MajidMajidi’nin “Muhammed (sav)” adlı film Üzerine
MEDYADİYANET HABER-MajidMajidi’nin “Muhammed (sav)” adlı filmi tarafımızca izlenmiş olup aşağıdaki kanaatler hasıl olmuştur:
Grup sayfamıza katılmak için >>> TIKLAYINIZ
DİN İŞLERİ YÜKSEK KURULU BAŞKANLIĞINA
MajidMajidi’nin “Muhammed (sav)” adlı filmi tarafımızca izlenmiş olup aşağıdaki kanaatler hasıl olmuştur:
- Emevî-Haşimî çekişmesi bariz bir şekilde gösterilmiş olup Emevîler küfrün, Haşimîler ise hakkın öncüsü olarak resmedilmiştir.
- Hz. Ali’nin yüzü de Hz. Peygamber’in yüzü gibi gizlenmek suretiyle ikisi adeta özdeşleştirilmiştir.
- Şiî kaynaklar referans alındığı için Ebu Talib mücahit bir Müslüman olarak gösterilmekte, buna karşın Hz. Ebubekir, Hz. Ömer gibi sahabenin ileri gelenlerine yer verilmemektedir.
- Filmin müzikleri kilise müzikleri gibi olup özellikle Âmine karakteri kucağındaki bebek ve giyim-kuşamıyla Hz. Meryem’i andırmak suretiyle bir Hristiyan filmi izlenimi vermektedir.
- Daha peygamber olmadan birçok olağanüstü şeyler ortaya koyan, sürekli mucize gösteren bir peygamber imajı çizilmiş, özellikle denizden balık yağdığı sahnede mistisizm adeta zirve yapmıştır.
- Filmin başından sonuna kadar Peygamberimize sürekli tuzak kurmaya çalışan bir portre çizilerek Yahudilere gereğinden fazla yer verilmiştir.
- İsim koyma töreninin olduğu sahnede Arapların tavırlarını küçümseyen Yahudi: “Şimdi peygamber bunlardan mı çıkacak?” deyince diğer Yahudi: “Bunlardan değil, bunlar için” demek suretiyle adeta Peygamberimizin Araplardan çıkmasının onlar için bir şeref olmadığı, aksine onların perişan hallerinin bir göstergesi olduğu ifade edilerek Şiî dünyasının bu yöndeki ezilmişliği telafi edilmeye çalışılmıştır.
Netice olarak; sayılan bu olumsuz yönlerden dolayı İslamî hassasiyeti olan kesimlerin eleştiri oklarından kurtulamayacak olan söz konusu filmin bahsi geçen kesime çok da bir katkısı olmayacaktır.
Bununla birlikte gerek ülkemizde peygamberimizi yeterince tanımayan kesimlerde gerekse Batı dünyasında adından söz ettirecek nitelikte bir film olduğu da muhakkaktır. Özellikle sinema teknikleri açısından başarılı olan bu filmde, Peygamberimizin rahmet ve sevgi yüklü mesajlarının olduğu sahneler izleyenleri derinden etkileyecek ve ciltler dolusu kitapla ulaşamadığımız kesimlere Peygamberimizin tanıtılmasında olumlu yönde ve önemli katkılar icra edecektir.
Ayrıca, görsel malumatın yazılı malumatın önüne geçtiği ve daha etkili olduğu şu yüzyılda, işin kolayına kaçıp eleştirmek yerine, bu konuda bizden adeta ışık yılı mesafesinde açık ara önde olan Batı’nın sinema gibi etkin bir silahıyla silahlanmak çok daha yerinde bir tutum olacaktır. Mağlubiyetlerinde bile kahramanlık hikâyeleri çıkaran filmler yapmak suretiyle milletler üzerinde algı oluşturmaya çalışan ve bu konuda da son derece başarılı olan devletleri bu alanda örnek alıp gerçek kahramanlık hikâyeleriyle dolu olan tarihimizi ve dinimizin sevgi, şefkat ve merhamet yüklü engin mesajlarını beyaz perdeye aktararak şiddet ve terör dini olarak servis edilen Yüce Dinimizin üzerindeki bu kötü algıyı bertaraf edebiliriz.
Hindistan yapımı olan “My Name’sKhan” adlı sinema filmi, islamî bir film olmamasına rağmen, İslam’ın terörle özdeşleştirilemeyeceğine dair verdiği mesajlarla bu konuda birçok İslam ülkesinin/âliminin yapamayacağı bir katkıda bulunmuştur. Sadece subliminal mesajlar verilmesi için bile milyon dolarlık bütçelerle filmlerin yapıldığı şu zamanda, mevcudu eleştirmek yerine daha iyisini ortaya koymak adına neler yapabileceğimizin tartışmasını yapmak çok daha verimli olacağı kanaatindeyim. Gerekirse bu konuda kurul olarak senaristlerle birlikte çalışma yapmak suretiyle bizler de elimizi taşın altına koymalıyız.
Halil KILIÇ
DİYK Uzman Yrd.
İlginizi Çekebilir
Sokak röportajı saçmalığına ne zaman son verilecek?
Irkçılar, sokak röportajı sırasında başında üşüştükleri Suriyeli çocuklara küfretti ve saldırı girişiminde bulundu.
Tesettürden vazgeçme
Genç Dergisi medyanın görmezden geldiği mütesettir kadınların hikayesini okuyucularına aktarıyor.
Metaverse “intibak” sağlanabilecek bir ortam mıdır?
Manisa İl Müftülüğü “metaverse” konusunda aceleci sonuçlara varmış!
Türkiye'yi ayağa kaldıracak gelişme! Hepsi işin içindeymiş
Sabah gazetesi yazarı Dilek Güngör, TL'ye erişmekte zorlanan Londralı bankaların, Türkiye'de iş yapan bazı şirketleri paravan olarak kullandığını, Türk şirketlerin buradan TL krediyi çekip, Londra'daki bankaya taşıdıklarını ya da dolar hesaplarını TL'ye çevirtip, Londra'da mevduat hesabı açtıklarını hatırlattı. "Londra'da bire 10 faizi alan bizim şirketler bu alışverişten memnundu. Fakat Londra'ya ulaştırdıkları TL'ler sonra Türkiye'de spekülatif işlemlerde kullanılıyordu" diyen Güngör, "Yine mi Brütüsler!" başlıklı yazısında, "Son dönemde bizim Brütüs'lerin (yine aynı isimler) o çetelere her an kullanacakları TL'yi park etmeye başladığını duyuyorum. Hem de öyle az buz rakamlar değil… Şirketler arasında Türkiye'nin dev holdinglerini mi ararsınız, gıdacılarını mı, limancılarını mı, inşaatçılarını mı… Büyükler 500'er milyon TL'nin üzerinde parayı göndermişler. Biraz daha küçükler 250'şer milyon TL" ifadelerini kullandı.
Yazarlarımızdan Abdullatif Acar'ın Yeni Kitabı Çıktı
Huzur ve saadete ulaşmak her insanın en öncelikli hedeflerindendir. Ancak her nedense bunu hep yanlış yerlerde arıyoruz. Nefsimizin doyumsuz arzuları, şeytanın telkinleri, heva ve hevesimiz bizi yanıltıyor. Anlık düşünüyor ve karar veriyoruz.
Robert Kolej’den Boğaziçi’ne .... -II
Boğaziçi tartışmalarından yola çıkılarak kültürel iktidarın serencamını görmek mümkün…