İslam Aleminin Ahlakı Çöküyor
MEDYAHer gün farklı bir olayla karşılaşıyoruz. Avrupa, Asya, Ortadoğu, Uzakdoğu, Afrika problemlerle kaynıyor. İslam Alemi kendi içinde problemler yaşarken, Hırıstiyan Alemi kendi içinde problemler yaşıyor. İnsanlık nereye gidiyor? Din, ahlak, kültürler bozuluyor. İnsanlık maddi ve manevi olarak çöküyor…
Her gün farklı bir olayla karşılaşıyoruz. Avrupa, Asya, Ortadoğu, Uzakdoğu, Afrika problemlerle kaynıyor. İslam Alemi kendi içinde problemler yaşarken, Hırıstiyan Alemi kendi içinde problemler yaşıyor. İnsanlık nereye gidiyor? Din, ahlak, kültürler bozuluyor. İnsanlık maddi ve manevi olarak çöküyor…
Modernizmin dünyayı esir almasından bu yana dünya medeniyeti kültürel olarak çökmeye başladı. Bilişim teknolojilerinin gelişmesiyle bu çöküş epey hız aldı. Dünya toplumlarının ahlakı çökme sınırına geldi diyebiliriz. Ahlak bir toplum için en önemli ilkedir. Son Peygamber, “Ben, ancak güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim” diyerek ahlak ilkesinin önemine vurgu yapmıştır. Ahlaksız bir dünyanın çöküşü kaçınılmaz olacaktır.
Batı'dan çıkan Evangelizm düşüncesi dünya toplumlarını ahlaksızlığa götürmektedir. Batı sinema endüstrisini, internet teknolojilerini ve sosyal medyayı dünya toplumlarını istediği yöne çevirmek ve ahlaksızlığa sürüklemek için kullanmaktadır. Dünyanın dört bir tarafına yayılan Hollywood film endüstrisi toplumların ahlakını bozma projelerinde en önemli rolü oynamaktadır. Her insanın evine ulaşan Hollywood film endüstrisi özellikle inançsızlık, homoseksüellik, şiddet, hırsızlık, uyuşturucu maddelerinin reklamını yaparak yeni neslin zihinlerini çökertmektedir. Dünya toplumlarını artık Batı film endüstrisi yetiştirmektedir. Kuveyt'te bir gence Kur'an'dan 11 sûrenin ismini sorsan veya yedi ecdadının ismini sorsan bilemez ama, Barselona'nın futbol takımının 11 oyuncusunun isimlerini, kaç gol attıklarını rahatlıkla söyler. Aynı durum Türkiye için geçerli değil midir? İnstegram'da tüm hayatını kamuoyuna sunan Müslümanlar, tvitter'de yaşananlar, facebook'ta, youtube'de olanlar hepsi dünya toplumlarının ahlakının çöktüğünü göstermektedir. Erkek ve kadın aynı olmadı mı? Alimler arasındaki tartışmalar, din tüccarları, mezhep savaşları, tarikat kavgaları, siyasi partilerin iktidar kavgaları… ne ahlaksızlıklara düştü bu dünya toplumu. Hele İslam ümmetinin düştüğü durum kalbimi param parça ediyor. Dolara endeksli hayatımız oldu. Artık hayat ölçümüz helal ve haram değil, dolar ve avro oldu. Günlük hayatımızdaki davranışlarımız doların çıkışına ve inişine bağlı. Zenginlerin doğrularının kölesi haline geldik. Eğitim ve öğretim, ticaret, sosyal ilişkilerimiz… istisnasız her alanda çöküyoruz. Dost ve düşman belirlerken yine dolar ölçümüz oldu. Filistin, Gazze, Myanmar, Yemen, Suriye, Lübnan, Somali, Afganistan tüm İslam aleminde zulüm gören memleketler birilerinin dolar kazandıkları yerlere dönüştü. Peygamberimizin (s.a.v.) terliğini satan, zemzem suyu satan, umre tatili yapan, yetimler üzerinden para kazanan bir toplum haline gelmedik mi? Kabirlerde yatanlardan yardım isteyen, şeyhlere tapan bir toplum haline gelmedik mi? Birbirimizin kanını akıtmıyor muyuz ve bunları bu dünya menfaati için yapmıyor muyuz? Batı'nın ahlaki çöküşünden bahsederken kendimizi görmezden geldik. Müslümanları katlederek iktidara gelenleri, İslam memleketlerini işgal edenleri, İslam'a açıkça düşmanlık edenleri dost edinmedik mi?
İslam dünyası kendi arasında düşman oldu. Açıktan İslam dünyasına saldıranlarla dost olduk. Afganistan'da, Irak'ta yüz binlerce Müslümanı katleden ABD bizim dostumuz. Çeçenistan'ı yerle bir eden, Kırım'ı işgal eden, Suriye'de Müslümanlara kan kusturan Rusya da bizim dostumuz. AB'yi ve ABD'yi her alanda örnek alan bir toplum haline gelmedik mi? Dini siyasallaştırdık, ahlakı Batılaştırdık, hayatımızı dolara endeksli hale getirdik, çocuklarımızı sosyal medyaya teslim ettik, dostları düşman, düşmanı dost kıldık ve gelecek İslam'ın diyoruz. Bizim neremizde İslam kaldı? Kitabımızı sadece ölülere ve Kur'an hafızları yarışmalarında okunan bir kitap haline getirdik, sünneti ilmihallere sığdırdık. Namazı Cuma'dan Cuma'ya kılar hale geldik. Hayatımızı içi boş bir slogan haline getirdik. Adı Müslüman, görünüşü Avrupalı, aklı karışık bir nesil yetiştirdik. Cihat kavramını teröre dönüştürdük, mücadele kavramını ticarete dönüştürdük. Senede bir Şubat'ta şehitleri anarak, mezar başında Kur'an okuyarak, Cuma'da iki rekât namaz kılarak ve içi boş İmam Hatipleri kurarak modern İslam toplumu oluşturabilir miyiz acaba? Hayatımızı Kur'an süzgecinden geçirerek kendimize gelme zamanı gelmedi mi? Çok geç olmadan bu gidişatımıza dur demeliyiz. Yoksa yarın çok geç olacaktır...
RİYAD MAKAEV - ANALİZ
İlginizi Çekebilir
Sokak röportajı saçmalığına ne zaman son verilecek?
Irkçılar, sokak röportajı sırasında başında üşüştükleri Suriyeli çocuklara küfretti ve saldırı girişiminde bulundu.
Tesettürden vazgeçme
Genç Dergisi medyanın görmezden geldiği mütesettir kadınların hikayesini okuyucularına aktarıyor.
Metaverse “intibak” sağlanabilecek bir ortam mıdır?
Manisa İl Müftülüğü “metaverse” konusunda aceleci sonuçlara varmış!
Türkiye'yi ayağa kaldıracak gelişme! Hepsi işin içindeymiş
Sabah gazetesi yazarı Dilek Güngör, TL'ye erişmekte zorlanan Londralı bankaların, Türkiye'de iş yapan bazı şirketleri paravan olarak kullandığını, Türk şirketlerin buradan TL krediyi çekip, Londra'daki bankaya taşıdıklarını ya da dolar hesaplarını TL'ye çevirtip, Londra'da mevduat hesabı açtıklarını hatırlattı. "Londra'da bire 10 faizi alan bizim şirketler bu alışverişten memnundu. Fakat Londra'ya ulaştırdıkları TL'ler sonra Türkiye'de spekülatif işlemlerde kullanılıyordu" diyen Güngör, "Yine mi Brütüsler!" başlıklı yazısında, "Son dönemde bizim Brütüs'lerin (yine aynı isimler) o çetelere her an kullanacakları TL'yi park etmeye başladığını duyuyorum. Hem de öyle az buz rakamlar değil… Şirketler arasında Türkiye'nin dev holdinglerini mi ararsınız, gıdacılarını mı, limancılarını mı, inşaatçılarını mı… Büyükler 500'er milyon TL'nin üzerinde parayı göndermişler. Biraz daha küçükler 250'şer milyon TL" ifadelerini kullandı.
Yazarlarımızdan Abdullatif Acar'ın Yeni Kitabı Çıktı
Huzur ve saadete ulaşmak her insanın en öncelikli hedeflerindendir. Ancak her nedense bunu hep yanlış yerlerde arıyoruz. Nefsimizin doyumsuz arzuları, şeytanın telkinleri, heva ve hevesimiz bizi yanıltıyor. Anlık düşünüyor ve karar veriyoruz.
Robert Kolej’den Boğaziçi’ne .... -II
Boğaziçi tartışmalarından yola çıkılarak kültürel iktidarın serencamını görmek mümkün…