© Dini Haberler 2020

Bir çocuk bir elma ile gözlerini ve kalbini açar

Muhammed, kendi dünyasında yaşayan bir çocuk, bana “sevginin”, “açlıktan” daha büyük olabileceğini ve kurumuş bir elmanın bile dünyanın en büyük hediyesi olabileceğini öğretti.

Kız kardeşim Yara, Han Yunus'taki el-Mevasi'nin dış mahallelerinde küçük bir çadırda iki çocuğu Yasemin ve Muhammed ile birlikte yaşıyor.

İsrail'in soykırım saldırısından önce kız kardeşim ve ailesi benimle birlikte Gazze'de mütevazı bir evde yaşıyordu. Yara, iki çocuğuna bakıyor, kocası İbrahim ise pazarda su satarak aileye para kazandırmaya çalışıyordu. Ben de yakındaki bir okulda öğretmen olarak çalışıyordum. Hayatımız basitti ama sevgi ve huzur doluydu.

Ekim 2023'te İsrail saldırılarının başlangıcında, İsrail'in acımasız ve ayrım gözetmeyen bombardımanı altında evimiz güvensiz hale geldiğinde yerimizden edildik. Yaya olarak yollara düştük, yanımıza sadece taşıyabileceğimiz şeyleri aldık.

Tehlike, açlık ve korkuyla dolu uzun bir yolculuktan sonra Han Yunus'un eteklerinde küçük bir çadıra sığındık.

Dört yaşındaki yeğenim Muhammed otizm hastası. Tamamen kendine ait bir dünyada yaşıyor gibiydi. Onun için hayat tek bir şey etrafında dönüyordu: kırmızı bir elma.

Muhammed etrafındaki kaosu tam olarak anlamamıştı, umurunda da değildi. Elmalar onun sığınağıydı. Dokusunu, rengini, kokusunu ve küçük parmaklarının arasında dönmesini seviyordu.

Bunlar onun için sadece elma değildi - korku ve düzensizlik dolu bir dünyada onun güvenli sığınağıydı.

Ancak soykırım sırasında elmalar nadirleşti. Kız kardeşim haftalar içinde bulabildiği son elmayı Muhammed'e verdi. Muhammed onu yemeyi reddetti, onun yerine yanında tutmakta ısrar etti. Elma kurudu, çatladı ve canlı kırmızı rengini kaybetti ama Muhammed için en değerli hazinesi olarak kaldı.

Yara bir akşam elmayı sıkıca tutarken ona “Muhammed, elmayı anneme verir misin?” dedi.

Muhammed başını sertçe salladı ve sessizce ona şunu söyledi: “Dünyamı elimden alma.”

Yara daha fazla zorlamadı.

Bir çocuğun sevgisi

O gece, soğuk bir aralık akşamı, gökyüzünü yırtan bombaların sesiyle birlikte olağanüstü bir şey oldu. Muhammed tek kelime etmeden Yasemin'e yaklaştı. Elindeki kurumuş elmayı ikiye böldü ve bir parçasını ona uzattı. Ona masum ama derin bir sevgiyle bakarak, küçük, tökezleyen sesiyle şöyle dedi: “Yasemin, sen ye.”

Savaşın dehşetini anlayamayan bir çocuk açlığı anlıyordu. Kapalı bir dünyada yaşayan bir çocuk, ona huzur veren tek şeyi paylaşmak için kalbini açtı.

Ertesi sabah kız kardeşim çadırın dışında oynayan çocuklarının sesiyle uyandı. Muhammed yerde oturmuş, elinde elmanın kabuğundan geriye kalanları tutuyordu. Onunla kuma çizgiler çiziyordu. Çizimlerinin bir anlamı yoktu. Sanki bizim küllerimizden yeni bir dünya yaratıyor gibiydi.

O çadırda hayat kolay değildi ve açlık amansız bir düşmandı. Yine de Muhammed'in elması aile için bir sembol haline geldi - en karanlık zamanlarda bile umut, sevgi ve direncin sembolü.

Muhammed'in babası İbrahim, Yara'nın kocası, kaos sırasında bizden ayrı düştü. Şimdi gününün çoğunu pazarda su satarak ve aile için yiyecek ve yardım temin etmeye çalışarak geçiriyor. Çadırdan uzak kalması zor olsa da bize destek olmak için elinden geleni yapıyor.

Kız kardeşim Yara şimdi diyor ki:

“Muhammed bana en küçük şeylerin en büyük anlamları taşıyabileceğini öğretti.”

Belki savaş bittikten sonra kimse bu hikâyeyi hatırlamayacak ama ben asla unutmayacağım.

Muhammed, kendi dünyasında yaşayan bir çocuk, bana “sevginin”, “açlıktan” daha büyük olabileceğini ve kurumuş bir elmanın bile dünyanın en büyük hediyesi olabileceğini öğretti.

 

*Rajaa Altana, Gazze'de yaşayan bir yazar.

Rajaa Altana’nın electronicintifada’da yayınlanan yazısını Barış Hoyraz, Haksöz Haber için tercüme etti.

Diyanet Duyurular Sayfamız için TIKLAYINIZ

Diyanetliler Platformu  Grup sayfamıza katılmak için >>> TIKLAYINIZ

Dini Haberler Grup sayfamıza katılmak için >>> TIKLAYINIZ

İlginizi Çekebilir

Gazze'nin yıkıntıları arasında hayata yeniden başlamak

“Evden çıkarken ve eve girerken bir sürü molozun üzerinden tırmanmak zorunda kalıyoruz,” dedi. “Ama bu çadırlarda yaşamaktan daha iyi...

Ramazan'ı Gazze halkının örnekliğiyle yaşamak

Yaşar Değirmenci, geçtiğimiz sene Gazze'de Ramazan boyunca görev yapan Dr. Farhan Abdul Azeez'in verdiği bir röportajda, Gazzelilerin Allah'a olan bağlılıklarını ve bütün imkansızlıklara rağmen Ramazan'ı yaşama biçimlerinin örnekliğini aktarıyor.

Çocuk en iyi sevdiklerinden öğrenir...

Sefa Saygılı çocuk eğitiminde dikkat edilmesi gereken hususları vurgularken ebeveynlerin çocuklarıyla diyaloğunun önemini belirtiyor.

Gazze kalpleri Kur’ân’a, İslâm’a açıyor ve kazanıyor…

Abdullah Yıldız, Gazze sayesinde Müslüman olanların ihtida hikayelerine göz atıyor.

Bir garib-ârif ölmüş diyeler..

Sözleri, güldürmüyor, düşündürüyordu ve herkes de ciddiyetle dinliyor ve hatibin, dile getirdiği ızdırablı, sosyal dertler, yüzüne de yansıyor ve cümleleri dudaklarına âdeta, yüreğinden yoğrulmuş olarak sâdır oluyordu.

Toplum kendisine 'Güzel ahlakı' öğretecek insanlar arıyor...

Yaşar Değirmenci, Müslümanların iyi örnekler olarak toplumun önüne çıkması gerektiğini ve insanlara öncülük etmesi gerektiğini ifade ediyor.

TÜM HABERLER