ALPARSLAN KUYTUL NEREYE KOŞUYOR?..
KISA YAZILARBir insan kendisini tanırsa, bilirse, okursa, başkalarını okumaya, tecessüs etmeye, öğrenmeye ihtiyacı bulunmamaktadır.
Bir insan kendisini tanırsa, bilirse, okursa, başkalarını okumaya, tecessüs etmeye, öğrenmeye ihtiyacı bulunmamaktadır.
Değerlerine benzeyenler, on beş asırlık yoldan giderek, alimlerin yolunu takip edenler daima başarılı olmuşlar, millet onların gittiği yolu takip ederek, onlarla müftehir olmuşlardır.
Oysa, kendini bilmeyenler, körü körüne başkalarını, art niyetli insanları takip edenler, başkalarına merak edenler sürekli kendileri olamamışlar, dua yerine beddua, alkış yerine küfür almışlardır.
Şu örnek meselede arzedildiği gibi:
" Kangal'dan bir çoban köpeğini alıp, şehire getirin ve fabrika bekçiliği yapabilmesi için eğitime tabi tutun. Belli bir zaman sonra köpeğe vermiş olduğunuz eğitimin ruh yapısını bozduğunu, onu fabrika bekçiliği yapamayacak hale getirdiğini göreceksiniz.
Çünkü Kangal köpeğinin ruh yapısı ve yetişme tarzı fabrika bekçiliğine uygun değil, Kangal'da davar gütmeye uygundur. Doğduğunda kendisini o ortamda bulmuş ve öyle yetişmiştir.
Aynı köpeği geri götürün, davarın peşine katın. Bu seferde davarı da güdemeyecek bir hale geldiğini, içgüdülerinin bozulduğunu, evvelki köpeklik vasıflarını ve cesaretini kaybettiğini göreceksiniz." ( Hay yön. veren düş. E. S. Osmanoğlu, say. 358)
Bu teşhihten yola çıkarak, şunu söylemek, şu hususları arzetmek istiyorum:
Alpaslan Kuytul denilen herif, kendine gelmeli, kendini bilmeli ve kendini tanımalıdır. Etrafına toplamış olduğu, gariban, biçare, sefil, kimsesiz kız çocuklarına baskı yaparak, onları zoraki evlendirerek kurmuş olduğu tarikat evi, kendisini hedefe, başarıya ulaştırmayacaktır.
Devlete asi olmak, isyan etmek, camiler, mescidler içerisinde nahoş haller çıkarmak, polise, jandarmaya direnmek, bir isyandır, bir günahkarlık ve mücrimliktir.
Elini sakalına götürmeli, çenesindeki o sakalın hakkını vererek edepli olmalıdır. Kabul ediyoruz ki, laik sistemi değiştirmek, şeriat nizamını getirmek Alpaslan Kuytul'un işi hiç değildir.
Bir kere, Alpaslan Kuytul hoca, en basiti pandemi günlerini anlayamayacak kadar çıkarına düşkün, çıkarcı, menfaat perest bir yapıya sahiptir. Zoraki, zorlamayla teravih namazı kılmak, kıldırmak neyin nesidir?
İzini takip etmiş olduğu Feto, metodunu tatbik etmeye uğraştığı Pensilvanya azmanı da, bu milletin değerleri ile baş edememiş, mağlubiyeti, yenilgiyi, mahcubiyeti kabul ederek, Pensilvanya'daki ininden başını dışarı çıkarmamaktadır.
Alpslan Kuytul'un taklit etmeye çalıştığı da netice de bir insandır. Alpaslan Kuuytul'da insan, taklit ettiği de bir yaratıktır. Taklit etmiş olduğu rezilin, günah yükü, cinayet vebali ah ile, vah ile temizlenecek, temize çıkacak bir durum değildir.
Alpaslan Kuytul'a bir önerim vardır. Gel, vakit erken iken, kendisine bile faydalı olamayan fanileri taklit etme. Taklit edeceğin yegane insan Hz. Muhammed (sav) olsun. Resulullah (sav) de bir insandır, ama, insanlığının hakkını vermiş, ümmetini karanlıklardan kurtarmış bir Rasul'dür.
Bay Alpaslan Kuytul, gel aziz peygamberi taklit et, onun kutlu izinden git.. Bölgecilik, ırkçılık, kavimcilik yaparak, bu millete düşman olanların, askerini, polisini vuranların izinden gitme.
Netice olarak;
Aziz milletimizin havasını, içmiş olduğu tertemiz berrak suyunu bile zehirliyorsun. Hareketlerin fevri, nefsi davranıp, kendine küfrettiriyorsun.
Öyleyse gel, akıllı ol, aklını başına al, teenni ile hareket et. Dinde ifrat yoktur, sabret, pandemi günleri geçer geçmez, yine eskisi gibi, müridanı başına toplarsın, onları teker teker her birini bir yere savurur, sadaka, zekat, bağış toplatırsın oldu mu?
Bu milletin, kurulu nizamını, ne İmam_Hatip Liselerini ne Kur'an Kurslarını, ne İlahiyatlarını tahkir etmeye çalışma. Bilhassa, ülkemizdeki, solun, solculuğun payandası olarak, hak yoluna düşmanlık yapma.
Bu aziz millet, din adamlarını sever. Ama, hangi din adamlarını sever. Aklı başında, aklını kullanan alimleri sever, sayar ve bağrına basar. O hal de, bu zırt pırt ani çıkışlarınla milletin nefretini , buğuzunu, kinini üzerine çekiyorsun.
Orda burda polise direnmek, jandarmaya karşı gelmek sana yakışmaz, çenendeki bir tutam sakalına hiç yakışmaz. Tekraren soruyorum, senin maksadın, gayen nedir? Türkiye'yi mi terkedeceksen terket, kaçacaksan kaç, Feto üstadını yalnız bırakmak istemiyorsan buyur, yolda senin, yordamda senindir!.. Selam ve dua ile..
Şerafettin Özdemir
YAZARIMIZIN DİĞER MAKALELERİ İÇİN TIKLAYINIZ
Diyanet Duyurular Sayfamız için TIKLAYINIZ
Diyanetliler Platformu Grup sayfamıza katılmak için >>> TIKLAYINIZ
Dini Haberler Grup sayfamıza katılmak için >>> TIKLAYINIZ
İlginizi Çekebilir
Yılbaşına, yılsonuna değil, YOLUN SUNUNA odaklan
Köşe Yazarlarımızdan A. Raif Öztürk'ün gündeme dair yazısı. Yılbaşına, yılsonuna değil, YOLUN SUNUNA odaklan
Şeflerin Çilesi
Yılların birikimi tartışılmaz tecrübeleri ile kurumların olmazsa olmazı şeflerin bu haktan istifade edebilmeleri ve mahrumiyetlerinin giderilebilmesi için yetkililer acilen onları da bu yasanın kapsamına dahil etmelidir.
MEVLİDİ NEBİ
Kandiller; öze dönüşün, Yüce Yaratanımıza yürekten yakarış ve yönelişin, günahlarla kirlenmeye yüz tutmuş gönüllerimizi arındırmanın, geçici olanla kalıcı olanı fark etmenin, kalp gözümüzü açıp gönül dünyamızı temizlemenin fırsatı olan, nefsin yanıltıcı arzu ve isteklerinden uzaklaşmanın imkânlarını sunan kutlu zaman dilimleridir.
CAMİLER HAYATIN MERKEZİDİR
O kutlu mekânlar, sadece, dedelerin, babaların, ihtiyarların, ellerinden tutup evlerine götürmek için önünde beklenen; üç Cumayı geçirmemek için, cuma günlerinin takibinin yapıldığı, bayramdan bayrama, teravihten teravihe, kandillerden kandillere uğramak mecburiyetinde hissettiğimiz yerler de değillerdir.
Hırslı Değil Azimli Çocuklar Yetiştirmeli
Günlük hayatımızda sürekli birileri ile yarıştırılmaya alıştırılmış çocukların, büyüdüklerinde de arabalarının markasını, gittikleri yerleri, ilişkilerini, başarılarını ve hatta ebeveynliklerini yarıştıran kişilere dönüşebildiklerini görmüşüzdür.
Kur’an-ı Kerim’i herkes anlar mı?
Kur’an-ı Kerim’den herkes kendi ölçülerine göre anlar. Ama o uçsuz bucaksız bir deniz gibidir, dalmayı bilenler ondan daha ne inci mercanlar çıkarırlar.