Eğitim Sorununun Kaynağı Programlar Değil
MEDYAYönetim Bilimi Uzmanı Doğan CEYLAN, “Ders kitaplarından birkaç konu çıkarmakla eğitim sorunu çözülemez” dedi. Ceylan “Sorun uygulamadadır. Bazı konular çıkarılabilir ancak programlar değişiyor, sorun kalmayacak algısını ve beklentisini oluşturmak yanlıştır” diye konuştu.
Grup sayfamıza katılmak için >>> TIKLAYINIZ
MEB’in Program Tanısı Yanlış
Milli Eğitim Bakanlığında eğitim sistemini iyileştirmeye yönelik çabalar sürüyor. Bu çabalar doğrultusunda öğretim programlarının yenilenmesine yönelik çalışmalar yapıldığı açıklandı. Müteakip haberlerde bazı ders konularının müfredattan çıkarıldığı yer aldı.
Öncelikle belirtmek isterim ki Türkiye’deki eğitim sorununun kaynağı Programlar değildir. 10 yıl önce yenilenen öğretim programları incelendiğinde ideal insan yetiştirmeyi ve onu en güzel becerilerle donatmayı amaçladığı görülecektir.
Bu görmek için derslerde öğrencilere kazandırılacak temel becerilere ve derslerin hedeflerine bakmak yeterlidir.
Örneğin İlköğretim Türkçe ders programında yetiştirilecek bireylere ilişkin hedefler şöyledir:
“Günümüzün ve geleceğin öğrencilerini yetiştirecek bu programla;
• Türkçeyi doğru, güzel ve etkili kullanan,
• Kendini ifade eden, iletişim kuran, iş birliği yapan, girişimci ve sorun çözen,
• Bilimsel düşünen, anlayan, araştıran, inceleyen, eleştiren, sorgulayan, yorumlayan,
• Haklarını ve sorumluluklarını bilen, çevresiyle uyumlu, şartlandırmaya karşı duyarlı,
• Okumaktan ve öğrenmekten zevk alan,
• Bilgi teknolojilerini kullanan, üreten ve geleceğine yön veren bireylerden oluşan bir toplum hedeflenmektedir.”
Sosyal bilgiler dersinin amaçlarından bazıları şöyledir:
Özgür bir birey olarak fiziksel, duygusal özelliklerinin; ilgi, istek ve yeteneklerinin farkına varır.
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak, vatanını ve milletini seven, haklarını bilen ve kullanan, sorumluluklarını yerine getiren, ulusal bilince sahip bir vatandaş olarak yetişir.
Hukuk kurallarının herkes için bağlayıcı olduğunu, tüm kişi ve kuruluşların yasalar önünde eşit olduğunu gerekçeleriyle bilir.
Türk kültürünü ve tarihini oluşturan temel öğe ve süreçleri kavrayarak, milli bilincin oluşmasını sağlayan kültürel mirasın korunması ve geliştirilmesi gerektiğini kabul eder.
Ekonominin temel kavramlarını anlayarak, kalkınmada ve uluslararası ekonomik ilişkilerde ulusal ekonominin yerini kavrar.
Meslekleri tanır, çalışmanın toplumsal yaşamdaki önemine ve her mesleğin gerekli olduğuna inanır.
Bilim ve teknolojinin gelişim sürecini ve toplumsal yaşam üzerindeki etkilerini kavrayarak bilgi ve iletişim teknolojilerini kullanır.
Bilimsel düşünmeyi temel alarak bilgiye ulaşma, bilgiyi kullanma ve üretmede bilimsel ahlakı gözetir.
Katılımın önemine inanır, kişisel ve toplumsal sorunların çözümü için kendine özgü görüşler ileri sürer.
İnsanlığın bir parçası olduğu bilincini taşıyarak, ülkesini ve dünyayı ilgilendiren konulara duyarlılık gösterir.
Görüldüğü üzere, öğretim programlarının hedefleri ve öğrencilere kazandırmak istediği beceriler son derece güzel ve yerindedir.
Diğer yandan, Onuncu Beş Yıllık Kaklında Planında eğitim sisteminin temel amacı şu şekilde belirlenmiştir:
“Düşünme, algılama ve problem çözme yeteneği gelişmiş, demokratik değerleri ve milli kültürü özümsemiş, paylaşıma ve iletişime açık, sanat ve estetik uyguları güçlü, özgüven ve sorumluluk duygusu ile girişimcilik ve yenilikçilik özelliklerine sahip, bilim ve teknoloji kullanımına ve üretimine yatkın, bilgi toplumunun gerektirdiği temel bilgi ve becerilerle donanmış, üretken ve mutlu bireylerin yetişmesi eğitim sisteminin temel amacıdır.”
Mevcut öğretim programlarındaki hedef ve becerilerle Onuncu Beş Yıllık Kalkınma Planındaki hedef ve becerilerin karşıladığı da görülmektedir.
Kamuoyundaki, yenilenen programlarda çok büyük değişikliklerin olacağı ve eğitimdeki sorunların çözüleceği beklentisi son derece yanlıştır. Yenilenen ve bu öğretim yılında okutulmaya başlanılacak Hayat Bilgisi programını incelersek zaten önceki programlara benzer hedefler yer aldığı ve görülecektir.
“Öğrencilere kazandırılacak beceriler şöyledir: Araştırma, Bilgi ve İletişim Teknolojilerini Kullanma, Değişim ve Sürekliliği Algılama, Dengeli Beslenme, Doğayı Koruma, Girişimcilik, Gözlem, İletişim, İş Birliği, Karar Verme, Kaynakların Kullanımı, Kendini Koruma, Kendini Tanıma, Kişisel Bakım Kurallara Uyma, Mekânı Algılama, Millî ve Kültürel Değerleri Tanıma, Öz Yönetim, Sağlığını Koruma, Sorun Çözme, Sosyal Katılım, Zaman Yönetimi.”
Milli Eğitim Bakanlığı, eğitim sistemindeki hastalığın tanısını yanlış koymuştur. Hastalık programlarda değildir. Programlardaki eksik beceri ve değerler tamamlanabilir, bazı konular çıkarılabilir ancak “programlar değişiyor, sorun kalmayacak” algısını ve beklentisini oluşturmak yanlıştır. Ders kitaplarından birkaç konu çıkarmakla bu ülkenin eğitim sorunu çözülemez.
Peki, programlarda sorun yoksa sorun nerededir?
- Sorun uygulamadadır.
Sayın Bakanım,
Ülkemiz ve milletimiz için en doğru çalışmaları yapma gayretini taşıdığınızı biliyoruz. Doğru çalışmalar yapabilmeniz için size yol gösterecek eğitimci bir çalışma ekibi oluşturmanız önemlidir. Lütfen bu ülkenin geleceği için böyle bir iyilik yapın.
İlginizi Çekebilir
Sokak röportajı saçmalığına ne zaman son verilecek?
Irkçılar, sokak röportajı sırasında başında üşüştükleri Suriyeli çocuklara küfretti ve saldırı girişiminde bulundu.
Tesettürden vazgeçme
Genç Dergisi medyanın görmezden geldiği mütesettir kadınların hikayesini okuyucularına aktarıyor.
Metaverse “intibak” sağlanabilecek bir ortam mıdır?
Manisa İl Müftülüğü “metaverse” konusunda aceleci sonuçlara varmış!
Türkiye'yi ayağa kaldıracak gelişme! Hepsi işin içindeymiş
Sabah gazetesi yazarı Dilek Güngör, TL'ye erişmekte zorlanan Londralı bankaların, Türkiye'de iş yapan bazı şirketleri paravan olarak kullandığını, Türk şirketlerin buradan TL krediyi çekip, Londra'daki bankaya taşıdıklarını ya da dolar hesaplarını TL'ye çevirtip, Londra'da mevduat hesabı açtıklarını hatırlattı. "Londra'da bire 10 faizi alan bizim şirketler bu alışverişten memnundu. Fakat Londra'ya ulaştırdıkları TL'ler sonra Türkiye'de spekülatif işlemlerde kullanılıyordu" diyen Güngör, "Yine mi Brütüsler!" başlıklı yazısında, "Son dönemde bizim Brütüs'lerin (yine aynı isimler) o çetelere her an kullanacakları TL'yi park etmeye başladığını duyuyorum. Hem de öyle az buz rakamlar değil… Şirketler arasında Türkiye'nin dev holdinglerini mi ararsınız, gıdacılarını mı, limancılarını mı, inşaatçılarını mı… Büyükler 500'er milyon TL'nin üzerinde parayı göndermişler. Biraz daha küçükler 250'şer milyon TL" ifadelerini kullandı.
Yazarlarımızdan Abdullatif Acar'ın Yeni Kitabı Çıktı
Huzur ve saadete ulaşmak her insanın en öncelikli hedeflerindendir. Ancak her nedense bunu hep yanlış yerlerde arıyoruz. Nefsimizin doyumsuz arzuları, şeytanın telkinleri, heva ve hevesimiz bizi yanıltıyor. Anlık düşünüyor ve karar veriyoruz.
Robert Kolej’den Boğaziçi’ne .... -II
Boğaziçi tartışmalarından yola çıkılarak kültürel iktidarın serencamını görmek mümkün…