© Dini Haberler 2020

Dr. Ayhan Vergili: Hilmi Ziya Ülken Önemli Bir Sosyolog, Felsefeci ve Fikir Adamıdır!

Kültür ve sosyoloji konuları üzerine yapmış olduğu nitelik çalışmalarla tanıdığımız yazar Dr. Ayhan Vergili hocamızla, İşaret Yayınları arasında çıkan, “Hilmi Ziya Ülken” kitabı çerçevesinde,  Hilmi Ziya Ülken gibi çok yönlü bir akademisyeni konuştuk. Vergili, “Ülken bibliyografyasını hazırlarken temel olarak onun her türlü yazısını toplamaya çalıştım. Ayrıca bu bibliyografyaya ek olarak onun hakkında yapılan her türlü inceleme, araştırma, çalışma, tez ve yayınları da topladım” dedi.

Kültür ve sosyoloji konuları üzerine yapmış olduğu nitelik çalışmalarla tanıdığımız yazar Dr. Ayhan Vergili hocamızla, İşaret Yayınları arasında çıkan, “Hilmi Ziya Ülken” kitabı çerçevesinde,  Hilmi Ziya Ülken gibi çok yönlü bir akademisyeni konuştuk. Vergili, “Ülken bibliyografyasını hazırlarken temel olarak onun her türlü yazısını toplamaya çalıştım. Ayrıca bu bibliyografyaya ek olarak onun hakkında yapılan her türlü inceleme, araştırma, çalışma, tez ve yayınları da topladım” dedi.

 Öncelikle hocam, böyle bir eser yazmanızda ki temel gayeniz nedir?

Hilmi Ziya Türkiye’de bir kısım akademik çevrelerde çok iyi tanınan ve dikkate alınan bir akademisyen olmakla birlikte bir kısım akademik çevreler tarafından göz ardı edilen bir sosyologdur. Ancak Hilmi Ziya Ülken, Türk fikir hayatına yön vermiş, Türkiye’de akademik ve bilimsel anlamda sosyal bilimler çalışmalarına metodolojik katkı sunmuş bir sosyolog, felsefeci ve fikir adamıdır. 73 yıllık hayatının neredeyse  yarım asrını  yayın yaparak geçirmiştir. Ülken’in vefatından sonra da onun yazdığı kitaplar yeniden basılmaya devam etmiştir.

Hilmi Ziya,  Türkiye Cumhuriyeti’nin birinci kuşak  fikir adamlarındandır. Türk Düşünce Tarihi, Batı Felsefesi, Sosyoloji vb. konularda akademik boşluğu doldurmaya çalışmıştır. Ülken’in  çağdaşı olan Ziyaettin Fahri Fındıkoğlu’da eş zamanlı olarak aynı çabayı göstermiş ve ömrünü sürekli yayın vererek geçirmiş bir diğer önemli Türk sosyologdur. Türkiye’de  sosyoloji ve felsefe çalışmalarına  katkı sağlayan Hilmi Ziya’nın bibliyografyasının bir bütünlük içerisinde derlenmemiş olması büyük bir eksiklikti. Sayın Prof. Dr. Aykut Kazancıgil  hocam bu eksikliği sık sık dile getirirdi. Bir seferinde bana “Ülken’in yayınlarını toplaya bilirsen Türk Sosyolojisine  önemli bir katkı sağlarsın” dedi ve Hocamın teşviki ile bu işe başladım. Yanılmıyorsam 2002 yılında önce Aykut Kazancıgil hocamın kişisel kütüphanesinde çalışmaya başladım, ardından İstanbul ve Ankara’daki muhtelif kütüphanelerde uzun çalışmalar yaptım, 2005 yılının sonlarına doğru kitap olacak şekle geldi.

Hilmi Ziya Ülken bibliyografyasını hazırlarken nasıl bir metot izlediniz?

Öncelikle, daha önce neler yapıldığın araştırmaya başladım, ilk olarak Prof. Dr. Eyyüp Sanay Hocanın Kültür Bakanlığından yayımlanan ve doktora tezi olarak hazırlanmış olan “Hilmi Ziya Ülken” adlı eserine ulaştım, bu eserde önemli bibliyografik bilgiler mevcuttu. Ardından rahmetli Şerif Mardin’in Ayşe R. Özberki’ye yaptırdığı [Hilmi Ziya’s Life and Thought from 1928 to 1960, in Relation to The Political and Religious Developments in The Republic of Turkey, Boğaziçi Üniversitesi Yüksek Lisans Tezi, 1986, 322 sf.9] teze, daha sonra Cahit Tanyol tarafından  1977’de İstanbul Üniversitesi, Sosyoloji Bölümünde Lisans Bitirme Tezi olarak Ceyda Aksoy’a hazırlatılan “Hilmi Ziya Bibliyografyası”na ulaştım bu üç kaynak benim için yol gösterici oldu. Öncelikle bu üç kaynaktaki yayınları karşılaştırdım. İlk olarak her üç kaynakta mevcut olan künyeleri, ardından iki kaynakta mevcut olan künyeleri ve son olarak da sadece tek kaynakta olan künyeler olarak yayınları sınıflandırdım. Ardından yayınlara ait künyelerin orijinal metinlerini (kitap, monografi, makale ve yazıları) kütüphanelerden, bulmaya ve kontrol etmeye başladım. Orijinal metinlerini gördüğüm her yayını ve yazıyı kontrol ederek eksiklikleri ve yanlışlıklar düzelttim. Özellikle dergi ve gazetelerdeki yazılarını toparlamakta ciddi sıkıntılar yaşadım bazı kaynaklarda çeşitli gazetelerde yazıları olduğundan bahsediliyordu ancak bunların hangi tarihler arasında olduğu belli değildi. Bu vesile ile dönemin gazetelerini  tek tek taradım. Tesadüfen Ülken’e ait yazılar bulduğum oldu. Gazete ve dergilerin ilgili sayılarına ulaşamadığımda ciddi sıkıntılar yaşadım. Göremediğim yazıları özellikle bu kaynakların güvenirliliğini değerlendirerek kaynakçaya ekledim. Ancak sonraki baskılarda göremediğim künyeleri tekrar yayınlandıkları gazete ve dergi sayılarına ulaşarak teyit ettim. Bu şekilde Hilmi Ziya Ülken’in yazılarının ve yayınlarının bir kısmının zikrettiğim kaynaklarda mevcut olduğunu gördüm bazı hatalar vardı onları da düzelttim. 

Ülken bibliyografyasını hazırlarken temel olarak onun her türlü yazısını toplamaya çalıştım. Ayrıca bu bibliyografyaya ek olarak onun hakkında yapılan her türlü inceleme, araştırma, çalışma, tez ve yayınları da topladım. Böylece bibliyografya temelde iki bölümden oluştu. Birinci Bölüm;  Hilmi Ziya Ülken Bibliyografyası, İkinci Bölüm;  Hilmi Ziya Ülken Hakkında Yapılan Çalışmalar Bibliyografyası’dır.

İkinci Bölüm: Hilmi Ziya Ülken Hakkında Yapılan Çalışmalar Bibliyografyası;  bu bölüm altı alt başlıktan oluşmaktadır. Bunlar;  tezler, kitaplar, kitap bölümleri ve ansiklopedi maddeleri, makaleler, sempozyum ve tebliğler son olarak Hilmi Ziya hakkında çalışma yapan yazarların isimleri indeksine yer verdim.

Hocam kitabınızda, Hilmi Ziya Ülken gibi velut bir yazarın yazdığı ne varsa herkesçe bilinir olması gerekir diyorsunuz. Neden herkesçe bilinmesi gerekiyor?

Aslında bu  ifade sadece Hilmi Ziya Ülken için değil tüm fikir adamları için geçerlidir. Bu bilimsel bir yaklaşımdır. Doğa bilimlerinde de durum böyledir. Bir konuda daha önceden neler yapıldığını bilmezseniz yaptığınız katkını ne derecede önemli olduğunu ölçemezsiniz. Basit bir örnek vermek istiyorum. Platonun “Devlet” Farabi’nin “El-Medinetül Fazıla” kitaplarındaki fikirleri bilmediğinizde siyasete felsefesine ilişkin değerlendirmelerinizin ne derece yeni ve orijinal olduğunu bilemezsiniz. Bu nedenle çalıştığınız konu hakkında daha önceki orijinal katkıları bilmeniz sizin de daha orijinal fikir üretmenize katkı sağlayacaktır.

Hilmi Ziya Ülken kimdir. Bize kısa hayatından kesitler sunabilir misiniz?

Elbette. Ülken’in hayat hikayesi 1901’de Osmanlı Devletinin son yıllarına denk gelir.  Babası eczacı ve dişçi mektebi organik kimya pro­fesörü Dr. Ziya Ülken, annesi Müşfika Ülken'dir. Çocukluk, gençlik  ve öğrencilik yılları Osmanlı’nın yıkılış hikayeleri içinde İstanbul’da geçer. 1918’de Mülkiye'ye girer 1921’de me­zun olur. Edebiyat Fakül­tesi coğrafya asistanlığı yarışma imtihanını kazanmış ve 1921-1924 yılları arası coğrafya asistanlığı yapmaya başlamıştır. Bu esnada Felsefe Şubesine devam ederek Felsefe tarihi ve Ahlak imtihanlarını vermiştir. Yine bu yıl­larda Avrupa'ya gönderilmiş olan Ragıp Hulusi'nin yerine Edebiyat Fakültesi Kütüphâne memur vekilli­ğinde bulunmuştur. Cumhuriyetin ilanı ve sonraki yıllarda çeşitli okullarda öğretmenlik ve Milli Eğitim  Bakanlığında çeşitli görevlerde bulunur. Bu yıllarda çeviriler ve yayınlar yapmaya da devam eder. 1928-29 yılları arasında askerlik hizmetini öğrenci ve su­bay olarak İstanbul ve Edremit’te geçirmiştir. 1930-33 yılları arasında Kabataş lisesi Felsefe ve Galatasaray lisesi sosyoloji öğretmenliği yaptı. 1933’de Maârif Vekâletinin hazırla­dığı üniversite reformunda yeni Edebiyat Fakültesi Türk Medeniyeti Tarihi profesörlüğüne tayin edilerek tetkik için Berlin'e gönderildi. O sırada Maârif Vekili Reşit Galip'in istifası üzerine üniversite reformunda yeni karışmalar sırasında kadro dışında bırakılan Hilmi Ziya Atatürk'ün emri ile tekrar aynı kadroya doçent olarak alındı. Kendi müracaatı ile vazifesi Felsefe Ord. Profesörü Reichenbach'a bağlı Türk Tefekkürü Tarihi doçentliği oldu. 1940’da Felsefe Profesörlüğüne tayin edildi, fakat kadrolar işgal edilmiş olduğu için fiilen sosyoloji ve ahlak profesörlüğü yaptı. Bu vazifesi 1960’a kadar devam etti. 1944’de ek görev olarak Teknik Üniversite Sanat Tarihi Profesörlüğüne tayin edildi, bu ek görevinde 1948’e kadar bulundu. 1955’de Ankara Üniversitesi İlâhiyât Fakültesine Sistematik Felsefe Profesörlüğüne seçildi. Bu vazifeye İstanbul’daki vazifesinin yanında ek görev olarak devam etti. 1957’de İs­tanbul Üniversitesinde Ord. Profesör oldu. 1960’daki 147 profesörün ihracı sırasında İstanbul'daki dersi üzerinden alınarak asli vazifesi Ankara İlâhiyât Fakül­tesine nakledildi. 1962’de 114 sayılı kanun düzeltilerek İstanbul'daki eski vazifesine iade edildi ise de bu düzeltmeyi kabul etmeyerek Ankara'daki Sistematik Fel­sefe Ord. Profesörlüğünde kalmaya devam etti. Uzun ve verimli bir yaşamın sonunda, kısa süren hastalık döneminin ardından 05 Haziran 1974 yılında İstanbul’da vefat etmiş, 07 Haziran 1974 Rumelihisarı Aşiyan mezarlığına defnedilmiştir.

Peki, Hilmi Ziya Ülken hakkında yapılan nitelikli çalışmalar hakkında bize biraz bilgi verir misiniz?

Hilmi Ziya Ülken yayınlarını toplarken, eşzamanı olarak onun hakkında yapılan inceleme ve yayınları da toplamaya başladığımı yukarda izah etmiştim. Bir zaman sonra bu yayınların da bibliyografya ile birlikte yayınlanmasının önemli olacağını düşündüm. Ülken hakkında gerçekten de tahminimizden çok fazla inceleme ve yayın yapıldığını gördüm. Hilmi Ziya hakkında bundan sonra yapılacak araştırmalara yardımcı olacağı inancıyla bu yayınların listesini de kitaba ekledim.

Hilmi Ziya hakkında yapılan incelemeler;  50 tez, 17 kitap, 32 kitap bölümü, 226 makale, 17 tebliğ olmak üzere toplam 342 çalışmadan ibarettir. Hilmi Ziya hakkında çeşitli üniversitelerimizde doktora, yüksek lisans ve lisans tezleri yapılmıştır.  Yapılan toplam 50 tezin;  3’ü doktora, 24’i yüksek lisans ve 23’ü lisans tezinden ibarettir. Bu tezlerin birçoğu felsefe bölümlerinde hazırlanmıştır. Hazırlanan tezlerden 31 tanesi ise İlâhiyât Fakültelerinde Felsefe ve Din Bilimleri ABD yapılmıştır. Burada Ülken’e İlâhiyât Fakültelerinin gösterdiği yoğun ilgi açıkça görülmektedir. Bu tezlerin künyeleriyle ilgili ayrıntılı bilgilere kitabın sonundaki bibliyografyada yer verdim.

Ülken hakkında yapılan en önemli çalışmalardan biri, kendi sahasına ilişkin önemli bir değer ifade eden, Prof. Eyüp Sanay’ın Ord. Prof. Hilmi Ziya Ülken’in Fikirlerinin Gelişimi, başlıklı doktora tezidir. Burada Hilmi Ziya'nın Sosyoloji–Felsefe–Psikoloji konusundaki görüşleri değerlendirilmektedir. Sanay’ın tezinde yer alan Hilmi Ziya Ülken Bibliyografyası en güvenilir ilk çalışmalardan biridir. Sonradan yapılan pek çok tez de bu bibliyografya aynen ya da kısmen kullanılmıştır.

İstanbul Üniversitesi’nde yapılan beş lisans tezinden biri Tarih Bölümü’nde diğerleri Sosyoloji Bölümü’nde hazırlanmıştır. İlginç olan Ziya Gökalp’ten sonra ikinci defa kurucusu olduğu İ.Ü. Sosyoloji Bölümü’nde hakkında doktora düzeyinde hiç tez yapılmamış olmasıdır. Sadece Cahit Tanyol tarafından yaptırılan beş lisans tezi mevcuttur. 1979’da yapılan son tezden sonra bölümde Hilmi Ziya Ülken üzerine hiçbir tez çalışması yapılmamıştır.

Cahit Tanyol tarafından yaptırılan tezlerden en önemlisi Hilmi Ziya hakkındaki ilk bibliyografya denemesi olan Ceyda Aksoy’un (tezin üzerinde tarih bulunmamasına rağmen büyük olasılıkla 1973-1974 yıllarında hazırlanmıştır.) hazırladığı lisans tezidir. Bu çalışma da Ceyda Aksoy’a Prof. Dr. Ümit Meriç Yazan da yardımcı olmuştur.

1984 yılında Boğaziçi Üniversitesi’nde Şerif Mardin tarafından Ayşe Özberki’ye yaptırılan yüksek lisans tezinde Hilmi Ziya Ülken’in bibliyografyası da yer almaktadır. Bu bibliyografya Eyüp Sanay’ın ve Ceyda Aksoy’un hazırladığı bibliyografyalarla oldukça benzerlikler göstermektedir.

Ankara Üniversitesi İlâhiyât Fakültesi’nde 10 yıl boyunca asistanlığını yapmış olan Prof. Necati Öner, Hilmi Ziya Ülken’in felsefi görüşlerini yayınladığı iki yazı ve bir röportajda izah etmiştir. Bu yazılar Ülken’in felsefesini aydınlatan önemli değerlendirmeler içermektedir. Ulaşabildiğim kadarıyla Necati Öner, Hilmi Ziya Ülken hakkında yapılan ilk doktora tezini Eyüp Sanay’a yaptırmıştır.

Hilmi Ziya Ülken’in düşünce tarihi açısından değerlendiren en önemli analitik incelemeler Prof. Dr. Kurtuluş Kayalı tarafından yapılmıştır. O bizzat öğrencisi olmamakla birlikte onun hakkında en çok yayın veren araştırmacıdır. Kayalı, Ülken’le ilgili 16 yazı yazmış, bir kitabını da Hilmi Ziya’ya ithaf etmiştir.

 Sizin kitabınızın diğer Hilmi Ziya Ülken çalışmalarından ayıran özellik nedir?

Bu eser,  özellikle sosyal bilimlerin herhangi bir sahasında araştırma yapacak olan akademisyen ve araştırmacılar için önemli bir kaynakça sunmaktadır. Hilmi Ziya Ülken gibi çok yönlü bir akademisyenin metinleri araştırmacıların çalışmalarında ufuk açıcı olacaktır. Bu vesile ile Ülken’in yazılarının okunması önem arz etmektedir. Bu kitap araştırmacılara bu kolaylığı sağlamaktadır.

Şöyle ki, Ülken’in yayınları üzerine yapılan ilk önemli çalışma 1975 yılında Hilmi Ziya’nın öğrencisi olan Dr. Muhsin Balakbabalar tarafından hazırlanan bibliyografya denemesidir. Bu ilk önemli çalışmalardan biridir Daha sonra Prof. Cavit Orhan Tütengil [1921-1979] tarafından iki çalışma yapılmıştır. Bunlardan ilki;  1977’de yazdığı Hilmi Ziya Ülken’in Çıkardığı Dergiler ve Bu Dergilerde Yaptığı Yayınlar, adlı makaledir. Bu makalede Tütengil, Ülken’in bizzat kendisinin çıkardığı Mihrab, İnsan ve Sosyoloji Dergisi’nde ona ait olan yazıların listesini vermekte ve bu dergilerin önemi üzerine bir değerlendirme yapmaktadır. İkincisi; 1979 yılında Hilmi Ziya Ülken’in Eserleri ve Makaleleri” başlıklı makalesidir. Burada da Hilmi Ziya’ya ait bir kaynakça neşredilmiştir. Ülken’in yayınları üzerine yazılan bu makalelerin dışında, tespit edebildiğim kadarıyla, onunla ilgili çeşitli incelemeler ve tezler yapılmıştır. Ülken hakkında yapılan bu tezlerde, yayınlarının sayısı kiminde 300, kiminde 500 kiminde ise gazete yazılarıyla birlikte 700-800’e yakın olduğundan bahsedilmektedir.  Bu bibliyografyalar karşılaştırıldığında bazı çelişkiler ve yanlış aktarmalar göze çarpmaktadır. Benim yaptığım araştırmada Ülken’in, ulaşabildiğimiz kadarıyla 64 tanesi kitap, 7’si monografi olmak üzere 1437 adet yayını vardır. Vefatından sonra büyük bir kısmı yeni baskılar olmak üzere 75 eseri basılmıştır. Bunları da ilave ettiğimizde Ülken’in yaklaşık 1500’ün üzerinde yayını mevcuttur. Ayrıca çeşitli konularda yayınlanmamış fakat isimleri var olan 16 çalışması ve 16 adet tebliği bulunmaktadır. Bu eserde Ülken’in kaleme aldığı neredeyse her yayının künyesine ulaşmak imkanı mevcuttur. Belki kıyıda köşede kalmış tek tük bazı yayınların künyesi dışında.

İkinci olarak, Ülken’in kitap tanıtımlarına verdiği önem nedeniyle onun yazdığı bu tanıtımların künyeleri tek tek maddeleştirilerek bu eserde gösterilmiştir. Bu Ülken ilk yazılarından itibaren kitap tanıtımlarına önem vermiştir. 1923 yılında Darülfünun Mecmuası’nda yayınlanan ilk yazılarında Batı’da çıkan önemli akademik dergileri tanıtmıştır. II. Dünya Savaşı’nın sonrasında;  Sosyoloji Dergisi’nin (1949) 4-5. sayılarında ve yine Sosyoloji Dergisi’nin (1952) 7. sayısında Batı’da yayınlanan birçok kitabın tanıtımını yapmıştır. O dönemin koşulları dikkate alındığında bu kitapların varlıklarından haberdar olmak ve bunları temin etmek bile nerdeyse imkansız gibidir. Onun bu özelliği hayatı boyunca devam etmiştir. Sosyoloji Dergisi’nde yaklaşık 100 ve  Felsefe Yıllığı I’de 50 civarında kitap tanıtımı yapmıştır. Bu yazıların yaklaşık 200 kadarı kitap ve dergi tanıtımıdır. Bu dergilerin listesini bibliyografyanın sonuna alfabetik olarak ekledim bu benim hazırladığım kitabın en ayırt edici özelliklerinden biri de budur.

Son olarak kitap hakkında neler söylemek istersiniz

Genişletilmiş 3. baskısını sunduğumuz elinizdeki eserde en önemli değişiklik; “Hilmi Ziya Ülken Hakkında Yapılan Çalışmalar Bibliyografyası” bölümünde olmuştur. İlk baskıda (2006) çalışma/yayın sayısını 195 olarak tespit etmiştik. İlk baskıdan altı yıl sonra yaptığımız ikinci baskıda Ülken üzerine yapılan çalışmalarda ciddi bir artış olmuş ve bu sayı 294’dü bulmuştu. Bugün ise ikinci baskının üzerinden geçen yaklaşık üç yılda sadece Türkiye değil özellikle Azerbaycan başta olmak üzere  yurt dışında onun hakkında yayınlar yapılmış olduğunu tespit ettim. Bu suretle genişletilmiş üçüncü baskıda Hilmi Ziya Ülken hakkında yapılan çalışma/yayın sayısı 342’e ulaşmıştır. Hazırladığım bibliyografyanın Hilmi Ziya Ülken’e olan ilgiye katkı sağladığı düşüncesi bizi memnun etmiştir.

Bu araştırmanın projesini yıllar önce tasarlayan, üç yıl süren bu çalışma sürecinde beni teşvik eden, maddî ve manevî olarak her an destekleyen, araştırmanın danışmanlığını yapan muhterem Hocam Prof. Dr. Aykut Kazancıgil’e şükranlarımı sunarım. Çalışmalarım esnasında kendileri ile yaptığım görüşmelerde yardımlarını esirgemeyen ve bu kitaba makale yazarak destekleyen Prof. Dr. Necati Öner ve Prof. Dr. Kurtuluş Kayalı’ya, ayrıca konuyla ilgili kendisiyle yaptığım görüşmelerde yardımlarından dolayı Prof. Dr. Eyüp Sanay’a ve bu kitabın ilk baskısını yapan Mehmet Varış ile son iki baskısını yapan İşaret Yayınları sahibi Dr.İsmet Uçma ve Mehmet Ali Uçmaya teşekkürü bir borç bilirim.

Hocam, bize zaman ayırdığınız için size çok teşekkür ediyorum.

Bende size teşekkür ediyorum

Dr. Ayhan Vergili kimdir?

1970’te Sivas ili Suşehri ilçesinde doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini İstanbul’da tamamladı. 1989 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü’nde başladığı lisans eğitimini 1993 yılında tamamladı. 2000 yılında “Baykan Sezer’in Sosyolojisi” başlıklı tezini sunarak İstanbul Üniversitesi’nde Sosyoloji yüksek lisansını tamamladı. 2011 yılında İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Bölümünde; “Türkiye’de Modern Tıbbın Kurumsallaşması ve Cumhuriyet Dönemi Sağlık Politikaları” başlıklı doktora çalışmasını tamamladı.

1994’de Milli Eğitim Bakanlığında öğretmen olarak göreve başladı. 2006 yılına kadar Konya, Sinop ve İstanbul’da liselerde Felsefe Gurubu Dersleri Öğretmenliği yaptı. 2006 yılında MEB Teftiş Kurulu Başkanlığında Müfettiş Yardımcılığına, 2009’da Bakanlık Müfettişliğine atandı. 2014 yılında MEB Teşkilat Kanunda yapılan düzenleme ile Maarif Müfettişliği görevine atandı. Halen bu görevine İstanbul’da devam etmektedir. Üsküdar Üniversitesi İTBF Sosyoloji Bölümünde yarı zamanlı öğretim görevlisi olarak “Türk Sosyoloji Tarihi” ,  “Demografi ve Nüfus Dinamikleri” ve “Sanayi Sosyolojisi” derslerini 2016-2017 yılından beri devam etmektedir.

Çeşitli akademik dergilerde kültür ve sosyoloji konularında makaleleri yayınlanmıştır. İlk kitabı Hilmi Ziya Ülken Kitabı, 1. baskısı 2006, 2. baskısı 2013, 3. baskısı ise 2016 yılında yayımlanmıştır. Prof. Dr. Aykut Kazancıgil ve Prof. Dr. H.Hüsrev Hatemi ile birlikte hazırladığı Bilim Tarihi ve Kültür Yazıları, adlı kitap ise 2013’de yayınlanmıştır.

 

Diyanet Duyurular Sayfamız için TIKLAYINIZ

 

Diyanetliler Platformu  Grup sayfamıza katılmak için >>> TIKLAYINIZ

Dini Haberler Grup sayfamıza katılmak için >>> TIKLAYINIZ

 

İlginizi Çekebilir

Şeyh Ahmed Yasin ile 20 yıl önce gerçekleştirilen bir röportaj

Biz şehadetin talipleriyiz. Yaşamanın peşinde değiliz. Dünya için de mücadele etmiyoruz. Biz ahiret için savaşıyoruz. Bu yüzden, tehditler bize zarar vermez.

Her Kitap Bir Hayattır

“Hayat bisiklet sürmek gibidir. Dengede durmak için sürekli hareket etmek gerekir.” İşte bu söz ışığında gayret gösteren Yazar Selda Avcı ile “hayata, kadına ve okumaya dair” birçok konuyu konuştuk. Selda Avcı, “Lütfen hayatınızı ertelemeyin. Tekrarı olmayan bu hayatımız, bir varmış ile başlayıp, bir yokmuş ile sona erer” dedi.

PSİKOLOJİK DESTEK ALMAKTAN ÇEKİNMEYİN

Psikolog ve Halkla İlişkiler Uzmanı Büşra Ay ile ofisinde keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. Psikoloji alanında ufuk açma hedefi olan genç psikolog, destek almanın korkulacak bir şey olmadığını vurguladı ve ihtiyacı olan herkesi destek almaya davet etti.

Deizm yaygınlaşıyorsa bunda günümüz çocuk yetiştirme tarzının etkisi büyük!

Zafer Dergisi'nden Aslınur Bahar, psikiyatrist Mehmet Tüzün ile ateizm ve deizm üzerine verimli bir röportaj gerçekleştirmiş.

Dünyada kuralları inşa edenler kurallara uymuyor

​​​​​​​Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kriter dergisine röportaj verdi. “Dünya değişiyor, BM de değişmeli” diyen Erdoğan, Batı'nın üstünlüğü anlayışının sonuna gelindiğini söyledi.

Allah’a bağlanmak insanı özgürleştiriyor

İslam dini ile şereflenen Romanya vatandaşı Teodora (Fatma) Gabor, Akit’e yaptığı açıklamada, “Allah, Ali İmran Suresinde diyor ya: “Allah’ın ipine sımsıkı sarılın.”. Ondan sonra dedim ki, asıl O’na sarılmam gerekiyor. Allah’a bağlanmak insanı özgürleştiriyor. Bağlandıkça özgürleşiyorsun. Müthiş bir durum” ifadelerini kullandı.

TÜM HABERLER