Mossad’ın Tel Aviv’de ki İslam Üniversitesi
DİNİ HABERLERYahudilerin değiştirdikleri kitaplarında anlatılan yalanları gerçekleştirmek için tarihler boyunca yazmadıkları senaryo, kurmadıkları oyun, işlemedikleri suç kalmadı.
Yahudilerin değiştirdikleri kitaplarında anlatılan yalanları gerçekleştirmek için tarihler boyunca yazmadıkları senaryo, kurmadıkları oyun, işlemedikleri suç kalmadı.
Hristiyanlarında zaten sapkın olmaları, onlarında gerçeğe değil değiştirilmiş şeytan inciline inandıkları bilinen bir gerçek iken yahudilerin tarafında yer almaları onların kirli oyunlarına alet olmaları ve onların kirli localarında delicesine hizmet etmeleri çok kolay oldu. Fakat önlerinde islam alemi gibi çok büyük bir engel vardı. Yahudiler hedeflerine ulaşmak için Allah’ı kıyamete zorlamak için önlerindeki bu büyük engeli aşmak zorundalardı. Onuda ancak bu şekilde islamı müslümanlardan daha iyi öğrenmiş ve cahil müslümanları doğrudan dönderip inandıkları dini yanlış bir şekilde yaşamaları için sürekli islam ülkelerine ajanlarını hoca olarak sokmuş ve sözü geçer mevkilere getirmiştir. (Günümüzden Örnek; Fetoş Gülendir.)
Yahudiler ve yahudilerin sahip olduğu dünyanın en büyük istihbarat teşkilatı Mossad bu sahte hoca ajanlarını yetiştirmek için Tel Aviv’in göbeğinde camileri yıkan, müslümanları bombalayan yahudiler İslam Üniversitesi kurdu. Neden mi? tabiki cahil müslümanları dinlerinden dönderecek sünnetlerini terkettirecek ajanları yetiştirmek için; Bu üniversite ve konu hakkında Meşal Sudeyri – Şarkul Avsat sitesinde çok güzel açıklamış. İşte o yazı;
İsrail’in 1956 yılında kurmuş olduğu “Tel Aviv İslam Üniversitesi”ni çok az kişi bilir. Çünkü bu üniversite herkese açık değildir. Bizzat Mossad’ın gözetimi altındadır.
Mossad üniversitenin her şeyinden sorumludur. Dersleri, her bir dersin müfredatını, öğretim görevlilerini ve öğrencileri büyük bir özenle hazırlanmış ve çalışılmış bir plana göre Mossad’ın kendisi belirler. Üniversiteye sadece Yahudi öğrenciler kayıt olabilir.
Öğrencilere, tefsirden akaid, fıkıh ve Arapçaya farklı İslami ilimlerde eğitim verilir. Bunun yanısıra, Müslümanlar arasında nasıl yaşayacakları, onlara nasıl davranacakları ve kandıracakları konusunda özel eğitici dersler de verilir. Bu eğitici dersler uzun sürelidir. Öğrenciler, psikologlar, iletişim uzmanları, sosyologlar ve siyaset bilimciler tarafından eğitilirler. Üniversiteden İslam kültürü, şeriati, fıkhı ve bilimi hakkında eğitim görmüş ve tam bilgi sahibi olarak mezun olurlar.
Öğrenci, “Müslüman bir din adamı” olarak mezun olması için özel olarak hazırlanır. Çalışma alanı ve yeri oldukça dikkatli bir şekilde ayarlanır. Daha sonra bu üniversiteden mezun olan öğrenci, İslami faaliyetlerine başlar. Müslümanlarla iletişim kurar. Onlarla yaşar ve haklarında öğrendiği her şeyi hemen paylaşır. Bu öğrenciye belirsiz bir ad verilir. Örneğin; Abu Amr eş-Şami, Ebu Ali el-Mağribi, Ebu Bekir el-Bağdadi gibi…
Din alimi adı altında faaliyet gösteren bu öğrenciler, özellikle İslam’ın gerçek imajını karalamak için teröristçe fetvalar yayınlarlar.
1945 yılında “Düşmanını tanı” mottosuyla kurulan Arap Üniversitesi ise, bütün bu yıllar boyunca papağanların ezberledikleri kelimeleri tekrarlaması gibi bu sloganı tekrar edip duruyor.
Onun dilini, düşüncelerini ya da stratejilerini bilmeden düşmanımızı nasıl tanıyacağız. Araplar düşmanlarını tanımak yerine onları çarpık burunlu “Kohen” ya da “yabancılar” gibi düşmanlarına en kötü ve düşük sıfatları yakıştırmışlardır. Tek yaptıkları gazetelerinde onlar hakkında karikatürler yayınlamak olmuştur. Aynı bir İsrailliyi kendisini ezmek üzere olan Arap askerinin postalı altında fare gibi korkudan titrerken çizen karikatür gibi. Yenilgiyi İsrail’e altından bir tabakta sunan, varlığını bilinmez bir zamana kadar pekiştirmesini sağlayan 5 Haziran’daki Arap-İsrail savaşı patlak vermeden iki gün önce dergilerden birinde gördüğüm bu karikatürü hiç unutmadım.
Araplar hala bu yenilginin sonuçlarının ve acı verici etkilerinin ceremesini çekiyor. İsrail ise o günden bugüne aşırıya kaçmadan, boşuna böbürlenmeden bilim ve mantıkla geleceğini inşa ediyor.
Başımıza ne geldiyse sloganlardan, tezahüratlardan, doğru mu yanlış mı bilmediğimiz bir geçmişi terennüm etmekten geldi.
Diyanet Duyurular Sayfamız için TIKLAYINIZ
Diyanetliler Platformu Grup sayfamıza katılmak için >>> TIKLAYINIZ
Dini Haberler Grup sayfamıza katılmak için >>> TIKLAYINIZ
İlginizi Çekebilir
Kur’an-ı Kerim’in toplumdaki kadın sorunlarına çözümü
İslam, kadın ve erkek arasındaki doğal farklılığa, her birinin dünya sistemi ve toplumdaki yerine dikkat çeker. İhtiyaçlarına teveccüh ederek cinsiyeti daha az öne plana çıkarmıştır.
Haydi çocuklar Kur’an’a koşun
Camilerde Kur'an kurslarına kayıtlar başlıyor. 3 Temmuz - 25 Ağustos tarihleri arasında gerçekleştirilecek eğitimle çocuklar İslami bilgileri öğrenecek, manevi yönlerini geliştirecekler.
Diyanet 2022'de rekor kırdı! 48 yılın en yükseği
Diyanet İşleri Başkanlığı, 2022 yılında hafızlık rekoru kırdı. Geçtiğimiz yıl 12 bini aşkın hafızlık talebesi icazet belgesi alırken 1975’ten bu yana yetiştirilen hafız sayısı ise 200 bini geçti.
Namazın karakter gelişimi üzerindeki etkisi
Esma Sayın, bir ibadet olarak namazın kişiliğin ve kimliğin gelişimi üzerindeki tesiri hakkında kapsamlı bir makale kaleme almış.
Eğitimde hedef sorunu ve öğretmenlerin sorumlulukları
Mehmet Ali İlkaya, 22 yıllık öğretmenlik tecrübesinden hareketle eğitim programları ve öğretmenlerin sorumlulukları üzerine fikir yürütüyor.
Kur’an-ı Kerim’in en uzun ayeti neden bahsediyor?
Kur’an-ı Kerim’deki en uzun ayet, yasal konular ve ticari belgelerin nasıl düzenleneceği ile ilgilidir. Bu ayet, İslam’ın ne kadar kapsamlı olduğunu ve detaylara ne kadar dikkat ettiğini göstermektedir.