© Dini Haberler 2020

Önce Ders Mi Oyun Mu? (1)

Çocuklar, yaratılışları gereği oyun oynamaya meyillidirler. Çocuklar, uyku ve beslenmenin dışındaki zamanlarının büyük çoğunluğunu da oyun oynayarak geçirirler.

İbn-i Sina bir gün sokakta arkadaşlarıyla oyun oynarken, oyun oynamasının doğru olmadığını gidip ders çalışması gerektiğini söyleyen kişiye verdiği cevap, çocuklarda oyunun ne kadar gerekli olduğunu anlatmaktadır:

 "Her dönemin bir özelliği vardır. Çocukluk döneminin özelliği de oyundur. Her yaşında gereğini yapmak gerekir."

Çocuklar, yaratılışları gereği oyun oynamaya meyillidirler. Çocuklar, uyku ve beslenmenin dışındaki zamanlarının büyük çoğunluğunu da oyun oynayarak geçirirler.

Çocukluk döneminin en önemli özelliği oyun oynamaktır. Çocukların fiziksel gelişimleri için beslenme ne kadar önemli ise ruhsal gelişimleri için de oyun o kadar önemlidir.

İbni Sina ise çocuklardaki oyunun gerekliliğini şu cümlelerle ifade etmektedir: "İki-altı yaş döneminde çocuğun oyun ihtiyacı çoğalır. Bu dönemde çocukların istekleri dikkate alınmalı arzuları yerine getirilmelidir. Çocuk yaşlarda oyun zaruridir. Ancak on dört yaşından sonra azaltılması gerekir." der.

Çocuklar için vazgeçilmezler arasında olan oyun, her yaş çocuk için gereklidir. Çocuğun kendini tanımasından tutun da toplumun değerlerine kadar her şeyi oyunla öğrenirler.

Çocukların oyunlarını boşa geçirilmiş zaman olarak görmek yerine; çocukluklarını yaşayıp kendilerine güvenmelerine, paylaşmalarına, sorumluluk almalarına, çevresiyle iletişim kurmalarına, başkalarının haklarına saygı gösterip kendi haklarına razı olmalarına, kendi yeteneklerinin farkına varmalarına, ânı dolu dolu yaşamalarına fırsat verilmelidir.

Hayata erken atılıp zengin olan işadamları, maddi olarak her şeyleri olduğu halde çocukluğunu yaşayamamanın sıkıntılarını her zaman dile getirmişlerdir.

Oyuncakçı dükkânında çocuklarına oyuncak almaya çalışan bu tür anne babaların; çocuğundan daha çok içindeki çocuğu tatmin etmek için oyuncağa baktığını ve ona göre oyuncak seçtiğini bilmeyenimiz yoktur. Yine çocuklarıyla oyun oynayan bir babaya eşinin; "Bey, sen çocuklardan da çocukmuşsun!" sözü bunu en güzel şekilde ifade etmektedir.

Çocuklara sürekli; "Ödevlerini yaptın mı ya da derslerine çalıştın mı?" diye sorular sorarak, çocukluklarını yaşamalarını engellememek gerekir. Bunun yerine; "Çocuğum bugün doya doya oynadın mı?" diyerek, ileride oluşabilecek bir eksikliği gidermeleri gerekir.

Elli yaşında bir adamın üniversiteyi kazanabileceğini, okuma yazma öğrenebileceğini, sanat sahibi olabileceğini hatta ünlü bir işadamı ya da ünlü bir sanatçı olabileceğini düşünebiliriz. Ancak elli yaşındaki birinden ne çocukluğunu yaşamasını bekleriz ne de yaşayabileceğini tahmin ederiz.

Mehmet Ali karabacak

YAZARIMIZIN DİĞER MAKALELERİ İÇİN TIKLAYINIZ

 

Diyanet Duyurular Sayfamız için TIKLAYINIZ

 

Diyanetliler Platformu  Grup sayfamıza katılmak için >>> TIKLAYINIZ

Dini Haberler Grup sayfamıza katılmak için >>> TIKLAYINIZ

İlginizi Çekebilir

Yılbaşına, yılsonuna değil, YOLUN SUNUNA odaklan

Köşe Yazarlarımızdan A. Raif Öztürk'ün gündeme dair yazısı. Yılbaşına, yılsonuna değil, YOLUN SUNUNA odaklan

Şeflerin Çilesi  

Yılların birikimi tartışılmaz tecrübeleri  ile kurumların olmazsa olmazı şeflerin bu haktan istifade edebilmeleri ve mahrumiyetlerinin giderilebilmesi  için yetkililer acilen onları da bu yasanın kapsamına dahil etmelidir. 

MEVLİDİ NEBİ

Kandiller; öze dönüşün, Yüce Yaratanımıza yürekten yakarış ve yönelişin, günahlarla kirlenmeye yüz tutmuş gönüllerimizi arındırmanın, geçici olanla kalıcı olanı fark etmenin, kalp gözümüzü açıp gönül dünyamızı temizlemenin fırsatı olan, nefsin yanıltıcı arzu ve isteklerinden uzaklaşmanın imkânlarını sunan kutlu zaman dilimleridir.

CAMİLER HAYATIN MERKEZİDİR

O kutlu mekânlar, sadece, dedelerin, babaların, ihtiyarların, ellerinden tutup evlerine götürmek için önünde beklenen; üç Cumayı geçirmemek için, cuma günlerinin takibinin yapıldığı, bayramdan bayrama, teravihten teravihe, kandillerden kandillere uğramak mecburiyetinde hissettiğimiz yerler de değillerdir.

Hırslı Değil Azimli Çocuklar Yetiştirmeli

Günlük hayatımızda sürekli birileri ile yarıştırılmaya alıştırılmış çocukların, büyüdüklerinde de arabalarının markasını, gittikleri yerleri, ilişkilerini, başarılarını ve hatta ebeveynliklerini yarıştıran kişilere dönüşebildiklerini görmüşüzdür.

Kur’an-ı Kerim’i herkes anlar mı?

​​​​​​​Kur’an-ı Kerim’den herkes kendi ölçülerine göre anlar. Ama o uçsuz bucaksız bir deniz gibidir, dalmayı bilenler ondan daha ne inci mercanlar çıkarırlar.

TÜM HABERLER