© Dini Haberler 2020

İçeriden Bir Ses Yazı Dizisi-5 'SÜLEYMANCILAR'

Cemaat içerisinde yasaklamalar ve korkularla itiraz ve muhalefeti sindirme politikası tüm şiddetiyle devam etmektedir. Hocalar ve ihvan kendilerine de yasaklama konur korkusuyla küçük harflerle konuşmaya başlamış, cemaat idarecileri iplerin hala kendi ellerinde olduğunu göstermek istercesine daha bir acımasız olmuşlar, yapılan samimi ikazlara kulak asmamışlardır. Öyle görünüyor ki asacak gibi de değillerdir.

Cemaat içerisinde yasaklamalar ve korkularla itiraz ve muhalefeti sindirme politikası tüm şiddetiyle devam etmektedir. Hocalar ve ihvan kendilerine de yasaklama konur korkusuyla küçük harflerle konuşmaya başlamış, cemaat idarecileri iplerin hala kendi ellerinde olduğunu göstermek istercesine daha bir acımasız olmuşlar, yapılan samimi ikazlara kulak asmamışlardır. Öyle görünüyor ki asacak gibi de değillerdir.

Yakın geçmişe kadar cemaatin tüm işlerini tek elden kontrol edenler bölge idarecileri idi. Bir süre önce farklı işler için komisyonlar ve her bölge için bir sekreterya ihdas edilerek yazışmalar ve iç işler bunlar üzerinden yürütülmeye başlandı. Medyaya sızan sekreterya talimatları her açıdan kamunun vicdanını yaralamıştır. Ses kayıtlarında da görüldüğü üzere hep bir itaat, sorgulamama, kaybedenlerden olma vurgusu yapılmaktadır.

Küçük yaştan itibaren "hoca" olması için okutulan çocuklar bir süre sonra kapı önüne konabilmektedir. Tabi itaat etmesi, susması, denileni yapması, itiraz etmemesi, sorgulamaması gerekir onun da! Kedi olmadan fare yakalamaya çalışmak, vaktinden önce ötmek de neymiş! Alimallah başınızı keserler! Sonra zerreniz bile bulunmaz! Bu şekliyle insanların hatta toplumun psikolojisinde derin yaralar açılmaktadır.

Oy vermekle sevaba ve derecelere nail olunacağını iddia etmek, oy verme emrine itaat etmeyeni manevi ceza ile tehdit etmek, siyasi tercihin dedikodusunu (!) yapanlara müsamaha göstermemek, büyüklerimize akıl vermeye kimsenin haddi ve hakkı olmamak, onların böyle bir şeye ihtiyaçlarının olmadığını söylemek, büyüklerimiz imamızdır, imam ne yaparsa cemaat aynen onu yapmakla mükelleftir demek, hatayı dile getireni fasid kıyaslarla kötülemek, büyüklerin gaybı gördüklerini, geleceği bildiklerini iddia etmek, bir zamanlar neden oy vermediniz diyenlerin bugün Türkiye'de bile olmadıklarını söyleyerek Recep Tayyip Erdoğan için üstü kapalı göndermeler yapmak...

Yukarıda sayılanlar biraz da olsa cemaat içinde bulunmuş olanların asla yabancı olmadıkları, hatta her zaman duydukları türden cümleler. Sormadan edemiyoruz:

Bu maddeler İslam'ın hangi deliline dayanarak ispatlanabilir?

Kur'ân, sünnet, icmâ ve kıyas delillerinden hangisinde bunlar vardır?

Tam tersine İslam'ın şer'î delil kaynakları içerisinde bir ses kaydından yukarıda alıntıladığımız hocanın (!) söylediği ve kimsenin itiraz etmediği ya da edemediği hususların aksine yüzlerce delil ve örnek bulmak mümkün değil midir?

Sormak gerekmez mi;

İdarecilerin ya da büyüklerin her söyledikleri doğru mudur?

Onlar doğru şeyler söyledikleri gibi yanlış şeyler de söyleyip yapamazlar mı?

Büyüklüğü belirlemedeki ölçüt nedir?

Hz. Peygamberimiz s.a.v. ve sahabe-i kiram bile kimi zaman hata ettiklerini kabul etmiş değiller midir?

Büyüklerimiz onlardan daha mı üstündürler ki hata etmezler, daha mı yücedirler ki yanılmazlar?

Kimdir bu büyükler? Nasıl bu peygamberlerin bile ulaşamadığı hata yapmazlık mertebesine ulaşmışlardır? Bizim de o dereceye ulaşmamız mümkün müdür? Ulaşmak için ne yapmamız lazımdır?

Oysa ki hakkı söylemek lazım değil midir? Bu yolda hiçbir kınayanın kınamasından korkmamak lazım değil midir?

 

Devamı Gelecek....

 

Diyanet Duyurular Sayfamız için TIKLAYINIZ

 

Diyanetliler Platformu  Grup sayfamıza katılmak için >>> TIKLAYINIZ

Dini Haberler Grup sayfamıza katılmak için >>> TIKLAYINIZ

 

 

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER