© Dini Haberler 2020

Avanos Müftülüğünden Çanakkale Konferansı

Avanos Müftülüğü Çanakkale Zaferinin 101. Yılı münasebetiyle Avanos Belediye Toplantı Salonunda anlamlı bir konferans düzenledi.

Grup sayfamıza katılmak için >>> TIKLAYINIZ

DiniHaberler.com.tr:     Avanos Müftülüğü Çanakkale Zaferinin 101. Yılı münasebetiyle Avanos Belediye Toplantı Salonunda anlamlı bir konferans düzenledi.

Araştırmacı-Yazar Salim DAĞ tarafından verilen Konferansa,
Avanos Kaymakamı Mustafa ELDİVAN,
Avanos İlçe Müftüsü Mehmet FİDAN,
Kozaklı İlçe Müftüsü Rahmi YİĞİT,
Göreme Belediye Başkanı Nuri CİNGİL,
KalabaBelediye Başkanı Mustafa KÖROĞLU,
İlçe Mal Müdürü Erdoğan BAŞKAN,
İlçe Tarım Müdürü Bülent ÇİFTÇİ,
İlçe Gençlik Hizmetleri ve Spor Müdürü Kerem YILMAZ,
Avanos Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı Kemal ÇELİK,
Avanos Esnaf ve Sanatkarlar Kredi Kefalet Kooperatif  Başkanı Mustafa Kenan SARITAŞ
Köy ve Mahalle muhtarları ile Din Görevleri ve Kuran Kursu öğreticileri ile halkın yoğun katılımıyla gerçekleşti.
Program, saygı duruşu, İstiklal Marşı ve Kuran’ı Kerim tilavetiyle başladı.

Açılış konuşmasını İlçe Müftüsü Mehmet Fidan gerçekleştirdi programa katılanlara teşekkür ettikten sonra günün anlam ve önemine dair bir konuşma yaptı. Konuşmasın da; kahraman dedelerimizin destanlarını dinlemek için, şehit ve gazilerimizin aziz hatırasını hayırla yad etmek için geldiğimiz bu program da kardeşlik bilincimizi geçmişte ecdadımızın nasıl ortaya koyduğunu göreceğiz dedi.

Bu programların amacının; topluma duyarlılık kazandırmak, milletin gönlündeki cevheri ortaya çıkarmak, iman dolu göğüsleri harekete geçirmek olduğunu ifade eden Müftü FİDAN, Mehmet Akif merhumun köy köy, kasaba kasaba tüm vatan toprağını gezerken, şiirlerin de de   aynı gaye ve hedef vardı dedi.

“ Artık; Ey Milleti merhuma Sabah oldu uyan,
Sana az geldi ezanlar diye ötsün mü bu Çan,
Ne Kürtlük, ne Türklük kalacak aç gözünü,
Dinle Peygamberi Zi şanın ilahi sözünü,
Veriniz başbaşa; zira sonu hüsran-ı Mübin,
Ne hükümet kalıyor, ortada, billahi ne din.

 

“Birliğimiz, kardeşliğimiz, dirliğimiz, diriliğimiz, için milli, dini kardeşlik köprülerine ihtiyacımız var. Maddi kalkınma manevi kalkınma olmadan olmaz, öyle bir manevi şuura sahip olacaksınız ki Çanakkale de siperde gözünü kırpmadan düşmanı gözetleyen ve yine gözünü sakınmadan düşmana saldıran Mehmetçikler misali milleti, dini, bayrağı, vatanı, istiklali ve mukaddesatı için gece gündüz demeden çalışacak ve teyakkuz halde bulunacaksınız”. “ İşte bize bu ruhu, bu manevi duyguları kazandıracak olan yegâne kaynak Çanakkale şehitlerimizdir, Çanakkale gazilerimizdir." dedi.

Müftü FİDAN; “Yeryüzün de Cennet olarak,  bir Medine de Ravza-i  Mutahharra  var,  bir de Şehitlikler var, Çanakkale de şehitlerimizi ziyaret etmek te Cenneti ziyaret etmek gibi düşünülebilir. Çünkü şehitlerimiz ölmemişlerdir, diridirler ve onlar  cennette rızıklandırılmaktadırlar. Onarı ziyaret etmekle Cennette onları ziyaret etmek gibi düşünülebilir. Ve onların üzerimizde hakları vardır. Hem üzerimizde ki haklarını unutmamak bu cennet vatanı bizlere emanet eden, ecdadımızı hayırla yâd etmek, hem de milli manevi şuur ve bilinç kazanmak, dostu düşmanı iyi tanımak, bir daha tuzaklara düşmemek için ecdadımızı, bu büyük insanları ziyaret etmeli ve etkin bir şekilde Çanakkale Zaferini anlatan programlar düzenlenmelidir.” dedi.

Daha sonra programa konuşmacı olarak katılan Araştırmacı-Yazar Salim DAĞ, konferansında şöyle konuştu; ''Sayın Kaymakamım, Sayın Müftüm, Sayın Belediye Başkanlarım, Sayın Daire Amirlerim, hanımlar ve beyefendiler programımıza hoş geldiniz, sefalar getirdiniz. ‘’Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır.’’ Bayraklara kanıyla renk katan, canıyla toprağa hayat veren, her köşesi burcu burcu şehit kokan, o güzelim Anadolu'nun, yiğit çocuklarının nereli, kaç yaşında ve kimler olduğunu tanıtmaya çalışacağım size. Bunlardan biri Diyarbakırlı Maho Dedemiz 24 yaşında elbette Kürt olduğunu biliyordu ama o bir şey daha biliyordu Kürt te olsa, Laz da olsa, Çerkez de olsa, Alevi de Sünni de olsa, değil Çanakkale; Halep'te de olsa Saray Bosna'da da olsa Basra'da da olsa bir Müslüman kadının namusu onun namusudur. Ben kürdüm oradaki kadın beni ilgilendirmez diyemedi ve demedi de kendi geldi Çanakkale’ye. Maho dedemizin yanında kendi birliğinde bir çocuk vardı yaşı küçüktü Ahmet... Oda Çanakkale Lapsekiliydi Hasan oğlu Ahmet öksüzdü, Traplusgarp  da şehit olmuştu babası, babasının öcünü almaya gelmişti oraya asker değildi o sadece gönüllüydü askerliği bilmiyordu kendi imkanlarıyla gelmişti. Bir gün bulundukları sipere düşman ağır bir saldırı başlattı, Ahmet %100 şehit olacaktı çünkü bilmiyordu savunmayı asker değildi dedik ya. Maho dedemiz o Türk, ben Kürdüm o ölsün diyebilseydi eğer sipere girerdi o tam tersini yaptı ben öleyim o yaşasın o daha çocuk ben hiç olmazsa 24 yaşıma kadar yaşadım o daha çok küçük o yaşamalı dedi ve bir kuluçka tavuk gibi Ahmet’in üzerine abandı tam 44 tane mermi isabet etti vücuduna ve o Kürt Ahmet dedemizin temiz pak kanı Ahmet’in üzerine aktı ve Ahmet’in üzeri tamamen kan oldu. Ahmet kurtuldu Maho Dedemiz Ahmet’i kurtardı. Tam iki ay elbisesini yıkamadı ve bir gün kör bir kurşun Ahmet’in vücudunu deldi geçti. Elbiseleriyle gömülürken üzerinde iki kan vardı biri Maho Dedemizin, biri kendi sıcak, temiz kanı, kan kardeşi oldular ve torağa düştüler bizim için. Ama noldu şimdi Maho Dedemizin torunlarıyla Ahmet Dedemizin torunları kanlı bıçaklı hale geldi. İşte bu batının bir oyunudur. Batı oyununu iyi oynadı ve bizi tuzağa düşürdüler. Sağcı, solcu, ilerici, gerici diye 40-50 senedir gençlerimiz birbirini öldürüyor. Türk, Kürt, Laz, Çerkez diye insanlar birbirini düşman görüyor. Alevi, Sünni diye inançlarını öne çıkarıp ümmet ve kardeş olma şuurunu kaybettirmeye çalışıyorlar. Sonuç ne oluyor batının istediği oluyor.

Arıburnu… Nasıl anlatmayayım… Bu ülkede doktor, öğretmen, kaymakam, vali, mühendis, avukat, bakan, başbakan olacak,  4 gecede 43.000 münevver kadromuzu kaybettiğimiz yer nasıl anlatmayayım. Geleceğimizi mahvettiler dış düşmanlardan başka birde içimizde düşmanlar vardı Almanlar. Enver Paşa büyük bir gafletle Almanları dost kabul etmişti. Oysa Peygamber Efendimizle muhalefet etmiş oluyordu, Peygamberimiz yalan söylemez ne diyordu; ‘’Ehli küfür bir millettir’’ diyordu. Getirdi ordumuzun başına Liman von Sanders diye bir Yahudi yi komutan yaptı. Kayseri Lisesi, Kayseri medresesi, Tokat Medresesi, Vefa Lisesi, Balıkesir Lisesi hiç mezun vermemiş bir tek Galatasaray Lisesi mezun vermiş orada da azınlık büyük çoğunluk, tıp fakültesi hiç doktor verememiş hepsi oraya gönüllü katılmış ve maalesef bugün bir tane mezar taşları bile yok neden yok biliyor musunuz? Liman von Sanders talebelerin asker olarak Çanakkale ye geldiğini anlayınca geleceğimizi karartmak için 19 Mayıs 1915 günü öğrencilerden oluşan orduya bir taarruz emretmiş, halbuki savunma siperde yapılır toprağımızı almaya gelen onlar. Esat Paşa itiraz etmiş iş, kavgaya kadar gitmiş karargah çadırında birbirini dövecekler ama Enver Paşa taarruzu yapın diyor emrediyor. Ağlayarak da olsa 5 tümen taarruza kalkıyor hepsi talebe nereye gittiğini bilmiyor çocuk o, milli manevi duygularla gelmiş oraya asker değil ki sadece 15 gün tahta silahlarla eğitim yaptırılmış o kadar. Hatta Rizeli Ali Dayı diyor ki zavallı çocuklar hakiki mermi atmaya başlayınca silahın dipçiği omuzlarına vuruyor sırt üstü yere yatırıyor, çavuşlar ve onbaşılar düşmesin diye sırtlarından destek veriyorlardı devrilip düşmesinler diye. Ve bu çocukları adeta bir kıyıma sürdüler 4 gecede 43.000 şehit verdik 3 km uzunluğunda 150 metre derinlikten düşüp parçalandılar. Ve o sıcakta koktular, kurtlandılar, kendi askerleri (Avustralyalı ve Yeni Zelandalılar yani Anzaklar) bile dayanamadı bu kokuya,  üzerlerine gaz döküp yaktılar ve külünü denize attılar. Bir Yeni Zelandalı anlatıyor konserve kutusunu açmış karnını doyurmak için, neredeyse 300- 400 sinek üşüşmüş içerisine ve yiyememiş yemeğini. Taarruz emri verilince önlerindeki uçurumu göremeyen, bilemeyen Mehmetçikler uçurumdan aşağıya uçuyorlar, bunu gören Anzaklar uçan Türkler diyorlar askerlerimize, halbuki önündeki uçurumdan haberi olmayan zavallı talebe yaştaki askerlerimiz Allah Allah diye diye ölüme atlıyorlardı. Şimdi kitaplarda mezarları bile yok derler ama nasıl olsun künyeleri de yandı boyunlarında. Hatta Liman von Sanders taarruz emrini vereceğini önceden Yeni Zelanda ve Avustralyalılar a (Anzaklar) haber vermişti ki kıyım için hazır olsunlar diye. Beklemeye başladılar makinelilerin başında, taarruz başlayınca taramaya başladılar, zevkten kuduruyorlardı adeta. Birbirlerine para dahi teklif ediyorlardı bende biraz tarayayım diye. Binlerce talebe çocuk yaştaki askerlerimizi taradılar kurşuna dizdiler. Şuanda bir tek lise, üniversite talebemizin mezarları bile yok. 210.000 kayıp var böyle. Karşımızda düşmanlar vardı belliydi ama birde içimizde düşmanlar vardı tıpkı bu günde olduğu gibi. Bereket ki Anadolu o zaman tek milletti şimdi içimizde satın alınanlar var daha tehlikeli durumdayız şimdi, Allah yardımcımız olsun Çanakkale'yi başardık ama ikinci Çanakkale'yi nasıl başarırız bilmiyorum. Çanakkale petrol harbiydi şimdi İkinci Çanakkale bor ve toryum harbidir.

Ne yazıktır ki bunca sene okullarda, belediyelerde, kaymakamlıklarda Çanakkale programları yapılır, siz hiç Çobanlı Cevat Paşa diye birini duydunuz mu? Görüyor musunuz bu her madalya bir zafer işareti, Korgeneraldi Çanakkale Harbinde ve Çanakkale Harbinin en büyük beş generalinden birisidir. Ama tarih kitaplarında ve törenlerde yoktur neden biliyor musunuz biraz fazla dindar, bugünkü tabiriyle gerici biraz neden biliyor musunuz?  Namaz için değil yatağa yatarken bile abdestli yatardı ölürsem abdestli öleyim diye. Bu kadar dindarlık olmaz ki, sen paşasın işte bu yüzden tarih kitaplarında hiç bahsedilmez ondan Çobanlı Cevat Paşamızdan. Bir gece bir rüya görür ‘’kef’’ harfi görür rüyasında altından çiçeklerle yazılmış birde ‘’vav’’ harfi görür merak eder abdestli yattım ben sahih bir rüya olabilir diye düşünür, bu bir manevi işaret olabilir der. O zaman alayların imamları müftüleri vardı, bu korgeneralin üç tane imamı vardı. Yanında toplar imamları, bu rüyayı tabir edin manevi bir işaret olabilir der. İki gün çalışırlar ve bir rapor hazırlarlar Paşam bu ebced hesabına göre kef 20, vav 6 demektir. Ama olmadı bu 26 ne demek anlamamışlardır. Bir gece sabah namazını kılmak için bir köye atıyla gider, dindar dedik ya özellikle yatsı ve sabah namazlarını köylülerle kılarmış. Bir mayın deposuna uğrar, orda binbaşı görür korgenerali, adamcağız korkar tabi korgeneral gelmiş binbaşı ya “hafız”  der denetlemeye gelmedim namaza gidiyorum iki tane kahve yaptır içelim de gideyim başım ağrıyor biraz der. Teheccüd vaktidir daha henüz sabah olmamıştır. Hayırdır paşam sizi meşgul eden bir konumu var diye sorar evet var der. Bir rüya gördüm. durumu anlatır bu 26 nedir çözemiyoruz bir işaret ama ne? Paşam 26 mı dediniz depoda 26 tane mayın var. Abdülhamit Hanın yaptığı mayınlar bunlar. Almanlar 377 adet mayını döşedi boğaza. Bu mayınlar (Osmanlının mayınları için)bir işe yaramaz patlamaz demişler, Osmanlı malı ya döşemedi boğaza yok yok dedi Cevat Paşa hemen Tophaneli Hakkı Beyi ara Nusret Mayın gemisiyle gelsin atın bu mayınları da denize. Ve o mayınlar tekbirlerle, besmelelerle atıldı denize. Almanların 377 mayını 11 sıra halinde, Asya Ve Avrupa kıtaları arsına döşemişti,  mayınların hiç biri patlamadı, düşman 32 km ilerledi neden patlamadı çünkü patlama düzeneklerini bozarak döşemişler. Bir İngiliz istihbaratçısı Belfordla anlaşma yapmış Alman Subayları. İngiliz istihbaratçı diyor ki Almanlara “Osmanlıyı bize yendirin bizde size Filistin'i toprak olarak verelim”. Ve ancak 26 patlamaz dedikleri mayınlardır bize Çanakkale Zaferini kazandıran. Patlamaz dedikleri mayınlar 4-5 saatte batmaz dedikleri zırhlılarını 17 dakikada cehenneme yolladı oysaki dünyanın en büyük zırhlısıydı.''

Çanakkale harbi ile alakalı bir çok hatıraya yer veren Salim Dağ ın anlatımı esnasında duygulu anlar yaşandı. İzleyicilerin pür dikkat bir şekilde yaklaşık iki saat dinlediği konferans ta son olarak Çanakkale savaşında şehit olan Avanosluların isimlerini slayt gösterimiyle Avanoslulara izlettirdi ve bütün salona hep birden tekbir getirterek konuşmasını sonlandırdı.

Günün anısına hediye takdimini Avanos Kaymakamı Mustafa Eldivan yaptı ve hatıra fotoğrafı çekimiyle program sona erdi.

 

 

 

Grup sayfamıza katılmak için >>> TIKLAYINIZ

DiniHaberler.com.tr:    

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER