© Dini Haberler 2020

Nice vaizlerimiz vardı sohbetinden istifade ettiğimiz

Vaaz ü nasihatlere ihtiyacımız narin bir bitkinin belirli aralıklar ile suya olan ihtiyacı gibidir. Allah, manevi dünyamıza hakiki anlamda hitap eden vaaz ü nasihatlerden bizleri mahrum eylemesin.

Cumhuriyet'in ilk yıllarının ardından çağdaşlık, modernizm, kalkınma adı altında sömürü düzenine çark olsun diye yapılan devrimlerin acı yansımaları yıllarca toplumun hafızalarında yer etmişti. Uzun yıllar süren baskıcı totaliter anlayış, emellerine engel olarak gördükleri milletin milli ve manevi değerlerini, batılılaşma hevesi ile bozguna uğratıyor, aşağılıyor, yok sayıyor ve gelişmesine imkân vermiyordu. Yüzyıllarca dini ve dünyevi işlerinde Kur’an'ı referans alan bu coğrafyanın insanları, karşılaştığı bu yeni durum karşısında yine sarsılmaz imanına ve inancının sağlam öğretilerine yaslanarak direnmeye çalışıyordu. Ve bu dirayeti gösterebilmenin en önemli yolunun bilgi sahibi olmak ve sahibi olduğu bilgi ile amel edebilmek olduğunu biliyorlardı.

Gönenli Mehmed Efendi

Kim nerede vaaz verecekse bilinirdi

Dünyasını ve ahiretini İslam'ın emirlerine ve yasaklarına göre tanzim etmeye çalışanların bilgiye ulaşmaları zordu bu yıllarda. Sürekli bir baskı, dinin esaslarını öğrenen ve öğretenler üzerindeki kovuşturma, yasaklar, tahrifler nerede ise mümkün kılmıyordu öğrenimi. Sınırlı sayıda idealist ve samimi insanın gayreti vardı. Ancak yetmiyordu. Kitleler bilgiye, sohbete, vaaz u nasihate açtı. Dini sohbet ve eğitime hasretti. Bir şekilde yasaklar deliniyor, aleni veya gizli faaliyetler ile eğitim ve öğretimler yapılıyor, çok acı bedeller ödenme pahasına dini ve vicdani eğitim evlerde, nadir de olsa eğitim kurumlarında, cami ve mescitlerde yapılmaya çalışılıyordu.

Camilerde az da olsa sohbetler düzenlenir, düzenli vaaz programları için selâtin camilerdeki vaazlar takip edilirdi. Hafta sonları iple çekilir, bütün haftanın sohbet açlığı iki günün namaz vakitlerinin ardından giderilmeye çalışılırdı. Kim nerede vaaz verecekse bilinirdi. Üstelik herhangi bir kanalda veya basında yazılmadığı halde… İlgili olan herkes bilirdi ki pazar günü ikindiyi müteakip İskenderpaşa’da, Cumartesi öğleni müteakip Şehzadebaşı'nda, Pazar sabahı İsmailağa’da, Cuma namazı öncesi Süleymaniye’de mutlaka sohbet olurdu.

Hangimiz bu sohbet ve vaazlarda İslami ve insani öğretilerden nasibimizi almadık ki?

İffet ve zarafetleri, kar beyazı başörtülerinin renginde ak, pir ü pak ninelerimizin, annelerimizin elimizden tutarak çocuk yaşta tanıştırdığı vaazlarda olmadık mı hiç? Cihangir Camii'nde Gönenli Mehmet Efendi'nin kadınlarımıza verdiği sohbetlere giden annelerimiz, çeyizlerinin en nadide işlemeli Kur’an kılıfına konulmuş Mushaflar ve cüzlerle, çıkışta sunulan okunmuş lokma veya Konya şekerlemeleri, su veya helva ikramları ile sohbet ve nasihatı kadınsı sunumlar eşliğinde ne de hoş kılarlardı.

Timurtaş Hoca

Şehzadebaşı her ne kadar kökü dışarıda azınlıkların “Direkler arası” klişesi ile ifsat faaliyetleri ile anılsa da kim unutabilirdi ki Timurtaş hocanın Şehzadebaşı Camii kürsüsünden heyecanla haykırdığı ikazları. Hele bir de Timurtaş Hoca, “vallahi” diye söze başlayınca, cümlesi biter bitmez cûş u huruşa gelen cemaatten bazı din âşıklarının cezbe ile “Allah Allah” nidaları göz yaşlarına karışarak caminin kubbesinde ne de güzel yankı bulurdu.

Fatih'te İskenderpaşa Camii'nde, Esad Çoşan Hocaefendinin naif kişiliği, bilge kimliği ve samimi sohbetleri ile dini hakikatlerin anlatıldığı ve anlaşıldığı akademik bir ortam oluşurdu nerede ise. Hangi vaaz u nasihat programında dinleyenleri veya muhibleri tarafından anlatılanlar kağıt kalemle not alınırdı bilemiyoruz. Ancak cemaatin sohbet sonrası cami avlusunu küçük bir üniversite anfisine çevirdikleri hakikatti. Elbette dinlenen sohbet ve oluşan birliktelik ile hayatın geri kalan kısmına örnek olacak bir çok öğreti bu vaaz ü nasihatlerin öncesi ve sonrası ile ilişkili idi. Bu vaaz ü nasihatler dijital ortamlarda hızla seyredilen ve ulusal kanallarda şaşaalı programlar ile kolayca ulaşılabilen imkanlardan yoksundu belki ama gerek millet sevgisi ile kendi coğrafyasına, gerekse ümmet bilinci ile dünya coğrafyasına hizmet eden –etmeye devam edegelen- bir çok insan bu sohbet halkalarında yetişmişti.

Ve daha nice nitelikli vaizler vardı, sohbetlerinden istifade ettiğimiz...

Tahir Büyükkörükçü

Arka fondan duygusal bir melodi eşliğinde nasihatleri sıralayamıyordu belki ama bir yükseltiden seslendirdiği hakikatlerle tüm Erzurum’u etkisi altına alıp sözünü dinletebiliyordu Naim Hocalar. Kablolu - kablosuz iletişim araçlarından yoksun olmasına rağmen vaaz ü nasihat denince Konya, Tahir Büyükkörükçü ile birlikte anılırdı. Belli bir aplikasyonu yoktu ama tatlı dili, güler yüzü ve sempatik tavırları ile Necmettin Nursaçan, Kayseri’de sahur ve seher vaazları ile kendine has mobil bir cemaat edinmişti. Kayseri’nin hangi camiinde sohbet verirse cemaati bilir, bıkmadan, usanmadan onu takip eder, onun sohbetinden istifade ederdi.

Hiçbir arama motoru yokken dilediğiniz dini bilgiye ister camide ister tekkede isterseniz de Sahaflar Çarşısı'ndaki küçük dükkânında ulaşabildiğiniz, şeyhliğinin yanına sahaflığı ve vaizliği de sığdırabilmiş Muzaffer Ozak vardı. Ve ismini sayamadığımız nice din âşığı, diyanet ehli, gönül adamı, nasihatleri ile yolumuzu aydınlatan değerli vaizlerimiz ve unutulmaz vaazları vardı.

Bugün de kısmen devam eden sohbetler var

M. Esad Coşan

Bugün onların muhafaza ettikleri ve her türlü eza ve cefaya rağmen sürdürdükleri usullerle vaaz ü nasihat programları, sınırlı sayıda da olsa devam edegelmektedir. Birkaç misal vermek gerekirse Fatih’te Metin Balkanlıoğlu Hocaefendi, cami kürsüsünden gençlerin gönlüne herhangi bir dijital dalga boyutunun ötesinde mümin feraseti ile akarak İslam esaslarını yerleştirebilmektedir. Şehzadebaşı Camii'nde Nureddin Yıldız Hocaefendi, o sabırla ve heyecanla beklenen cami vaazlarına devam ederek insanları irşad edebilmektedir. Üsküdar Çilehane Camii'nde, Osman Nuri Topbaş Hocaefendi ile sıcak, samimi bir ortamda, bilgi deryasına dalarak ilmin ve amelin inceliklerinden haberdar olabilmekteyiz.

Vaaz ü nasihatlere ihtiyacımız narin bir bitkinin belirli aralıklar ile suya olan ihtiyacı gibidir. Su her şeye hayat verdiği gibi vaaz ü nasihatler de dünya ve ahiret yaşamımıza hayat verir. Susuz kalarak kuruyup çatlamış, harab olmuş bir varlığa dönüşmek ne ise, vaaz ü nasihatlerden yoksun kalmak da o kadar zor ve güç bir durumdur.

Allah, manevi dünyamıza hakiki anlamda hitap eden vaaz ü nasihatlerden bizleri mahrum eylemesin…

 

Dünya Bizim/Ercan Babacan yazdı

İlginizi Çekebilir

Sokak röportajı saçmalığına ne zaman son verilecek?

Irkçılar, sokak röportajı sırasında başında üşüştükleri Suriyeli çocuklara küfretti ve saldırı girişiminde bulundu.

Tesettürden vazgeçme

Genç Dergisi medyanın görmezden geldiği mütesettir kadınların hikayesini okuyucularına aktarıyor.

Metaverse “intibak” sağlanabilecek bir ortam mıdır?

Manisa İl Müftülüğü “metaverse” konusunda aceleci sonuçlara varmış!

Türkiye'yi ayağa kaldıracak gelişme! Hepsi işin içindeymiş

Sabah gazetesi yazarı Dilek Güngör, TL'ye erişmekte zorlanan Londralı bankaların, Türkiye'de iş yapan bazı şirketleri paravan olarak kullandığını, Türk şirketlerin buradan TL krediyi çekip, Londra'daki bankaya taşıdıklarını ya da dolar hesaplarını TL'ye çevirtip, Londra'da mevduat hesabı açtıklarını hatırlattı. "Londra'da bire 10 faizi alan bizim şirketler bu alışverişten memnundu. Fakat Londra'ya ulaştırdıkları TL'ler sonra Türkiye'de spekülatif işlemlerde kullanılıyordu" diyen Güngör, "Yine mi Brütüsler!" başlıklı yazısında, "Son dönemde bizim Brütüs'lerin (yine aynı isimler) o çetelere her an kullanacakları TL'yi park etmeye başladığını duyuyorum. Hem de öyle az buz rakamlar değil… Şirketler arasında Türkiye'nin dev holdinglerini mi ararsınız, gıdacılarını mı, limancılarını mı, inşaatçılarını mı… Büyükler 500'er milyon TL'nin üzerinde parayı göndermişler. Biraz daha küçükler 250'şer milyon TL" ifadelerini kullandı.

Yazarlarımızdan Abdullatif Acar'ın Yeni Kitabı Çıktı

Huzur ve saadete ulaşmak her insanın en öncelikli hedeflerindendir. Ancak her nedense bunu hep yanlış yerlerde arıyoruz. Nefsimizin doyumsuz arzuları, şeytanın telkinleri, heva ve hevesimiz bizi yanıltıyor. Anlık düşünüyor ve karar veriyoruz.

Robert Kolej’den Boğaziçi’ne .... -II

Boğaziçi tartışmalarından yola çıkılarak kültürel iktidarın serencamını görmek mümkün…

TÜM HABERLER