© Dini Haberler 2020

Marksist Çin, İslam’ın önüne geçemiyor

Dünyanın en kalabalık ülkesi olan Çin Halk Cumhuriyeti’ni telaş sarmış durumda. Bu telaşın nedeni ülkede “Allah’a inanan” sayısının giderek artması. Marksist teorilerin hüküm sürdüğü ülkede kendi deyimleri ile bir şeyler ters gidiyor.

Mao Zedong tarafından kurulmuş olan ve inancı devre dışı bırakmak için senelerdir elinden geleni yapan Çin, hükümet destekli ateist liderleri ne kadar devreye soksa da “Allah inancının” önüne geçemiyor. Bir üniversite’de toplanan Ateist liderler ülkede son dönemlerde Cami ve kiliselere gidenlerin sayısındaki artışa dikkat çekerek yetkilileri göreve çağırdı.

Kendi topraklarında Müslümanlara karşı yaptıkları ile adından sıkça söz ettiren Çin Halk Cumhuriyeti, tüm baskıcı politikalarına rağmen inancın yükselişini önleyemiyor gibi.

Ülke içindeki pek çok dini aktiviteyi illegal olarak nitelendiren Çin hükümeti, inancın yükselişi karşısında da tamamıyla korkmuş durumda. Ülke de açılan pek çok mescit ve küçük kiliseden şikayetçi olan hükümet yetkilileri, tüm çabalarına rağmen inancın yayılmasını anlamlandıramıyor.

Statesmanjournal’un haberine göre İslam inancı da hızla yükselişe geçen Çin, önümüzdeki günlerde Ateist liderlere daha çok yükümlülük vererek bu yükselişin önüne geçmeye çalışacak.

Said Nursi Çin’de de hüküm süren komünist düşüncenin yıkılışa geçeceğini söylemişti

Said Nursi 100 yıl önce özgürlük ve inanç ilişkisini ifade etmişti. Özgürlüklerin artmasıyla paralel olarak insanlığın hakikat arayışını ve islamiyete yakınlaşacağını ifade eden Bediüzzaman Hazretleri, Çin komünizminin bugüne dek her türlü dış etkiye karşı ayakta kalmasına rağmen bunu ilelebet devam ettiremeyeceğini söylemişti.

Bediüzzaman’ın ifadeleri şöyle:

Bizde olan istibdat, Asya’nın hürriyetine zulmanî bir set çekmişti. Ziya-yı hürriyet o muzlim perdeden geçemezdi ki, gözleri açsın, kemâlâtı göstersin. İşte bu seddin tahribiyle, fikr-i hürriyet Çin’e kadar yayıldı ve yayılacaktır. Fakat Çin ifrat edip komünist oldu. Âlemdeki terazinin hürriyet gözü ağır geldiğinden, birden bire terazinin öteki gözünde olan vahşet ve istibdadı kaldırdı, git gide kalkacak. Eğer siz sahife-i efkârı okusanız, tarîk-i siyaseti görseniz, huteba-i umumî olan, doğru konuşan cerâidi dinleseniz, anlayacaksınız ki: Arabistan, Hindistan, Cava, Mısır, Kafkas, Afrika ve emsallerinde o derece fikr-i hürriyetin galeyanıyla, âlem-i İslâmın efkârında öyle bir tahavvül-ü azîm ve inkılâb-ı acip ve terakkî-i fikrî ve teyakkuz-u tam intaç etmiştir ki, bahasına yüz sene verseydik yine ucuzdu. Zira hürriyet, milliyeti gösterdi. Milliyet sadefinde olan İslâmiyetin cevher-i nuranîsi tecellîye başladı. (Münâzarat)

Şimdi bu zamanda en büyük tehlike olan zındıka ve dinsizlik ve anarşilik ve maddiyunluğa karşı yalnız ve yalnız tek bir çare var. O da Kur’ân’ın hakikatlerine sarılmaktır. Yoksa koca Çin’i az bir zamanda komünistliğe çeviren musibet-i beşeriye, siyasî, maddî kuvvetlerle susmaz. Yalnız onu susturan hakikat-i Kur’âniyedir. (Emirdağ Lahikası)

Kaynak: Risale Haber

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER