Anne-Babalar Okula Başlayan Çocuğa Karşı Nasıl Davranmalılar?
Okulların açılmasıyla anne-babaların çoğunu telaş almış durumdadır. Ağlayanı, altına kaçıranı, sınıftan kaçanıyla okulun ilk günü pek çok çocuk için zor ve küçük krizler günüdür. Kaygı, heyecan, çekingenlik, hatta korkunun eşlik ettiği zor bir gündür.
Grup sayfamıza katılmak için >>> TIKLAYINIZ
Okulların açılmasıyla anne-babaların çoğunu telaş almış durumdadır. Ağlayanı, altına kaçıranı, sınıftan kaçanıyla okulun ilk günü pek çok çocuk için zor ve küçük krizler günüdür. Kaygı, heyecan, çekingenlik, hatta korkunun eşlik ettiği zor bir gündür.
En az çocuklar kadar ebeveynler de ilk günlerde telaş ve kaygı içerisindedirler. Acaba çocuğum okula alışabilecek mi, benden ayrı durabilecek mi, tuvalete tek başına gitmeyi başarabilecek mi, karnı aç kalır mı, derslerde başarılı olur mu, okuma yazmayı öğrenebilir mi? Tarzındaki sorular listesi anne-babaların kafasını kurcalayan düşünceler arasında yer almaktadır.
Şimdilerde çoğumuzun belleğinden silinip gitmiş olmakla birlikte, o gerçek hayata adım atılan ilk gün ile ilgili hemen herkesin belleğinde travmatik anılar vardır. Okulun ilk günü, ailenin koruyucu kanatlarından ayrılarak çoğunu tanımadığın pek çok çocukla ve öğretmenle karşılaşılan ve başarılması gereken derslerle dolu bir ortamdır.
İlkokul, çocukların aileden farklı kişilerle karşılaştıkları, sosyalleşmeye başladıkları ilk yerdir. Dolayısıyla tanımadığı, aileden kişilerin olmadığı bu yerde korkuya kapılmaları, kaygılanmaları normal bir duygu durumudur. Oryantasyon süreci içerisinde uyum sorunları ortadan kalkacaktır.
Birinci sınıftan başlayan ve uzun yıllar boyunca devam edecek eğitim hayatının sağlıklı bir şekilde başlaması sonraki yılları da etkilemektedir. Çocuğun olumlu okul algısına sahip olmasında anne-babaların ve öğretmenlerin doğru tutumları büyük öneme sahiptir.
Peki, bu süreçte çocuklara nasıl davranılmalıdır?
İlk günlerde okula gitmek istememenin en önemli nedeni çocuğun okulda kendisini güvende hissetmemesi, kaybolacağı, anne-babasının onu okuldan almayı unutacağı ve okulda kalacağı korkusudur. Çocuğu birincil olarak desteklemesi gereken kişi ailesidir. Ebeveyn olarak çocuğa sonsuz güven verilmelidir. “Annen baban olarak biz senin arkandayız, sana her koşulda, her zaman destek olacağız” mesajı verilmelidir.
Okula gitmek istemekte zorlanan bir çocuğunuz varsa; okulun ilk günlerinde ve takip eden günlerde, anne veya babaların belli saatlerde okulda bulunması çocuğa güven vererek, onu rahatlatacaktır. Okula gitmek istemeyen bir çocuğa, okula gitmenin herkesin bir görevi olduğu ifade edilmeli. Geri adım atarak okula göndermemek, bazı günler okula gitmeyerek evde kalmasına izin vermek çocuğun okula alışmasını engelleyecektir.
Çocuğa açıklama yapılırken kullanılan ifadeler kısa, net ve kesin olmalıdır. Ayrıca söz ve davranışların tutarlı, kararlı olması ve anne-babaların ortak tavır takınmaları da o denli önemlidir. Okula gitmek istemeyen bir çocuğa, “gitmek istemiyorsan evde kalabilirsin” tavrı veya zorla okula bırakma davranışı sergilenmemeli. Çocuğun okula gitmeme nedeni bulunmaya çalışılarak bu sorun ortadan kaldırılmalı. Sorunu çözülen çocuk, okula gitmeme davranışından vazgeçecektir.
Çocukların okula gitmek istememe nedenleri arasında;
> Anne-babadan ayrılamamak,
> Evde kalan küçük kardeşi kıskanmak,
> Annesinin o okuldayken bir yerlere gideceğini düşünmek,
> Okulda kalmaktan korkmak,
> Okul içerisinde kaybolmaktan korkmak,
> Arkadaşlık kuramamak,
> Derslerde zorluk yaşamak,
> Öğretmenle sağlıklı iletişim kuramamak, şeklinde sıralanabilir.
Her çocuğun benzer bir durum karşısında aynı tepkiyi vermeyeceğini unutmamak gerekir. Öğretmenler ve ebeveynler öğrencilerin duygu ve düşüncelerini anlamaya çalışmalı, hoşgörülü davranmalı ve doğru davranış geliştirmelidirler. Çocuğa karşı sergilenecek hatalı bir tutum çocuğun okula ve derslere karşı fobi geliştirmesine neden olarak başarısını olumsuz yönde etkileyebilmektedir.
Okulun ilk günü nasıl davranılmalıdır?
Normal bir gün gibi davranılmalı. İlk gün, çoğu anne ve babalar çocuklardan daha telaşlı olabiliyorlar. Anne-babanın bu durumu çocuğu olumsuz yönde etkilemektedir. Çocuklar anne-babalarının duygularına çok önem verirler. Onların duygularını hissederler. İlk günde her çocukta beli oranda kaygı görülebilir ancak endişe edilmemelidir.
Çocuğa net bilgi verin!
Saat kaçta okula gidip, kaçta eve döneceği, okuldan onu kimin alacağı konusunda çocuk bilgilendirilmeli. Ders sonunda mutlaka okuldan alınacağı, okulda kalmayacağı konusunda ikna edilmeli.
“Bak Ali/Ayşe ağlıyor mu?” diye kıyaslamayın!
Kıyaslanmak çocuğun kendisine olan güven duygusunu zedelemekle kalmayıp kıyaslanan kişiye karşı öfke duymasına neden olur. Kıyaslanan çocuk, anne-babası tarafından duygularının anlaşılmadığını hisseder, içine kapanır veya okula gitmeyi reddeder.
Sabahları okula gitmeden önce “şunu ye, bunu ye” diye baskısı yapmayın!
Çocukları rutinleri dışında farklı bir şey yemesi için zorlamayın. Çünkü çocuğa her gün yediği gıda dışında başka bir şey verirseniz; bu çocukta kaygıyı arttırabilir. Özelikle ilk gün çocuklar yeni bir ortama girecekleri için kaygılıdırlar.
Aşırı koruyucu davranışlar sergilemeyin!
Çocuğun kendisini tanıması, potansiyelini keşfetmesi için anne-babalar çocuğa fırsat tanımalıdırlar. Anne-baba her dakika onun yerine düşünür, onun yerine her işini yaparsa; o çocuğun öncelikle kendisine güven duygusu gelişmez ve hayatta tek başına bir şeyler başarma becerisi gelişemez. Bu şekilde yetişen çocuklar da hayatta çok başarılı olamazlar. Bu tür bir koruyuculuk, başarı için yeterli olmadığı gibi, kişisel gelişim ve bir sonraki adımı nasıl atacağını bilememe, kararsızlık ve kişilikle ilgili çok anlamlı zararlar da verebilir çocuğa.
Okula başladığında uyum problemi yaşayan öğrencilerde aşağıdaki durumlar gözlemlenebilir:
> Karın ağrısı veya mide bulantısı,
> Anne ve babadan ayrılmak istememe,
> Servise binmeyi reddetme,
> Okula gitmeyi reddetme,
> Ağlama,
> İştahsızlık,
> Yüksek ateş,
> Davranışlarda değişiklik (hırçınlık, içe kapanma vb..)
> Uyku düzeninin bozulması,
> Okulda teneffüslerde gruba katılmama, yalnız vakit geçirme
> Sürekli olarak anne-babasının ne zaman geleceğini sorma,
> Derslere karşı isteksizlik,
Normal bir uyum sürecinde de yukarıdaki belirtilerin gözlemlenmesi normaldir. Ancak her çocuğun duygu dünyasının birbirinden farklı olabileceği unutulmamalıdır. Kimi çocuklar okul sürecinde herhangi bir problem yaşamazken; kimi çocuklar psikolojik hatta psikosomatik belirtiler gösterebilmektedir. Anne ve babanın, böyle bir durumda telaşa kapılmamaları, olumlu davranış kalıplarıyla okulla birlikte hareket ederek, tutarlı bir şekilde sorunu çözümlemeye çalışmaları doğru bir yaklaşım olacaktır.
Ancak bazı vakalarda çocuklar bu süreci aşamamaktadırlar. Böyle bir durumda profesyonel desteğe başvurulmalıdır.
Sevgiyle kalın.
Psikolojik ve Aile Danışmanı Nuray Baştan Aydın / Nisanur Dergisi - Eylül 2016 (58. Sayı)
- 0SEVDİM
- 0ALKIŞ
- 0KOMİK
- 0İNANILMAZ
- 0ÜZGÜN
- 0KIZGIN
Yorum Yazın