© Dini Haberler 2020

SÜLEYMANCILARA REÇETE ve TAVSİYELER

1- Cemaatin geleceği ile ilgili konularda karar alacak bir istişare mekanizmasının bulunmaması, tüm yetkilerin merkezde "abi"nin, bölgelerde "idareci"nin elinde olması, bölge idarecilerinin uygulamalarını denetleyecek sağlıklı bir sistemin olmayışı çok çeşitli kritik hatalara sebep olmuştur. Bu yüzden kişisel çıkar ve menfaatleri uzak tutacak, baskı altında kalmadan karar alabilecek, cesurca görüşünü dile getirebilecek, ilmî birikim ve vizyon sahibi kişilerden oluşan bir istişare heyeti oluşturulmalıdır. Karar mekanizması tek kişinin yani merkezde cemaat liderinin dışarıda bölge idarecilerinin inisiyatifine bırakılmamalıdır.

1- Cemaatin geleceği ile ilgili konularda karar alacak bir istişare mekanizmasının bulunmaması, tüm yetkilerin merkezde "abi"nin, bölgelerde "idareci"nin elinde olması, bölge idarecilerinin uygulamalarını denetleyecek sağlıklı bir sistemin olmayışı çok çeşitli kritik hatalara sebep olmuştur. Bu yüzden kişisel çıkar ve menfaatleri uzak tutacak, baskı altında kalmadan karar alabilecek, cesurca görüşünü dile getirebilecek, ilmî birikim ve vizyon sahibi kişilerden oluşan bir istişare heyeti oluşturulmalıdır. Karar mekanizması tek kişinin yani merkezde cemaat liderinin dışarıda bölge idarecilerinin inisiyatifine bırakılmamalıdır.

2- Cemaatin, kurucusu Süleyman Hilmi Tunahan hazretlerinin vaz ettiği, ortaya çıkış sebebi olan dini ilimleri tedris faaliyetine kesin dönüş yapması ve bütün ilgisini bu alanda tutması cemaate sunulacak reçetede en önemli ve en öncelikli adımdır. Buna bağlı olarak cemaatin bir "holding", başındakilerin ise "ceo" gibi anılmasına sebep olan her türlü ticari faaliyet ile bir "siyasi parti" gibi algılanmasına yol açan her türlü siyasi söylem ve eylem mutlak anlamda terk edilmelidir.

3- Öncelikli adımlardan belki de en önemlisi hocaların ilmi seviyelerinin artırılması olmalıdır. Bu, hiç de kolay olmayan, zaman, emek ve ihtisas isteyen bir şeydir. İdari kadronun ilim noktasında son derece zayıf olması en büyük sıkıntılardan birisidir. Bu sebeptendir ki kimi zaman bu kadronun söylemlerini İslam ile bağdaştırmak mümkün değildir. Bu konuda yapılan kimi hatalar cemaatin bugüne kadar yapageldiği hizmetlere de kuşkuyla bakılmasına neden olmaktadır. Öte yandan tedris ile meşgul hocaların cemaatin sevk ve idaresi konusunda hiçbir etki ve yetkilerinin olmadığı sır değildir. Onlar daima idari kadronun emrinde ve gözetimindedir. Süleyman Hilmi Tunahan hazretlerine talebelik etmiş büyük abiler de dışlanma korkusundan dolayı yine idareci kadronun emir ve direktifleri dışına asla çıkamamaktadırlar.

4- Atılması gereken en acil adımlardan biri bütün dini ilimlere vukufiyet sahibi hocaların yetiştirilmesi olmalıdır. Şurası bir hakikattir ki cemaatin bugün sunduğu eğitim ne modern dünya insanının ihtiyaçlarını karşılamakta ne de cemaat mensuplarını tatmin etmektedir. Cemaatte geniş vizyon ve engin ilmî birikim sahibi, çağı anlayan ve anlatabilen, ümmete hitap edebilecek hoca bulmak mümkün değildir. Aslında bu bir sorun olarak bile görülmemektedir.

5- Hangi görüşe sahip olursa olsun hükümet eden parti ile daha da önemlisi devlet ile hiç bir zaman karşı karşıya gelinmemesi, devleti, kurumlarını ve yurtlar için aldığı önlemleri tenkit edecek ve karalayacak her türlü eylem ve söyleme son verilmesi gerekmektedir.

6- Diğer cemaatler, diyanet, imam hatip, ilahiyat, sivil toplum kuruluşları gibi hiç bir kurum ve kuruluşu karalayıcı, dışlayıcı söyleme asla izin verilmemesi elzemdir. dinihaberler.com.tr

7- Cemaat bugüne kadar ümmeti ilgilendiren en hassas meselelerde suskun, sessiz ve etkisiz kalmıştır. Başörtüsü, Filistin, darbe teşebbüsü bunlardan sadece bir kaçıdır. Cuma namazını camilerden ziyade yurtlarda kılmak, vakit namazlarında camilerden uzak durmak, imsak vakitlerinde cumhurdan ayrılmak gibi kendisini marijinalleştiren çeşitli söylem ve uygulamalarda bulunmuştur. Bu ve benzeri konularda ümmetten ayrışan değil ümmetle bütünleşen bir tavır sergilenmelidir.

8- Cemaatin tüm faaliyetleri şeffaf ve denetlenebilir olmalıdır. Her türlü kapalılık cemaat hakkında var olan kötü algıyı besleyici rol oynayacaktır.

9- Cemaatin idarecileri ve baş hocaları inanılmaz derecede kibir ve gurur içerisindedirler. Vatandaşa karşı jakoben, üstten bakan tavırlar sergilemektedirler. Koyu renkli takım elbise ve açık renkli gömleği giyen, sinekkaydı sakal tıraşını olan ve badem bıyık bırakan tekamül mezunu yurtta hocalık yapan neredeyse bütün şahıslar sokağa çıktığında devrin Fatih Sultan Mehmet'i ya da Muhteşem Süleyman'ı edasıyla dolaşmaktadır. Söylemlerinde ise kendilerine ait hiç bir fikirleri olmadığı gibi siyasetten ticarete, ilimden irfana, geçmişten geleceğe her türlü bilgiye "abi"nin sahip olduğunu ve kurtuluşun ona uymaktan geçtiğini dile getirirler. Bu kibre acilen son vermelisiniz. Ne Kur'ân'da ne de sünnette bu kibre ve söyleme bir dayanak bulamazsınız.

 

Not: Cemaati yakından tanıyanların da bildiği gibi burada yazılan hususların neredeyse tamamının bu şartlar altında uygulanması mümkün değildir. Yalnızca en tepeden gelecek kesin bir talimat ile uygulanabilirlik söz konusu olabilir. Mevcut "abi"nin ise bu yönde bir himmeti ve tasarrufu şimdilik yoktur. Ancak bu ve benzeri önlemler alınmadığı taktirde çok uzak olmayan bir zaman diliminde cemaatin içeriden çatırdayacağını, dışarıdan ise dışlanacağını tahmin etmek kahinlik değildir.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER