Rabbimiz…”

İnsanlığın kurtuluşu adına gizli gizli İsâ sancısı çekmiş Hz. Meryem aşkına, takat getirilmez Firavun zulmüne direnmiş Hz. Asiye aşkına, İsmail’inin kurtuluşu için çırpınan Hz. Hacer aşkına, Hira dönüşü kanadı kırık kuşlar gibi titreyen Resûl-i Ekrem Efendimizin telaşını kucağında sakinleştiren Hz. Hatice aşkına, merhamet yağmuruna suskunca ve sabırla refakat eden can parçası, şüheda anası Hz. Fatımatü’z-Zehra aşkına, bağışla bizi ey Rabbimiz.

“Sen bizleri, anamızı-babamızı, eşimizi ve evlatlarımızı affeyle Allah’ım…”

Sevgili Peygamberimizin ümmeti için yaptığı, “Allah’ım! Haccedenleri bağışla! Onların bağışlanmasını istediği kişileri de bağışla!” duasının bereket ve hürmetine; sen bizleri, anamızı-babamızı, eşimizi ve evlatlarımızı affeyle. Allah’ım. Anne babamıza sen merhamet eyle Allah’ım! Onlar bize küçüklüğümüzde nasıl kol kanat gerdiyse sen de onları öylece koruyup rahmet gölgende barındır. Allah’ım. Eşimizi sen bağışla Allah’ım! Hayat imtihanımızda bize olan desteğini, bizi tamamlayan ve yalnızlıktan kurtaran can yoldaşlığını, yuvamıza verdiği emeği sen hesapsız ödüllendir Allah’ım. Çocuklarımızı hayırlı evlatlar eyle Allah’ım! Onlara seni ve seni sevenleri sevdir. Allah’ım! Her türlü kazadan beladan yavrularımızı muhafaza eyle. Neslimizi sana layık kul, habibine layık ümmet eyle Allah’ım. Gençlerimizi koru Allah’ım! Gencecik yürekleri sana asi olmaktan, senden uzaklaşmaktan, her türlü bağımlılık ve kötü alışkanlıktan, zehirli akımlardan, akran şerrinden sen muhafaza eyle Allah’ım. Hocalarımızı, üzerimizde emeği ve hakkı olan büyüklerimizi burada tek tek anıyoruz. Sen onları bağışla Allah’ım. Dostlarımıza, arkadaşlarımıza, komşularımıza bizden hayır dua umanlara, buralara bizimle selâm gönderenlere mağfiret eyle Allah’ım.

İman ile bu dünyadan âhirete göçen bütün kullarını bağışla! Hepsinden hoşnut ve razı ol, hepsini sevgine ve muhabbetine mazhar eyle Allah’ım.

“Tarih boyunca mazlumların umudu kimsesizlerin kimsesi olmuş ülkemizi ve milletimizi her türlü felâket ve tehlikelerden emin ve muhafaza eyle Allah’ım…”

Arafat yalvarıp yakarma, arınıp durulma, dirilip uyanma zamanıdır. Bizler bu kutlu iklimde senden yurdumuz için de hayırlar niyaz ediyoruz. Tarih boyunca mazlumların umudu kimsesizlerim kimsesi olmuş ülkemizi ve milletimizi her türlü felâket ve tehlikelerden emin ve muhafaza eyle Allah’ım! Rahmet, bereket ve inayetini vatanımızdan bir an bile eksik etme Allah’ım! Dinimiz ve milletimiz için çalışanları hayırlı işlerde muvaffak eyle. Güvenliğimiz için hayatını tehlikeye atan, sınır boylarında nöbet bekleyen askerimizi sen muhafaza eyle Allah’ım! Senin yolunda, din, vatan ve millet uğrunda canını feda eden kardeşlerimize, yerin onlarca metre altında helal rızık için çalışırken göçük altında kalarak şehit olan madencilerimize gani gani rahmet eyle! Kederli ailelerine bol ecir, sabır ve metanet ihsan eyle! Gazilerimizden vefat edenlere rahmet, sağ olanlara sıhhat ve afiyetler lütfeyle Allah’ım.

“İslam’ın, İnsanlığın hayrına olan bütün işlerimizde devlet ve milletçe bizleri muvaffak eyle Allah’ım…”

Ülkemiz hicret yurdu oldu. Göç dalgasının ardı arkası kesilmiyor. Sen yurdumuzu muhafaza eyle. Zulümden, zorbalıktan, şiddetten savaştan kaçarak bize sığınan muhacirleri bağrına basan milletimize zeval verme. Yurdumuza sığınan kardeşlerimize Peygamberimizi Medine’de ağırlayan Ensar misali kucak açmayı, güvenmeyi, onları sevmeyi, onlara rahmet nazarıyla bakmayı bizlere kolaylaştır Allah’ım! Onlara da Mekkeli muhacirler gibi sağduyu, feraset, edep ve sabır ihsan eyle. Sen fedakârca onların yardımına koşan milletimizden razı ol Allah’ım! İslam’ın, İnsanlığın hayrına olan bütün işlerimizde devlet ve milletçe bizleri muvaffak eyle Allah’ım.

“Bizleri, insanlığın barış ve huzuru için hayrın anahtarı şerrin kilidi olanlardan eyle Allah’ım…”

Bizleri, insanlığın barış ve huzuru için hayrın anahtarı şerrin kilidi olanlardan eyle Allah’ım! Bizleri, dünyanın neresinde olursa olsun açların, yoksulların, mahrumların, mağdurların, zayıf bırakılmışların, zulme uğramışların haklarına dikkat kesilenlerden, onların dertleriyle dertlenenlerden, acılarına ortak olanlardan, yaralarını saranlardan eyle, Allah’ım.

“Bizleri ağlatanlardan değil, gözyaşlarını silenlerden eyle Allah’ım…”

Bizleri, dil-din ayrımı yapmadan, ırk-renk farkına aldırmadan, “Sonra biz de aç kalırız” kaygısına kapılmadan infak edenlerden, sadaka verenlerden, yardım edenlerden eyle Allah’ım. Bizleri, bencillik kabuğunu kıranlardan, ikram edenlerden, ekmeğini bölüşenlerden, huzuru paylaşanlardan, gönül kapılarını kardeşlerine açanlardan eyle Allah’ım. Bizleri ağlatanlardan değil, gözyaşlarını silenlerden eyle Allah’ım! Bizleri yaralayanlardan değil, yaralara merhem olanlardan eyle Allah’ım. Bizleri hakka, hakikate, adalete, ahlak ve fazilete çağıranlardan, hakkı anlatanlardan, hakikati duyuranlardan, adaleti yüceltenlerden, sevgiyi yayanlardan eyle Allah’ım. Bizleri, milletimizi, ülkemizi, mazlumların, mağdurların, ezilmişlerin umudu kıldın. Umutları Sen boşa çıkarma Allah’ım. Bizleri o Kutlu Söz’ün hakkını verenlerden, Kitap’ın tarafını tutanlardan, Kur’an’ın yanında yer alanlardan eyle Allah’ım! Peygamber Efendimizin tarafında duranlardan eyle Allah’ım.

“İslam ülkelerinden barut kokusu, silah sesleri, kan ve gözyaşı hiç eksilmiyor, sen onlara yardım eyle Ya Rabbi…”

Gönül coğrafyamızın hali içler acısı Allah’ım. İslam ülkelerinden barut kokusu, silah sesleri, kan ve gözyaşı hiç eksilmiyor. Yanı başımızda nice mazlum Müslüman, nice kadın, çocuk, yaşlı hayatta kalabilmek için kıvranıyor. Sen onlara yardım eyle Ya Rabbi! Dünyanın her neresinde olursa olsun ezilen, üzülen, horlanan, işkence gören, açlık, kıtlık ve sefalet çeken mazlumlara, biçarelere imdat eyle, himmetini, yardımını üzerlerinden esirgeme Allah’ım. Bizlere de kardeşlerimizin halini anlayabilmeyi nasip eyle! Onların derdiyle hemhal olmayı, maddi ve manevi her türlü desteğimizi senin rızandan başka karşılık beklemeksizin kardeşlerimize sunmayı nasip eyle.

“Kardeşlik ahlakı ve hukukuna riayet edemedik, aczimizi, kusurumuzu sana arz ediyoruz, affeyle bizleri Allah’ım…”

Kerim kitabında, “Müminler ancak kardeştir” buyuruyorsun. Habibin Muhammed Mustafa, bizleri “Kardeşlerim” diyerek müjdeliyor. Ama bizler onun emaneti olan kardeşlik ahlakı ve hukukuna riayet edemedik. Zihinleri bir, yürekleri bir, gayeleri bir, sevgileri bir kardeşler olamadık. Gün oldu, bedenlerimizin sultanı olan kalplerimize kin ve nefret tohumları ektik. Gün oldu, birbirimize ihanet ettik. Gün oldu aramıza fitne fesat soktuk. Gün oldu, birbirimizden koptuk, parçalandık, zayıfladık, eridik. Aczimizi, kusurumuzu sana arz ediyoruz, affeyle bizleri Allah’ım!  Bizleri yürekleri birbirleri için çarpan, birbirlerinin iyiliği için koşan gerçek kardeşler eyle. Bizlere din kardeşliğini yeniden tattır. Kendisini değil kardeşini önceleyen, kardeşiyle gülüp kardeşi için gözyaşı döken, kardeşinin derdiyle dertlenen hakiki dostlar eyle Allah’ım.

“Âlem-i İslâm’ı içine düştüğü fitnelerden, tefrikadan, cehaletten, fakirlikten, kan ve gözyaşından sen kurtar Allah’ım…”

İçimiz parçalanıyor. Müslüman ateş ediyor, karşısındaki Müslüman’ı vuruyor. Katil de maktul de Allahu Ekber diyor! Ya Rabbi, İnsanlığa medeniyeti getiren İslam’ın bazı cahil müntesipleri bugün barbarlıkta sınır tanımıyor. Dün kardeşliğin, cömertliğin, şefkat ve merhametin en nadide örneklerini sergileyenlerin çocukları bugün sergiledikleri vahşetle dünyaya korku salıyor.

Sırf Müslüman olduğu için din kardeşlerimizin evlerine ateşler düşüyor. Nice ocaklar sönüyor. Nice anaların elleri sinelerini dövüyor. Babalar çaresizlik içinde kıvranıyor. Biz dört gözle bayramı beklerken, masum yavrular bayrama erişemeden, bayramlıklarını giyemeden beyaz kefen giyiyor. Çocuklar ölüyor, çocuklar yetim kalıyor, bebekler katlediliyor. Bizim ise elimizden hiçbir şey gelmiyor. İşte Filistin, işte Gazze, işte Irak, işte Bağdat, işte Musul, işte Kerkük, işte Suriye, işte Şam, işte Halep, işte Doğu Türkistan, işte Mynmar, işte Arakan, işte Mısır, işte Kahire… İslâm diyarlarında çağın Firavunları, Nemrutları kol geziyor. Cinayet işliyorlar. İnsanın insana yaptığından utanıyoruz ey Rabbimiz! Müslümanın Müslümana ettikleri ile kahroluyoruz ey Rabbimiz.

“Alem-i İslâm’ı çepeçevre saran tüm karanlıklardan sen kurtar Allah’ım…”

Arafat’ta sana açılan eller hürmetine âlem-i İslâm’ı çepeçevre saran tüm karanlıklardan Sen kurtar Allah’ım. Âlem-i İslâm’ı içine düştüğü fitnelerden, tefrikadan, cehaletten, fakirlikten, kan ve gözyaşından Sen kurtar Allah’ım. Yeryüzünü yangınlarla kasıp kavuranlardan, zayıfların üzerine basarak yükselenlerden, iktidar ve kuvvetiyle, silah ve teknolojisiyle kan ve gözyaşı akıtanlardan âlem-i İslâm’ı Sen muhafaza eyle Allah’ım. Dünyayı kana bulayan ve ateşe atan ırkçılık ve ayrımcılıktan, insanlığı aç ve yoksul bırakan sömürgecilikten, azgınlaşan ve şımaran iradelerden, hak-hukuk tanımayan zulüm ve haksızlıklardan âlem-i İslâm’ı Sen muhafaza eyle Allah’ım.

Y&uum

Anahtar Kelimeler:

  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN
Görmez'de Bayram MesajıÖnceki Haber

Görmez'de Bayram Mesajı

Kurban VaazıSonraki Haber

Kurban Vaazı

Yorum Yazın

Başka haber bulunmuyor!