© Dini Haberler 2020

Çocuğunuzun Mutluluğu ve Başarısı için Onlara verebileceğiniz En Büyük Ödül Nedir?

Kadir Keskinin Kaleminden, Babalar Çocuğunuzun Mutluluğu ve Başarısı için Onlara verebileceğiniz En Büyük Ödül Nedir? Sorusuna Cevab...

Bir babanın çocuklarına yapabileceği en büyük iyilik onların annelerini sevmektir ve sevgisini de sadece eşine değil, çocuklarına da hissettirmektir. Bir gün odamda otururken  acilen nöbetçi  öğretmen odama gelerek “ Hocam (…….)   öğrenci lavaboda  bileğini  kesti. Hemen lavobaya koştum bileğini bağlayarak ambulans bile beklemeden hastaneye yetiştirdik. Öğrencinin kan kaybını önleyerek ölüm tehlikesini atlattı. Sonra öğrendik ki annesi babası boşanıyormuş. Öğrenci onlara bir şey yapamayınca yanlış yola saparak onlardan alacağı hırsını kendinden almaya çalışmış.

Bulunduğum okul, uzun yıllar ilin tek lisesi olarak Manisa´nın lise ihtiyacını karşıladı.   Manisa´nın en sade vatandaşımızdan en elit ailesine kadar dar gelirli aile çocuklarıyla, sanayici, bürokrat aile çocuklarının eğitim gördüğü bir okuldu.  Evlerde baba ne ise okullarda da baba,  okul müdürüdür..  Öğrenciler toplumun en masum kesimidir. Ne sevinçlerini, mutluluklarını, ne de kederlerini ve üzüntülerini bir türlü gizleyemezler.   Çocukların evlerinde yaşadıkları sevinçleri, mutlulukları, üzüntü ve kederleri rahatlıkla sınıfta yüzlerinden okuyabilirsiniz. 

Boşanan aile çocukları, taze fidan üzerine düşen kaya parçası gibi aniden büyük bir psikolojik travmaya uğramaktadırlar. Haddi zatında bütün çocuklar ve gençler birbirlerine benzer. Aslında farklı olan, anne babaların farklı davranışlarıdır. Her şeye rağmen çocukların en büyük sığınacağı liman evidir, anne- babasıdır.

Adana,  Ankara, Afyon, Konya, Kütahya, Manisa´dan İzmir´e kadar dolaştığım il ve ilçe cezaevlerinde gördüğüm ve yaşadığım ve şahit olduğum olayların hangi birini anlatayım.  Cezaevlerini görmeyen, içine girmeyen, siz okurlarımın betonarme duvarlar arkasında sahipsiz aile çocuklarının bulunduğunu sanıyorsunuz. Evet sahipsiz aile çocukları bulunmakta ama bunun yanında refah seviyesi yüksek ailelerde, son yıllarda ihanetler ve boşanmalar nedeniyle bunalıma girip uyuşturucu kullanan aile çocuklarının sayısı da az değil.   İster sahipsiz aile çocukları olsun, isterse dar gelirli ve refah seviyesi yüksek aile çocukları olsun betonarme duvarlar arkasında  olan bu gençlerin ortak yönü ailevi yönden huzursuz aile çocukları olmaları. Anne babaları ilgilenmemiş, umursanmamış, anne- baba ayrı veya aile içi şiddetli geçimsizlik, ortamında yetişen bu çocuklar ne yapabilirler ki nasıl ayaklarının üzerinde durabilirler? Bu çocukların hepsinin ayrı ayrı bir hikâyesi var. Onların hepsini burada anlatmam mümkün değil. Ancak bugün X cezaevinde N. Adlı bir  gencin  hikâyesini size aktarmakla yetineceğim.

“Henüz 15 yaşındaydım.   Refah seviyemiz de oldukça iyiydi. İsteğimin dışında istemediğim ve arzu etmediğim şeyler bile alınıyordu.  Ama alınanlar ise beni hiç mi hiç mutlu etmiyordu, beni sevindirmiyordu. Çünkü   aralarındaki  geçimsizlik sebebiyle yanlışlıklarını örtmeye çalışmaları  gözümden kaçmıyordu.  Babamın yanlışları yüzünden ( araya başka kadının girmesi) annem ile babamın geçimsizlikleri, her gün boğaz boğaza kavgaları ve birbirlerine karşı duymak istemediğim hakaretleri beni çıldırtıyordu. Ama yapacak bir şeyim yoktu. Okulda da zaten derslerim zayıftı. En iyisi evi terk etmekti. Çünkü evde derslerime kendimi veremiyordum. Bir gün okul dönüşü yıkıntı evde ben yaştaki arkadaşların neşeli hallerini gördüm. Beni çağırdılar. Zaten eve de dönerken ayaklarım geri geri gidiyordu. Onların yanına vardım, yanlarında bulunan ilaçtan bana da verdiler:´  iç arkadaş hiçbir derdin kalmaz´ dediler. Ben de kullandım ne anne- baba kavgaları, ne de zayıf derslerimin tasası kaldı. O günden itibaren ben bu arkadaşlara takılmaya başladım. Kısa zamanda aramızda büyük bir muhabbet oluştu.  Bu arada annem-babam da sonu gelmez kavgaların sonunda birbirinden ayrıldılar. Kendi dertlerine düşünce  beni de aramaz oldular. Ortalıkta derdimi anlatacağım, paylaşacağım kimsem de kalmadı. Arkadaşlara derdimi  anlattıkça rahatlıyordum. Artık onlardan ayrılamıyordum. Okula gitmez oldum. Arkadaşlarımla viranelerde ve köprü altlarında kalıyorduk. Artık ben de arkadaşlarımla madde bağımlısı olmuştum.  Uyuşturucu temin edebilmemiz için kriz anında kimi görsek önüne atlıyorduk. Ya tehditle, ya da yalvararak para isteyip hemen esrar alıyorduk. Yine bu günlerin birinde çekecek bir şey bulamamıştım. Yolda yalpalayarak yürürken karşıdan yaşlı bir adamın geldiğini gördüm. Adamdan yalvararak  ‘ Amca çok acıktım bana bir ekmek parası ver de karnımı doyurayım ‘dedim.  Adam: 

“ Git işine karnını doyuracakmış, sen onu benim külahıma anlat, senin karnını ne ile doyuracağın belli.” dedi.  Bu söze çok kızmıştım. Adamın üzerine yürüyerek :” Açım diyorum biraz para versen ne olur sanki. Vermeyeceksen de adamın kafasını bozma bari dedim. Zaten kafam dumanlı idi. Elimdeki ucu sivriltilmiş tornavidayı adama salladım, salladığım tornavida adamın kalbine saplandı. Adam o anda yere düştü ve öldü. Çevreden gelenler beni tekme tokat içerisinde yakalayıp gelen polise teslim ettiler.  Haber alan annem – babam koşarak karakola geldiler. Bana bağırıp çağırmaya başladılar. Ben de kendilerine: ‘ Kendi aranızdaki bağırıp çağırma yetmediği gibi gelmiş bir de bana bağırıyorsunuz buna hakkınız yok. Sizin bitmez tükenmez kavgalarınız sonucu buradayım, gidin başımdan´ diye onları karakoldan kovaladım. Şimdi de buradayım. Benim hikâyem bu hocam”.  Çocuk olduğumu hiç bilmiyorum.  Ama konuşmanızdan çok etkilendim gençliğin ne olduğunu anlamak istiyorum.  Burada yarım kalmış eğitimimin yanında ebru kursuna devam ediyorum.  İnşallah buradan çıktıktan sonra iyi bir insan olacağım. Bir daha buraya düşmemek için çalışacağım.

“Hocam anne babalara söyle: “ Anne-babaların çocuklarına verebileceği en büyük iyilik, huzurlu bir aile. BABALARIN DA ÇOCUKLARINA VEREBİLECEĞİ EN BÜYÜK ÖDÜL, ANNESİNİ SEVMESİ VE SEVDİĞİNİ ÇOCUKLARINA HİSSETTİRMESİDİR.”

Not:  İzmir çocuk ve Gençlik Cezaevi

İlginizi Çekebilir

Tesettürden vazgeçme

Genç Dergisi medyanın görmezden geldiği mütesettir kadınların hikayesini okuyucularına aktarıyor.

Metaverse “intibak” sağlanabilecek bir ortam mıdır?

Manisa İl Müftülüğü “metaverse” konusunda aceleci sonuçlara varmış!

Türkiye'yi ayağa kaldıracak gelişme! Hepsi işin içindeymiş

Sabah gazetesi yazarı Dilek Güngör, TL'ye erişmekte zorlanan Londralı bankaların, Türkiye'de iş yapan bazı şirketleri paravan olarak kullandığını, Türk şirketlerin buradan TL krediyi çekip, Londra'daki bankaya taşıdıklarını ya da dolar hesaplarını TL'ye çevirtip, Londra'da mevduat hesabı açtıklarını hatırlattı. "Londra'da bire 10 faizi alan bizim şirketler bu alışverişten memnundu. Fakat Londra'ya ulaştırdıkları TL'ler sonra Türkiye'de spekülatif işlemlerde kullanılıyordu" diyen Güngör, "Yine mi Brütüsler!" başlıklı yazısında, "Son dönemde bizim Brütüs'lerin (yine aynı isimler) o çetelere her an kullanacakları TL'yi park etmeye başladığını duyuyorum. Hem de öyle az buz rakamlar değil… Şirketler arasında Türkiye'nin dev holdinglerini mi ararsınız, gıdacılarını mı, limancılarını mı, inşaatçılarını mı… Büyükler 500'er milyon TL'nin üzerinde parayı göndermişler. Biraz daha küçükler 250'şer milyon TL" ifadelerini kullandı.

Yazarlarımızdan Abdullatif Acar'ın Yeni Kitabı Çıktı

Huzur ve saadete ulaşmak her insanın en öncelikli hedeflerindendir. Ancak her nedense bunu hep yanlış yerlerde arıyoruz. Nefsimizin doyumsuz arzuları, şeytanın telkinleri, heva ve hevesimiz bizi yanıltıyor. Anlık düşünüyor ve karar veriyoruz.

Robert Kolej’den Boğaziçi’ne .... -II

Boğaziçi tartışmalarından yola çıkılarak kültürel iktidarın serencamını görmek mümkün…

Robert Kolej’den Boğaziçi’ne Türkiye’de üniversitenin misyonu

Boğaziçi Üniversitesi tartışmalarını anlamak için biraz geçmişe gitmek gerekebilir…

TÜM HABERLER