TİKA, Türkiye burada dedirtiyor
MEDYAAkit’e konuşan TİKA Başkanı Serdar Çam, “Dünyada açlık, sefalet, kan, gözyaşı durmadıkça Türkiye’nin de çalışmaları durmayacak. Bu milletin, dünyanın her yerine göndereceği mesajlar var” dedi. Türkiye’nin yurtdışındaki eli olan ve yaptığı çalışmalarla Türk kültürünü Osmanlı coğrafyasında yaşatmaya çalışan TİKA’nın önemini anlatan Çam, “Türk yardım tarzı diye uluslararası camiada bir terminoloji kullanılmaya başlandı. Türk yardımlarında en önemli etken samimiyet” ifadelerini kullandı.
Ülkemizi yurtdışında temsil eden kurumların başında gelen Türkiye İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı (TİKA), yaptığı çalışmalarla adından sıkça söz ettirmeye devam ediyor. Balkan ülkeleri başta olmak üzere savaşın yaşandığı Ortadoğu coğrafyası ile birlikte 140 ülkede binlerce projeye imza atan TİKA, Osmanlı medeniyetini ve kültürünü yeniden canlandırıyor. Faaliyette bulunduğu ülkelerin yeraltı ve yerüstü kaynaklarına “gözünü dikmeden” ülke insanına yardım eden TİKA, bu anlamda rakiplerinden ayrılıyor. Göreve geldiği günden itibaren kurumu çok ileri seviyelere taşıyan TİKA Başkanı Serdar Çam ile yaptıkları çalışmaları, Osmanlı mirasına nasıl sahip çıkıldığını, yurtdışındaki “Türk” algısını, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Balkan toplulukları için ne anlam ifade ettiğini ve paralel yapı ile mücadeleyi konuştuk.
TİKA 140 ÜLKEDE
Siz 2011 yılında göreve geldiniz. TİKA 1992 yılında kuruldu. Hem sizin görev yaptığınız sürede ve hem de TİKA’nın kurulduğu günden bu yana neler yapıldığını anlatır mısınız?
Biz Türkiye’nin artı değerlerini yurtdışına taşımaya gayret gösteren bir kuruluşuz. TİKA, Türkiye ile benzer gelişmeleri sağlayan bir teşkilat. 90’lı yılların Türkiye ise 2015’li yılların Türkiye’si arasında ciddi farklar var. Bu yüzden TİKA’nın geldiği nokta Türkiye ile aynıdır. Bugün 140 ülkede çalışmalar yayan TİKA, irili ufakları dünyanın dört bir tarafından “Türkiye burada da varmış” dedirtecek projelere imza atıyor. Son 10-13 yıllık süreç içerisinde, siyasi istikrarın da sağlanmasıyla birlikte iyi bir seviyeye geldik. Dünyada yaşanan sıkıntılar da TİKA’yı büyüttü. Afrika’daki kuraklık, Somali’de, Filistin’de ve Arap Baharı’nın yaşandığı bölgelerdeki sıkıntılar Türkiye’nin masasına getirilmeye başlandı.
TİKA özellikle hangi alanlarda yurtdışında Türkiye’yi temsil ediyor?
Bu tabii döneme ve coğrafyaya göre değişiyor. 2 bin kişinin şehadetiyle sonuçlanan Gazze’nin bombalanmasında bölgeye her türlü yardımı yapmaya çalıştık. Dünyada sağlık yatırımlarını artırmaya çalışıyor, bebek ölümlerini azaltmaya gayret ediyoruz. Bugün, birkaç dolarlık maliyetlerde bir insanın hayatını kurtarmak mümkün. Diğer ilgilendiğimiz bir alan eğitim. Gönül coğrafyamızın kapasitesini artırmak istiyorsak, bunun başına eğitimi koymamız lazım. Kendi ayakları üzerinde duran nesiller yetişmesi için çalışıyoruz. Bunların haricinde şehirlerin sosyal altyapılarını güçlendirmesi, ekonomik altyapılarının güçlendirilmesi gibi faaliyetleri de yoğunlukla yapıyoruz. Yılda küçüklü büyüklü ortalama 2 bin proje gerçekleştiriyoruz.
Sizin dönemizde ne kadar projeye imza atıldı. İstenilen seviyeye geldi mi?
Bu göreceli bir şey. Ne kadar çok yapsanız bir o kadar daha eksik çıkıyor. Milyarlarca insanın haksız rekabet içinde yaşam mücadelesi verdiğini görüyoruz. Ama TİKA’nın gayet iyi bir performansı var. Bu bizle alakalı değil. Bu devletimizin, -başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere- gayretleriyle meydana geliyor. Hâlâ bugün Cumhurbaşkanımız bize kalem kalem sorar: “Bu proje ne oldu, niye bitmedi hâlâ, neden gecikti, bir ihtiyaç var mı?” diye arar bilgi alır. 1992’de kurulan TİKA, 2002 yılına kadar ortalama 2 bin civarında proje yaptı. 2002’den 2012’ye kadarlık diğer bir 10 yıllık süreçte 12 bin proje yaptı. Şu an ise 10 yılda yaptığını bir yılda yapıyor.
Şu an bütçe ne kadar?
TİKA’nın direkt olarak kullandığı bütçe 250 milyon dolar civarında. Ama dolaylı olarak kimi bakanlıkların projelerine de vesile oluyor. Dolayısıyla bu rakam çok daha yükseklere çıkıyor.Türkiye’nin dış yardımları 2014 için 3,5 milyar dolar. Bunun içinde Kızılay, AFAD, Bakanlıklar da dâhil. Dünyanın 17. büyük ekonomisi ama insani yardımlarda birinci ülke. 2013 yılında ise Türkiye en cömert ülke unvanını aldı. Milli gelire oranla yaptığı yardımların oranında birinci ülke olduk. Bu durum; bizim medeniyetimizin, kültürümüzün, vakfetmemizin, tasadduk etmemizin devamı. Biz vakıf medeniyetinden gelen bir milletiz.
MUHALEFET PARTİLERİ BİLE TİKA’YI TAKDİR EDİYOR
Muhalefet partilerinde TİKA’ya bakış nasıl?
Muhalefet milletvekilleri dâhil geniş bir kesimden TİKA’nın çalışmaları takdir topluyor. TİKA siyasetin ortak bir noktada birleştiği yerlerden bir tanesi. Milli bir duruşu var.
Yurtdışı geri dönüşümleri nasıl? Yardımlar sonrası Türkiye algısı ne durumda?
Dünyada bir sıkıntı varsa Türkiye oraya belli bir oranda destek veriyor. Yardım ettiğiniz her bir kuruşun aslında karşılığını fazlasıyla alıyorsunuz. Bu maddi anlamda değil, yanlış anlaşılmasın. Yardım edilen ülke potansiyel düşman olma durumundan çıkıyor ve Türkiye’nin uluslararası arenada yanında yer almaya başlıyor. Turizm, ticaret gibi ilişkilerde gelişiyor. Yani bir koyuyorsunuz on alıyorsunuz. Türkiye yardımlarını böyle olsun diye yapmıyor. Ama rasyonel baktığınızda sizin dışarıya verdiğiniz para kesinlikle boşa gitmiyor.
TİKA KISKANILAN, GIPTA EDİLEN BİR KURUM
Yarış var mı?
Yarıştan ziyade, gıpta ile birlikte kıskançlık var. Dış yardımlar meselesine bakıldığında ağırlıklı olarak dünya ülkeleri bunu siyasi enstrüman olarak kullanmışlar. II. Dünya Savaşı’ndan sonra “yumuşak güç” ifadeleri kullanılarak çeşitli yardım kuruluşları kuruluyor. Marshall yardımları gibi. O dönemde pek çok devlet yardım kuruluşları kuruyorlar. Ama zamanla bu yardım kuruluşları kaşıkla verip kepçeyle alma gibi uygulamalara girişiyorlar. Yardım adı altında, ülkelerdeki madeni, cevheri, petrolü, doğalgazı, ormanları, organik topraklarını işliyorlar. Madenlerin işletilmesi için verdikleri paralara da yardım diyorlar. Aslında bu yardım değil almak. İş bununla da sınırlı kalmıyor: Bu tür yerlerde eğitim faaliyetleriyle de o ülkenin fethi gerçekleştiriliyor.
TİKA’yı diğerlerinden ayıran özellikler neler?
“Türk yardım tarzı” diye uluslararası camiada bir terminoloji de kullanılmaya başlandı. Bizim yardımlarımız diğer ülkelerden daha farklı ve özgün. Türk yardımlarında en önemli etken samimiyet.
TİKA Balkan coğrafyasında neler yapıyor?
Balkanlar bizim gönül coğrafyamız. Evlad-ı Fatihan. Osmanlı Devleti’ni yöneten ana mekanizma Balkan kökenlidir. Balkanlar’da belki Türkiye’den daha fazla bir Osmanlı mirası var. Herhangi bir Balkan devletine geldiğinizde Osmanlı’nın varlığını Türkiye’den daha fazla hissedebiliyorsunuz. Çünkü burada azınlık psikoloji ile pek çok eser muhafaza edilmiş. Balkanlar’da hemen her alanda projelerimiz var.
Eğitim çalışmalarımız çok ön planda. TİKA olarak yıllık 5 bin kişinin meslek edindirmeye yönelik eğitimini sağlıyoruz. Ecdat buranın her bir köşesine birçok eser bırakmış. Bunların birçoğu Yugoslavya’nın dağılması sırasında çıkan savaşlarda zarar görmüş. Bunları tek tek tespit edip restore etmeye çalışıyoruz.
TİKA olarak Balkanlar’daki Osmanlı kültürünün yaşatılması ve yeniden diriltilmesi gibi çalışmalar da yapıyoruz. Sağlık projelerimiz bu bölgelerde çok önde.
PARALEL YAPI KARŞIMIZA ÇIKAMIYOR
Paralel yapı ile yurtdışında karşılaşıyor musunuz? TİKA faaliyetlerine engel olmaya çalışıyorlar mı?
Onların haddi değil bu. Engel olmaya çalışıyorlar; ama iyice kendi köşelerine sıkıştıkları için karşımıza çık(a)mıyorlar. Bundan önceki dönemde her delikten çıkıp türlü türlü iltifatlar edip, etrafımız da dolaşıp devletin imkânlarından dolaylı olarak istifa etme gayretleri vardı.
TİKA açık bir teşkilat olduğu için o dönemlerde bile kendisini bu yapıya karşı koruyup kolladı. Geçmişte paralel yapının iyi şeyler yaptığını varsayarak diğer STK’lar ile ne kadar iş yapılmışsa bunlarla da ortak bazı projeler olmuş. Ancak ne zaman bir ihanet çemberi olduğu fark edildiğinde, bütün ilişkiler sıfırlandı.
Biz gittiğimiz her yerde 17/25 Aralık ihanetinin acımasız bir saldırı olduğunu, Türkiye için büyük tehdit içerdiğini anlatıyoruz. Zaman zaman şaşıran ülkeler oldu, kimileri “Biz zaten bunların böyle olduğunu biliyoruz” dediler. Ama her devlet paralel yapıya karşı tedbir almaya başladı.
ERDOĞAN, BALKANLAR İÇİN BÜYÜK BİR UMUT
¥ En son Arnavutluk’ta Preza Kale Camisi’nin açılışını yaptı. Orada 10 bin kişi vardı. İnanılmaz bir sevgi gösterisi oldu. İnsanlar Cumhurbaşkanını görebilmek için 15 km’lik dağı çıktılar. Buralarda büyük bir Erdoğan sevgisi var. Bunun için de bizim işimiz buralarda çok kolay. Ecdattan kalan bir marka değerimiz var, bir de başımızda başarılı bir liderin olması bize bütün kapıları açıyor.
İlginizi Çekebilir
Sokak röportajı saçmalığına ne zaman son verilecek?
Irkçılar, sokak röportajı sırasında başında üşüştükleri Suriyeli çocuklara küfretti ve saldırı girişiminde bulundu.
Tesettürden vazgeçme
Genç Dergisi medyanın görmezden geldiği mütesettir kadınların hikayesini okuyucularına aktarıyor.
Metaverse “intibak” sağlanabilecek bir ortam mıdır?
Manisa İl Müftülüğü “metaverse” konusunda aceleci sonuçlara varmış!
Türkiye'yi ayağa kaldıracak gelişme! Hepsi işin içindeymiş
Sabah gazetesi yazarı Dilek Güngör, TL'ye erişmekte zorlanan Londralı bankaların, Türkiye'de iş yapan bazı şirketleri paravan olarak kullandığını, Türk şirketlerin buradan TL krediyi çekip, Londra'daki bankaya taşıdıklarını ya da dolar hesaplarını TL'ye çevirtip, Londra'da mevduat hesabı açtıklarını hatırlattı. "Londra'da bire 10 faizi alan bizim şirketler bu alışverişten memnundu. Fakat Londra'ya ulaştırdıkları TL'ler sonra Türkiye'de spekülatif işlemlerde kullanılıyordu" diyen Güngör, "Yine mi Brütüsler!" başlıklı yazısında, "Son dönemde bizim Brütüs'lerin (yine aynı isimler) o çetelere her an kullanacakları TL'yi park etmeye başladığını duyuyorum. Hem de öyle az buz rakamlar değil… Şirketler arasında Türkiye'nin dev holdinglerini mi ararsınız, gıdacılarını mı, limancılarını mı, inşaatçılarını mı… Büyükler 500'er milyon TL'nin üzerinde parayı göndermişler. Biraz daha küçükler 250'şer milyon TL" ifadelerini kullandı.
Yazarlarımızdan Abdullatif Acar'ın Yeni Kitabı Çıktı
Huzur ve saadete ulaşmak her insanın en öncelikli hedeflerindendir. Ancak her nedense bunu hep yanlış yerlerde arıyoruz. Nefsimizin doyumsuz arzuları, şeytanın telkinleri, heva ve hevesimiz bizi yanıltıyor. Anlık düşünüyor ve karar veriyoruz.
Robert Kolej’den Boğaziçi’ne .... -II
Boğaziçi tartışmalarından yola çıkılarak kültürel iktidarın serencamını görmek mümkün…