Vefaya veda etmeyin, iyilik gördüğünüz insanı unutmayın
DİNİ HABERLERKimse vefasız olduğunu kabul etmez. Herkesin kendine göre ”haklı bir gerekçesi” mutlaka vardır. Hatta eşi benzeri görülmemiş bir nankörlük içinde olanlar bile vefadan dem vurabilir. Ama, gerçekte öyle mi?.
Grup sayfamıza katılmak için >>> TIKLAYINIZ
Vefa ile müteveffâ kafiyelerinin çok sık kullanıldığı şu günlerde, aklıma ilk gelen söz, Mehmet Gündem”e ait: ”Vefaya veda etmeyin, iyilik gördüğünüz insanı unutmayın.”
Bir de yasal uyarı: Vefa, imandandır.
Öte yandan, kimse vefasız olduğunu kabul etmez. Herkesin kendine göre ”haklı bir gerekçesi” mutlaka vardır. Hatta eşi benzeri görülmemiş bir nankörlük içinde olanlar bile vefadan dem vurabilir. Necip Fazıl boşuna dememiş: ”Bu nasıl bir dünya, hikâyesi zor.”
Olumsuz örneklerin beni götürdüğü yer, tam olarak şurasıdır: Vefa, kendini bilmektir. Dönüp bakmaktır. Unutmamaktır.
Bunların kolay olduğunu elbette söyleyemem. Kolay olmadığı için, hep aynı noktaya geliyoruz; vefa ve vefat.
***
”Ayrılıktan şiddetle kaçınmak ve birlikte olmaya ısrarla devam etmek” nasihatine rağmen, insanların yolları ayrılabilir, öncelikleri değişebilir. Öncelik bahsi ve önem sıralaması, uzun bir listedir. Sözgelimi, siz, manzara olsun diye evinizin bahçesine ağaç dikersiniz. Bir başka arkadaşınız da, manzaranın önünü kapatıyor gerekçesiyle ağaçları kesebilir. Galiba budur.
Bize düşen, her türlü olumsuzluğa rağmen, vefa yokuşunu çıkmaya çalışmaktır. Yokuşun sonunda güzel bir şey olmayabilir, olsun.
İnancıma göre, vefa doğuştandır, vefasızlık ise sonradan edinilir. Mesela, “siyasette vefa yoktur” derseniz, vefasızlığı normal bir davranış gibi görmüş ve göstermiş olursunuz. Aynısı, hayatın her alanı için geçerlidir.
Denilir ki, insanın terbiyesi musibet anında ortaya çıkar. Vefalı olup olmadığımız da zor şartlarda, zor zamanlarda kendini belli eder. Üzerimizde hakkı ve hukuku olan insanların zor zamanlarında, onların yanında mıyız, yoksa başka bir yerde mi?
Az biraz mesafe aldığımızda, bizde emeği olanları görmezlikten geliyor muyuz?
Geliyoruz. Üzülerek söyleyelim ki, çeşitli ödeme biçimleri vardır ve bunlardan biri de vefasızlıktır.
Yapılan iyilikler, verilen emekler, elbette alacak hanesine yazılmaz. Fakat vefa diye bir şey varsa, ki var, işte o beklenir.
Emeklerden, iyiliklerden ve sözlerden kurtulmanın en kestirme yolu, maalesef, vefasız olmaktır.
Vefasız kimse, kıymetleri ve emanetleri kırarak, kullanarak ilerler. Oysa dünya taşınmaz maldır ve buradan götüreceğimiz şeyler bellidir.
***
Kusur aramaya başlarsak, kusursuz insan olmadığını görürüz. Aramayalım. Arayacaksak da, önce kendimizden başlayalım.
Yazılarımızı hep bu anlayışla kaleme alıyoruz. Ortanca çiçeğinin de, balyozun da taşkırangiller familyasından olduğunu bilerek.
Ve kadim kural: ”Tahammül eden, şikâyet edenden daha fazla itibar görür.”
İşte bundan dolayı, konuyla ilgili olarak, en kıymetli tavır, Hüseyin Kazım Kadri”nin şu sözüdür: “Dostlarınızdan bir vefasızlık görürseniz, onları sakın kırmayın. Üslup ile geri çekilin.”
Bunu birkaç kez denedim. Tavsiye ederim.
Yazar: İbrahim Tenekeci
İlginizi Çekebilir
Kur’an-ı Kerim’in toplumdaki kadın sorunlarına çözümü
İslam, kadın ve erkek arasındaki doğal farklılığa, her birinin dünya sistemi ve toplumdaki yerine dikkat çeker. İhtiyaçlarına teveccüh ederek cinsiyeti daha az öne plana çıkarmıştır.
Haydi çocuklar Kur’an’a koşun
Camilerde Kur'an kurslarına kayıtlar başlıyor. 3 Temmuz - 25 Ağustos tarihleri arasında gerçekleştirilecek eğitimle çocuklar İslami bilgileri öğrenecek, manevi yönlerini geliştirecekler.
Diyanet 2022'de rekor kırdı! 48 yılın en yükseği
Diyanet İşleri Başkanlığı, 2022 yılında hafızlık rekoru kırdı. Geçtiğimiz yıl 12 bini aşkın hafızlık talebesi icazet belgesi alırken 1975’ten bu yana yetiştirilen hafız sayısı ise 200 bini geçti.
Namazın karakter gelişimi üzerindeki etkisi
Esma Sayın, bir ibadet olarak namazın kişiliğin ve kimliğin gelişimi üzerindeki tesiri hakkında kapsamlı bir makale kaleme almış.
Eğitimde hedef sorunu ve öğretmenlerin sorumlulukları
Mehmet Ali İlkaya, 22 yıllık öğretmenlik tecrübesinden hareketle eğitim programları ve öğretmenlerin sorumlulukları üzerine fikir yürütüyor.
Kur’an-ı Kerim’in en uzun ayeti neden bahsediyor?
Kur’an-ı Kerim’deki en uzun ayet, yasal konular ve ticari belgelerin nasıl düzenleneceği ile ilgilidir. Bu ayet, İslam’ın ne kadar kapsamlı olduğunu ve detaylara ne kadar dikkat ettiğini göstermektedir.