© Dini Haberler 2020

Sosyal Medya Gençleri Yalnızlaştırıyor!

​Felsefe ve Din Bilimleri Bölümü Din Sosyolojisi Anabilim Dalı Araştırma Görevlisi Semih Sağir, sosyal medyanın gençleri yalnızlaştırdığını söyledi.

Adıyaman Üniversitesi (ADYÜ) Felsefe ve Din Bilimleri Bölümü Din Sosyolojisi Anabilim Dalı Araştırma Görevlisi Semih Sağir, sosyal medyanın toplum ve gençler üzerindeki etkileri hakkında İLKHA'ya değerlendirmelerde bulundu. Sosyal medya kullanımının geçler ve aileler ve toplum üzerindeki etkilerini değerlendiren Sağir, sosyal medyanın olumsuz yönlerinin günümüzde daha fazla ön plana çıktığına dikkat çekti. Sağir, "Sosyal medya özellikle 2000'li yıllardan başlayarak hayatımızda yer almaktadır. Sosyal medyanın her ne kadar adı 'sosyal' olsa da olumsuz etkilerinin günümüzde daha fazla ön plana çıktığını görüyoruz. Gençler iyi yönde değil de olumsuz yönleriyle yüz yüze kaldığını görüyoruz." dedi.

Sosyal Medya Yok İken Nasıl Bir Hayatımız Vardı?

Gençlerin kendilerini aşırı bir şekilde sosyal medyaya kaptırdığını ve toplumdan kopuk bir şekilde yaşamaya başladıklarını vurgulayan Sağir, "Gençlerimiz maalesef sosyal medya ile biraz daha yalnızlaşıyor. Özellikle de kötü alışkanlıklar sahibi olabiliyorlar. Her ne kadar bunu iyi amaçlarla kullanan gençlerimiz varsa da sosyal medya da özellikle hayatımızda bize ne kazandırdığını ya da ne alıp götürdüğünü iyi incelememiz gerekiyor. Sosyal medya yok iken nasıl bir hayatımız vardı. Sosyal medya olduktan sonra nasıl bir hayata geçtik bunu incelememiz gerekiyor ve bu şekilde bir analiz yapabiliriz. Sosyal medya bu noktada biraz daha internete ve yalnızlığa itiyor maalesef." ifadelerini kullandı.

"Sosyal Medyayı Günün Belirli Saatlerinde Kullanabiliriz"

Sosyal medyada ahlaki ilkelerin çok dikkate alınmadığının ve paylaşımların ise bu dünyadan soyutlanarak yapıldığını ifade eden Sağir, gençlerin sosyal medya öncesi ve sonrası hayatlarının gözden geçirilmesi gerektiğini dile getirerek şunları kaydetti: "Gençlerin sosyal medya da birçok paylaşım yaptığını ama bu paylaşımları yaparken sanki biraz daha kendilerini dünyadan soyutlayarak bunu yaptığını görüyoruz. Sosyal medyada özelliklede ahlaki ilkelere pek fazla dikkat edilmediğini görüyoruz. İnsanlar hiç tanımadığı kişiler hakkında ön yargılarda bulunabilmekte, suçlamalarda bulunabilmektedir. Özellikle bu bakımda sosyal medyanın sosyal medya ahlakının geliştirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Özelliklede aile içi ilişkilerde olumsuz yansımalarını görüyoruz. Sosyal medyayı aslında günün belirli saatlerinde kullanabiliriz. Belirli saatler ayırabiliriz. Kitap okumaya belirli saatler ayırdığımız gibi ona da belirli saatler ayırabiliriz. Ama vakitsiz olarak, sürekli olarak sosyal medya ile uğraşmak eve geldiğinde anne, babanın ondan çocukların sürekli olarak ellerinde cep telefonları olması ve bu manada sürekli bir facebook veya twiter ile olsun bir mesajlaşma aile içi ilişkileri zedelemekte."

"Anne Ve Babalara Büyük Sorumluluklar Düşüyor"

Ebeveynlerin daha çok dikkat etmesi gerektiğini ve çocuklarını daha fazla zaman ayırmaları gerektiğini belirten Sağir, "Anne ve babaların özellikle çocuklarıyla daha fazla iletişime geçmesi ve sosyal medya için belirli bir zaman ayırabilirler. Bu nokta da anne ve babalara büyük sorumluluklar düşüyor. Çocuklar ve gençler yalnızlığa itilmemeli anne ve babalar onlara daha fazla sahip çıkmalı. Bu işle çok meşgul olduğu için çocuklarına yeterince zaman ayıramadıklarını görüyoruz. Dolayısıyla bütün bu bahsettiğimiz olumsuzlukların yanında sosyal medyanın olumlu tarafları elbette var. Öncelikle toplumda meydana gelen olumsuzluklara karşı hızlı bir şekilde bir kamuoyu oluşturma ve bu noktada o olumsuzluğun hızlı bir şekilde giderilmesi noktasında sosyal medya bu noktada televizyondan bile önemli bir görev üstlenmektedir. Bunu yaparken tabi sosyal medyada paylaşılan bilgilerin doğruluğuna dikkat etmeliyiz. İnsanlara iftirada bulunmaktan, onları suçsuz yere işlemedikleri herhangi bir olay veya davranışı nispet etmemeliyiz. Ve onların kişilik haklarına saygı göstermeliyiz. Bu noktada bir sosyal medya kullanımı uygun olur diye düşünüyorum." şeklinde konuştu.

İlginizi Çekebilir

Tesettürden vazgeçme

Genç Dergisi medyanın görmezden geldiği mütesettir kadınların hikayesini okuyucularına aktarıyor.

Metaverse “intibak” sağlanabilecek bir ortam mıdır?

Manisa İl Müftülüğü “metaverse” konusunda aceleci sonuçlara varmış!

Türkiye'yi ayağa kaldıracak gelişme! Hepsi işin içindeymiş

Sabah gazetesi yazarı Dilek Güngör, TL'ye erişmekte zorlanan Londralı bankaların, Türkiye'de iş yapan bazı şirketleri paravan olarak kullandığını, Türk şirketlerin buradan TL krediyi çekip, Londra'daki bankaya taşıdıklarını ya da dolar hesaplarını TL'ye çevirtip, Londra'da mevduat hesabı açtıklarını hatırlattı. "Londra'da bire 10 faizi alan bizim şirketler bu alışverişten memnundu. Fakat Londra'ya ulaştırdıkları TL'ler sonra Türkiye'de spekülatif işlemlerde kullanılıyordu" diyen Güngör, "Yine mi Brütüsler!" başlıklı yazısında, "Son dönemde bizim Brütüs'lerin (yine aynı isimler) o çetelere her an kullanacakları TL'yi park etmeye başladığını duyuyorum. Hem de öyle az buz rakamlar değil… Şirketler arasında Türkiye'nin dev holdinglerini mi ararsınız, gıdacılarını mı, limancılarını mı, inşaatçılarını mı… Büyükler 500'er milyon TL'nin üzerinde parayı göndermişler. Biraz daha küçükler 250'şer milyon TL" ifadelerini kullandı.

Yazarlarımızdan Abdullatif Acar'ın Yeni Kitabı Çıktı

Huzur ve saadete ulaşmak her insanın en öncelikli hedeflerindendir. Ancak her nedense bunu hep yanlış yerlerde arıyoruz. Nefsimizin doyumsuz arzuları, şeytanın telkinleri, heva ve hevesimiz bizi yanıltıyor. Anlık düşünüyor ve karar veriyoruz.

Robert Kolej’den Boğaziçi’ne .... -II

Boğaziçi tartışmalarından yola çıkılarak kültürel iktidarın serencamını görmek mümkün…

Robert Kolej’den Boğaziçi’ne Türkiye’de üniversitenin misyonu

Boğaziçi Üniversitesi tartışmalarını anlamak için biraz geçmişe gitmek gerekebilir…

TÜM HABERLER