© Dini Haberler 2020

Özlenen bir imamın temel vasıfları 2

Bir önceki yazımızda özenilen ya da özlenen bir imamda bulunması gereken şu özelliklerin ne anlama geldiğini açıklamaya çalışmıştık:

Grup sayfamıza katılmak için >>> TIKLAYINIZ

DiniHaberler.com.tr: 

Bir önceki yazımızda özenilen ya da özlenen bir imamda bulunması gereken şu özelliklerin ne anlama geldiğini açıklamaya çalışmıştık:

Niyet ve gaye, heyecan ve aşk, Resulüllah'ın makamında bulunduğu bilincinde olma, bilgi ve tefekkür sahibi olma, namazı dosdoğru kıldırma, yüce ahlak sahibi olma…

Bunlara aşağıdakileri de eklersek karşımızda Resulüllah'ın temsilcisi, önder bir imamın somut halini hayal edebiliriz.

Kınayanların kınamasından korkmama

Bu sadece imamın değil bütün İslam davetçilerinin temel özelliğidir. Bu özelliğin oluşabilmesi bildiğini sağlam bilmeyi, cesareti, şecaati ve İslam'ı anlatma gibi bir hedef ve heyecanın bulunmasını gerektirir. Bunlardan biri eksikse eğitilip geliştirilebilir. Bazı imam arkadaşlarımıza, secdede ve rükûda okuyacaklarımızı hiç olmazsa en kısa şekliyle ve düşünerek söyleyecek kadar uzatsanız dediğimizde, o zaman cemaat gelmiyor diyebiliyorlar. Bu durum Allah'ın memnuniyetinden çok cemaatin memnuniyetini düşünme anlamına gelmez mi? Kıraatte teganni yapma da öyle. Cemaat bundan hoşlanıyor diyebilenler oluyor.

Cömertlik, tok gönüllü ve veren el olma

Bu özellik kadar insanı kendi içinde izzetli ve onurlu kılan bir başka özellik bilmiyorum. Veren olma psikolojisi ile verilme beklentisinde olma psikolojisi kişiliği çok farklı etkiler. Biri insanı yüceltir, diğeri tabasbusa zorlar, süklüm püklüm eder. İmam herkesten daha çok aziz ve onurlu olma makamındadır. Bendeniz “veren el alan elden hayırlıdır” diye çevrilen hadisi şerifi böyle anlarım. Hadisi şerifteki ifade 'veren el, alan el' değil, 'üstteki el, alttaki el' şeklindedir. Veren el üstte, alan el altta olduğu için öyle tercüme edilmiştir. Ama hadisi şerifin aslında sanki veren el üstündür, galiptir, alan el ise alttadır, eziktir, mağluptur gibi bir anlam da vardır. Şafiilerin fıtır sadakasını fakirlerin de vermesi gerektiğini söylemelerinde de böyle ince bir mana olmalıdır. Ta ki herkes verme hasletini, psikolojisini bir nebze yaşayabilsin. Beklenti içinde olmadığımızda hiç kimseye karşı bir eziklik duymayacağımızı ve yapmamız gerekeni onurla yapabileceğimizi görürüz. Bunun yolu cömertliktir. Her birimizin verebilecek bir şeyi vardır. 'Kurtulacak olanlar, nefsinin cimriliğinden korunabilenlerdir” (Teğabun 64/16). “Bir yarım hurma ile dahi olsa verin ve ateşten korunun” (Tirmizi).

Kılık kıyafet

Resulüllah'ın (sa) yabancı ülkelere gönderdiği elçilerin kıyafetlerini kontrol ettiğini, sarıklarını bizzat elleriyle düzelttiğini biliyoruz. Onun şöyle buyurduğunu da: 'Kardeşlerinizin huzuruna çıkıyorsunuz, elbiseleriniz düzgün olsun ki, insanlar arasında beyaz tepecikler gibi olasınız' (Ebu Davud, Hâkim). Allah (cc) Hz. İbrahim'e, “Seni insanlara imam/önder yapacağım” dedikten sonra oğlu İsmail'le beraber ona, “Beytullah'ı, orada ibadet edecekler için tertemiz tutun” (Bakara 2/124/125) buyurmuştu. Demek ki, mescidini tertemiz tutmak da imam olabilmenin özelliklerindenmiş.

Olmaz ya, bir imamın daracık kot pantolonla geçip namaz kıldırdığını düşünün. O namazdan ne kadar huzur alırsınız? Kendi kanaatimi arz edeyim, sakal bıyık metruş bir imamın hiç de hoş bir iş yapmadığı kanaatindeyim. Kendimizi hesaba çekelim, önemli bir sünnet olan sakalı herkesten önce imam arkadaşımızın bırakmamasının sebebi hangi duygu olabilir? Bu sorunun cevabını düşünmeliyiz. Bir de bunun yerine hiçbir zorunluluk yokken yumruk gibi kravatla mihraba geçmek, en azından benim gibileri ürkütüyor. Kıyafet aynı zamanda aidiyeti anlatır. Sarığın aidiyeti başka, kravatınki başkadır.

Ders halkası kurma, her fırsatta cemaati bilgilendirme

Resulüllah Efendimiz'in safların düzgün olmasına verdiği önemi biliyoruz. Aslında imam bu duyuruyu mekanik bir hareket olmaktan çıkarıp her fırsatta cemaatinin hatalarına ya da eksiklerine dikkat çekme vesilesi kılması, her hangi bir namazdan sonra bir iki ayet ya da hadisi şerif hatırlatması ne kadar güzel olur. Hatta çeşitlilik olsun, alışkanlıklar kırılsın diye zaman zaman etrafında ilmi ve takvasıyla tanınan insanları çağırıp onlara da bir şeyler söyletmesi, namazları ve ibadetleri mekanik ritüeller olmaktan çıkarıp ibadete dönüştürmeyi sağlar.

İmam arkadaşlarımızın bir de on on beş kişilik özel ders halkasının olması elzemdir. Bu halkada bölgedeki bütün din hizmeti gönüllüleri, öğretmenler, okumuş insanlar bulunabilir. Bu ders tercihen Kur'an-ı Kerim dersi olur. Her hafta Kur'an-ı Kerim'den bir sayfa tefsirler yardımıyla hazırlanıp orada sunulur. Konu etrafında hep beraber güncel olaylar değerlendirilebilir.

 

 

İyi bir imam hangi özelliklere sahip olmalıdır?

 

İlginizi Çekebilir

Sokak röportajı saçmalığına ne zaman son verilecek?

Irkçılar, sokak röportajı sırasında başında üşüştükleri Suriyeli çocuklara küfretti ve saldırı girişiminde bulundu.

Tesettürden vazgeçme

Genç Dergisi medyanın görmezden geldiği mütesettir kadınların hikayesini okuyucularına aktarıyor.

Metaverse “intibak” sağlanabilecek bir ortam mıdır?

Manisa İl Müftülüğü “metaverse” konusunda aceleci sonuçlara varmış!

Türkiye'yi ayağa kaldıracak gelişme! Hepsi işin içindeymiş

Sabah gazetesi yazarı Dilek Güngör, TL'ye erişmekte zorlanan Londralı bankaların, Türkiye'de iş yapan bazı şirketleri paravan olarak kullandığını, Türk şirketlerin buradan TL krediyi çekip, Londra'daki bankaya taşıdıklarını ya da dolar hesaplarını TL'ye çevirtip, Londra'da mevduat hesabı açtıklarını hatırlattı. "Londra'da bire 10 faizi alan bizim şirketler bu alışverişten memnundu. Fakat Londra'ya ulaştırdıkları TL'ler sonra Türkiye'de spekülatif işlemlerde kullanılıyordu" diyen Güngör, "Yine mi Brütüsler!" başlıklı yazısında, "Son dönemde bizim Brütüs'lerin (yine aynı isimler) o çetelere her an kullanacakları TL'yi park etmeye başladığını duyuyorum. Hem de öyle az buz rakamlar değil… Şirketler arasında Türkiye'nin dev holdinglerini mi ararsınız, gıdacılarını mı, limancılarını mı, inşaatçılarını mı… Büyükler 500'er milyon TL'nin üzerinde parayı göndermişler. Biraz daha küçükler 250'şer milyon TL" ifadelerini kullandı.

Yazarlarımızdan Abdullatif Acar'ın Yeni Kitabı Çıktı

Huzur ve saadete ulaşmak her insanın en öncelikli hedeflerindendir. Ancak her nedense bunu hep yanlış yerlerde arıyoruz. Nefsimizin doyumsuz arzuları, şeytanın telkinleri, heva ve hevesimiz bizi yanıltıyor. Anlık düşünüyor ve karar veriyoruz.

Robert Kolej’den Boğaziçi’ne .... -II

Boğaziçi tartışmalarından yola çıkılarak kültürel iktidarın serencamını görmek mümkün…

TÜM HABERLER